Rahatlarının kaçacağını düşünenler de inandığı gibi yaşamak yerine ‘yaşadığı gibi inanmak’ yoluna girerek yozlaşmayı ve dünyevileşmeyi ‘hayat tarzı’ haline getiriyorlar.
Bize ferahlık veren, daima güzel şeyler hatırlatan, yanında kendimizi kıymetli hissettiğimiz, huzur bulduğumuz ve her şart altında güven duyduğumuz insanları daha çok sevmeliyiz. Onları
Çürümeyen, umudu, yaşamayı, yaşamanın anlamını yitirmeyen, dokunduklarından, seslendiklerinden ötürü bereketi beraberinde getiren inanmış yürekler var olduğunu bilmek umudun kendisidi
İnsanlara zorla başörtüsü taktırmanın hiçbir İslami tarafı olmadığı gibi pratikte İran’da bunun başörtüsüne karşı ciddi bir tepkinin gelişmesine yol açtığı herkesin gördü�
İsrail, El Halil'deki İbrahim Camisi'ni 'Yahudilerin ibadet edeceği bahanesiyle' Müslümanların girişini ve ezan okunmasını yasakladı.
Bir yüz neler anlatır? Bu konuyu uzatmak istemiyorum. Ancak şu kadarını söylemeliyim: Necmeddin Okyay’ın bu fotoğrafı Toygartepesi’ndeki tek katlı, bahçeli evinden; o bahçenin toprağ�
Çocuk, genç yaşlı ayırd etmeden kadınıyla erkeğiyle bütün insanlar bedenlerini olabildiğince teşhir etmeye, sergilemeye doğru teşvik ediliyor. İnsan korkunç bir biçimde teşhir nesnes
Ukrayna’nın doğusunda Rusya yanlısı ayrılıkçıların kontrolündeki sözde Donetsk ve Luhansk halk cumhuriyetlerinde, Zaporijya ve Herson bölgelerinde Rusya’ya bağlanmak için planlanan r
İnsan, Allah tasavvurunu dışsal etkenlerle oluşturur. Önce ailesi, sonra okul, sonra kendi kişisel çalışmaları, çevresi, adetler, kültür, üzerine yaslandığı tarihi havza, coğrafya ve
Tunç Soyer’in okuduğu tarih ise bu yetkiyle de alakası yok. Tevil götüremeyen bir saçmalama örneği, Kemalizm adına sergilenen fanatizmin Kemalizm’i de aşacak bir anlamsızlık noktasına
Din ve sekülarizm temelde “insanın ne”liğinde anlaşamazlar. Batı, “Tanrı öldü, yaşasın insanlık” sloganıyla yola çıkıp hakikati ters yüz ederken insanla ilgili diğer tüm mefh
Batı zihniyeti, insan hakları ve özgürlük gibi kavramların İslamileştirilemeyeceğini gayet sarih bir şekilde ortaya koyduğu halde Müslümanlar cephesinde karşılıksız bir aşk yaşandı
Mısır Kralı Faruk tahtını kaybetmeden evvel, 1951 yılında “Böyle giderse yeryüzünde iki kral kalacak, biri İngiliz kralı diğeri de iskambil kağıdındaki kral” demişti. Belki tahtı
Muhafazakârlarla sekülerler birleşip Gülşen’in donundan kahraman çıkarmayı başardı. Zira muhafazakârımız da sekülerimiz de bir türlü “meselenin ne olduğunu” anlamaya yanaşmıyo
Adalar ile ilgili süreç, Trablusgarp savaşıyla başlamış ve bir İngiliz projesiyle 12 Ada (Lozan'ın bir semti olan Uşi'de imzalanan anlaşma ile) İtalyanlara , Doğu Ege adaları ise Yunanis