Sosyal Medya

Makale

Müslümanları Saran Vehn/Korku

Korku, psikolojide negatif ve pozitif boyutları olan ve insanın tavırlarını belirleme konusunda önemli bir etken olarak hayatımızda var olduÄŸu tecrübeye konu edinilen bir olgudur. Korku, genelde yanlışa kapı aralayan ve ideal olandan reel olana geçiÅŸi saÄŸlayan önemli bir motivasyon/isteklendirme örneÄŸi olarak öne çıkmaktadır. Bu sadece psikolojik vasatta deÄŸil, siyaset, toplumsallık ve iktisadi alanda da geçerliliÄŸini koruyan bir durumdur. Hatta iki binlerin başında baÅŸlayan ‘Önleyici Doktrin’ örneÄŸinde olduÄŸu gibi korku, uluslararası ve ulusal sistemleri belirli bir noktaya taşımaktaydı. Ve bu önleyici doktrin dünya sisteminin beynelmilel vasfı olmuÅŸtur.

Önleyici Doktrin meselesini önce ABD ülke olarak kullanmaya baÅŸladı. Irak saldırıları, Afganistan müdahalesi, Suriye iç iÅŸlerine müdahil olma ve benzeri konumlarda öne çıkmıştır. Orta DoÄŸu’nun ÅŸekillendirilmesinde bu doktrin etken bir rol almıştır. Aynı biçimi ile İsrail de aynı saldırıları gerçekleÅŸtirmede benzer bir algıyı kullanmaya devam etmektedir. Son İran saldırıları da buna dayalı olarak gerçekleÅŸmiÅŸtir. İki yıldır katil devlet vasfı ile İsrail, Gazze, Lübnan, Suriye ve son olarak İran saldırılarını da bu çerçeve içinde tanımlamaktadır. ABD yine İran’a yönelik nükleer tesislere saldırısı da bu düzlemde ele alınmakta ve sanki haklı imiÅŸ gibi psikolojik bir vasat inÅŸa etmeye çalışmaktadır. Gücün belirleyici olduÄŸu bir zeminde adaletin ikamesinin imkânsız oluÅŸuna dair önemli bir kanıt olarak son günlerde yaÅŸadığımız saldırılar ve son iki yıldır yaÅŸanan İsrail’in Gazze katliamını örnek olarak vermek mümkündür.

Müslümanların halini ve bu durum karşısında iktidar ve halk olarak tutumlarını belirleme konusunda ÅŸu aÅŸağıdaki hadisi dikkatle okumakta yarar var:

Peygamber Efendimiz(sav) bir keresinde Sahabe-i Kirâm’a “Açgözlü kimselerin yemeÄŸe üÅŸüÅŸmeleri gibi, düÅŸmanlarınızın üzerinize saldırmaları yakındır.” buyurdu. Orada bulunan bir sahabi, “Sayıca az olduÄŸumuz için mi düÅŸmanlarımız üzerimize üÅŸüÅŸecekler?” diye sordu. Allah Resulü (sav) “Hayır, siz sayıca çok olacaksınız. Fakat selin önündeki çer çöp gibi savrulacaksınız.” Dedi ve sözlerine ÅŸöyle devam etti: “Allah, düÅŸmanlarınızın kalbinden heybet ve azametinizi çıkartacak; sizin kalplerinize de vehni yerleÅŸtirecektir.” Sahabi; “Ya Resulallah! vehn nedir?” diye sorunca Sevgili Peygamberimiz (sav) “Dünyayı aşırı sevmek ve ölümü kötü görmektir” buyurdu…

DünyevileÅŸmenin kiÅŸi psikolojisini olumsuz etkilediÄŸi gibi toplumsal psikolojiyi de etkilediÄŸi bilinmekle birlikte iktidar/erk/güç olgusunu daha derinden etkilediÄŸi ise bir gerçeklik olarak tarihsel süreçte edinilmiÅŸ bir tecrübe olarak önümüzde durmaktadır. Elli yedi müslüman ülkenin sekiz milyon nüfusu olan ve herhangi bir ülkenin bir kenti kadar coÄŸrafyası olan İsrail karşısında diz çöküÅŸünü bu hadisten daha iyi anlatacak ve bize ÅŸifa olacak bir çözümü sunacak baÅŸka bir bilgiye ihtiyaç bırakmayacak bir doÄŸruluÄŸa sahip baÅŸka metne ihtiyaç kalmamıştır.

Bir korku çağı yaÅŸamaktayız. Çocuklar gelecek kaygısı ve korkusunu derinden yaÅŸayarak kendi çocukluklarını yaÅŸamada sorunlar yaÅŸamaktadır. Gençler, gelecek korkusu, iÅŸ korkusu, evlenme korkusu yüzünden travmalar yaÅŸamakta ve kendisini eÄŸlenceye ve uyuÅŸturucu özelliÄŸi taşıyan iÅŸlere yöneltmektedirler. Sosyal medya bu anlamda bir uyuÅŸturucu iÅŸlevi görmektedir. Yönlendirme, sakındırma, uzaklaÅŸtırma, yakınlaÅŸtırma, beÄŸendirme, çirkin gösterme, hep kiÅŸinin kendi tercihi ile deÄŸil ama sanki kendi tercihi gibi sunulan dikte edilmiÅŸ beÄŸeniler üzerinden saÄŸlanmaktadır. Bu da kiÅŸinin kendi karakterini bulmasının önündeki engeli oluÅŸturmaktadır. Bu sadece kiÅŸisel bir durumu deÄŸil, sosyal bir gerçekliÄŸi de iÅŸaret etmektedir. Aynı zeminde siyasal bir gerçekliÄŸe de ulaÅŸtığı için halkı köleleÅŸtirme sanatı eÅŸliÄŸinde siyasal geliÅŸmeler belirli odaklarda hazırlanmakta ve ona göre sürekli yeni kılıflar inÅŸa edilmektedir. İşte müslüman ülkeler ve Müslümanlar dünyaya yenik düÅŸtükleri için ve ölümden kaçınmaktan sakınmadıkları için kendilerine reel olarak dayatılan siyasal olana boyun eÄŸmekten uzaklaÅŸamamaktadırlar. Bu onların köleleÅŸtirilmesini saÄŸladığı gibi iktidarlar üzerindeki hegemonyalarını da baltalamaktadır. Birey, toplum ve ulus devlet kavramları ile müslüman zihin iÄŸdiÅŸ edilmekte ve kendisi olacak bir düÅŸünce ve bakıştan giderek uzaklaÅŸtığı için dünyevileÅŸmeyi derinleÅŸtirerek yaÅŸamaya devam etmektedir.

Gazze’de Müslümanların gözleri önünde binlerce çocuk, kadın ve sivil insanların öldürülmesine müslümanca bir tepki üretilememesinin temel nedeni de bu vehn olma halinin kendisidir. Allah korkusu, ahiret korkusu ve hesap korkusu yerine reel olan, kendisini anda etkileyen durumları ciddiye alarak dünyayı yaÅŸamak ve dünyevi konforu kaçırmamak için her türlü edep, adap, kıymet ve imani ilkeleri geride bırakmaktan imtina ettirmemektedir. Çok kısmi bir tepkisellik ise yeterli gücü inÅŸa edemediÄŸi için hala bu katliam devam ederken, İran saldırısı, öncesinde ise Lübnan ve Suriye saldırıları yapılmıştı. Ama hala müslüman ülkelerin kurduÄŸu siyasal kurumlar ve birlikler ÅŸiddetle kınamaktan öte bir ÅŸey yapamamaktadır.

Yukarıda verdiÄŸimiz hadis, bugün peygamber sözü olarak doÄŸru bir biçimde idrak edildiÄŸinde PeygamberliÄŸin en büyük iÅŸareti ve niÅŸanesi olarak bir mucize biçiminde algılanmalı ve durumdan kurtulmanın yolları aranmalıdır. Ki bu yolu da peygamber (as) zaten bildirmektedir. Önemli olan bakışını hangi bilgi türüne yaslaman gerektiÄŸi konusundaki zaafını giderebilecek bir dirayeti ortaya koymaktır.

Korkunun ecele faydası yoktur. KiÅŸi için seçili bir yaÅŸam tarihi var. Ne fazla ve ne eksik kiÅŸi yaÅŸar. Eceli geldiÄŸi zaman güçlü ve zayıf oluÅŸu belirleyici olmayacaktır. Vakti ve saati dolan gidecektir. İşte bu temel gerçeklik, dünyevi korkuyu ve konforun saÄŸladığı güvenin boÅŸ olduÄŸunu gösterecek temel bakışı iÅŸaret eder.

Devletler ve kurumsal yapılar yanında kiÅŸisel ve sivil hareketlerde vakti ve saati geldiÄŸinde tükenecektir. Her ümmetin de bir eceli vardır. Ne daha önce ve ne daha sonraya ertelenir. Bu temel gerçeklik zemini içinde strateji adı altında temel ilkeler ve düsturlardan vazgeçmenin bedeli hem bu dünyada ve hem ahirette ağır olacaktır.

Durumu izah sadedinde Trump baÅŸkan seçildikten sonra OrtadoÄŸu turu gerçekleÅŸtirdi ve dört trilyon doları müslüman ülkelerin liderlerinden toplayarak kendi iktisadi sistemini toparlamaya çalıştı. Peki, bu üç müslüman halkı olan ülkenin ümmetin hakkı olan parayı ABD baÅŸkanına sunmasının karşılığı ne idi; iktidarlarını koruma kaygısı ve güvenlik arayışı…

İşte içimizdeki dünya korkusunu ve ölüm korkusunu yenmek için güzel bir örnek, hem de bugüne ait bir örneklik; Gazze halkının topyekûn ölümü öldürdüklerini gözlemlemektir. SavaÅŸanları, sivilleri, kadınları, çocukları ölümden korkmadan düÅŸmana karşı direniÅŸe devam etmektedir. Hem de konforu kaybetme korkusu yaÅŸamadan; çünkü bütün konfor alanlarını kaybetmelerine, açlık ve her türlü imkânlardan uzak kalmalarına raÄŸmen, ölümü öldürerek İsrail’e karşı direniÅŸi sürdürmektedirler.

EÄŸer, Müslümanlar bu vehn tuzağından kurtulmazlarsa, bugün Gazze, Lübnan, Suriye ve İran’ın başına gelenler hepsinin başına gelecektir. Ya da köleleÅŸtirilerek kendi iman ve amellerinden uzak tutularak cehenneme kendi elleri ile girmeleri saÄŸlanacaktır. Müslümanların tez elden uyanması ve kendisine gelmesi, vehn tuzağından kurtulması, ölümün ve dünyevi kazancın ilahi inayet ile ilgili bir gerçekliÄŸinin olduÄŸunu bilerek hareket etmeleri kurtuluÅŸlarının vesilesi olacaktır.

Vehn/korku köleleÅŸtirir, iman ise özgürleÅŸtirir…

Abdulaziz Tantik

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.