Sosyal Medya

Makale

Teslim olanlardan mıyım ya da ben kimim?

AklettiÄŸinde insan görecektir ki yerde ve gökte bulunanların tamamı, isteyerek ya da istemeyerek Allah’a teslim olmuÅŸlardır. Yaratılışın hakikatinde apaçık olanın insan için farklılık arz edeni ile dünya ya imar edilmekte ya da ifsad edilmektedir.

İnsanlık tarihinin imar ve inÅŸa edicileri olarak öncü kılınmış Nebi/Resuller, sorumlu oldukları kavimlerine, insanlığa, insanın varoluÅŸ anlamını haber verirken; hepsi Aleyhimusselam, “teslim olanların ilki” olduklarını Allah’tan razı olarak, imanları ve hayatlarıyla beyan edip öncülerden olmuÅŸlardır.

Bugün; DaÄŸa indirildiÄŸinde, Allah korkusundan saygı ile baÅŸ eÄŸmiÅŸ parça parça olacağı; düÅŸünelim, ibret alalım diye haber verilen kadim bir Kitap’ın muhataplarıyız. Teslim olmanın esas gerekçesinin de yerde de gökte de ilah olan âlemlerin Rabbi Allah’a müÅŸterek koÅŸmamak olduÄŸunu, Kitap, hemen her ayetinde apaçık ya da imaen belirtmektedir.

DaÄŸların Allah’ı gereÄŸi gibi takdir eden teslim olması karşısında, insanın teslim olması nedir/neye tekabül etmektedir?

Havanın, suyun, toprağın, ateÅŸin; güneÅŸin, ayın, yıldızların, uçsuz bucaksız göÄŸün derinliklerinin, yerin derinliklerinin/yeryüzünün; tavÅŸanın, aslanın, kuÅŸun, kedinin; lahananın, pırasanın, armudun, havucun; görmenin, iÅŸitmenin, hissetmenin, kokunun; …  teslim olması nedir/neye tekabül etmektedir?

İrade verilip yeryüzüne halife kılınan insanın teslim olması nedir/neye tekabül etmektedir?

Hatta asiliÄŸi tescil edilmiÅŸ ateÅŸten yaratıldığı iddiasıyla kibirlenen ÅŸeytanın teslim olması, kendi talebi üzerine üstlendiÄŸi yoldan çıkarıcı vasfı için kıyamete kadar mühlet verilmesi ne anlama gelmektedir?

Mevzu; adı üstünde, “TESLİM OLMAK!”

İnsan ve ÅŸeytan dışındaki varlıkların istisnası yoktur ki varoluÅŸ özellikleri dışında bir davranışta bulunabilsinler. Teslim olmuÅŸlar ve hepsi özellikleri kapsamında isteyerek teslim olmuÅŸlar, teslim olmuÅŸluklarının da gereÄŸini yapmaktadırlar. AteÅŸten yaratılmış olmasını bir üstünlük sayarak ırkçılığın fütursuzca ilk örneÄŸi olan İblis, huzurdan kovulduktan sonra aslında; üstlendiÄŸi misyonu eksiksiz ve hatta 7/24 yerine getirmekten geri durmayan, varlığını; insana azılı, yaman bir düÅŸman vasfıyla gerçekleÅŸtirmektedir.

Ve insan. Tabiatında takvası ve fücuru ile teslim olanlardan olmak sınanmasıyla, ölüm ve hayatın var kılındığı insan. Anlarında ya onu yokluktan varlığa çıkartıp, boyutlar arası yolculuÄŸunu takdir eden sahibinin gösterdiÄŸi yola teslim olmak ya da hevasının ihdas ettiÄŸi zanlarından uydurduÄŸu yollara yüzünü dönmek tercihleriyle sınanacak. Gerçekte mesele oldukça yalın ve net.

Nefsinde takvasını ve fücurunu taşıyan insan.

İnsanın karşısında azılı, yaman bir düÅŸman insan ve cin ÅŸeytanlar.

İnsanın üzerinde takdir edilmiÅŸ bir süre yaÅŸayacağı sınanma sahası dünya.

Dünyada her ne varsa yerde ve gökte isteyerek sahibine teslim olmuÅŸ varlıklar.

Yaratılış/varoluÅŸ ayetleri/fıtrat ve Rahmanın merhametiyle teslim olanlar korosuna insan olarak dâhil olunduÄŸunda, nihai itminana ulaşılacak yol öncüleri Nebi/Resuller.

Nebi/Resuller ile gönderilmiÅŸ hakiki yola kılavuz vahiy.

Kilit soru ÅŸu; etrafa baktığımda her ne görüyorsam, her ne oluyorsa istisnasız her ÅŸey kendi varlık anlamını gerçekleÅŸtirmekte. Görüyor ve aklediyorum ki varlık gerekçesini gerçekleÅŸtirmeyen/gerçekleÅŸtiremeyen her varlık, tek ya da toplu olarak insan dâhil, entropik bir sürece giriyor ve levh-i mahfuzda kayıtlı sonu gerçekleÅŸiyor.

Özetle teslim olanlardan olmak mevzusu bir bilgi, bilgilendirme mevzusunun ötesinde anlık fiillerimizde niyetimizi/yönümüzü/kıblemizi ifade eden bir hakikati içermektedir. Ki hâlihazır takdir edilen ömrüm boyunca, hayatımın anlarına teslim olanlardan olarak dâhil ve müdahil olabilirsem, hilafet sorumluluÄŸumun gereÄŸi, imar ve inÅŸa edenlerden olarak itminana ulaÅŸabileceÄŸim gibi, varlık gerekçemin sınırlarını ihlal ettiÄŸimde, gereÄŸini yerine getirmediÄŸimde ifsad korosuna dâhil olup mücrimlerden olacağım, beka sorunu yaÅŸayacağım demektir.

İçerisine doÄŸduÄŸum hayatın tüm süreçlerinin neyi ifade ettiÄŸini bildim, öÄŸrendim, olması gerekene dair de hatırı sayılır bilgiye ulaÅŸtım. Afakımda ve enfüsümde olup bitenleri; sayılamayacak kadar ÅŸirk çeÅŸidini, Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Libya, Lübnan, Gazze, Yemen, İran, Ukrayna’da savaÅŸları, evlatların, torunların avuçlarımızın içinde olsalar da nasıl kayıp gittiklerini, Okullarda, hayatın tüm süreçlerinde neslin nasıl kirletildiÄŸini, ekinin nasıl bozulduÄŸunu, tüm bunların bizzat benim elimle yapıldığını; okuyorum, anlıyorum, yazıyorum, konuÅŸuyorum. Kafiri okuyorum, Müslümanı okuyorum, olgu ve oluÅŸları okuyorum.

Böylesi bir dünyada, ülkede, ÅŸehirde bir ÅŸeyi, olguyu, ÅŸahsı, sistemi, gücü ilah kabul etmenin de zihni deÄŸil fiili bir ÅŸey olduÄŸunu, görüyorum, aklediyorum ve dibine kadar maruz kalıp yaşıyorum! İlah kabul etmenin zihni deÄŸil, fiili bir ÅŸey olduÄŸuna da vâkıfım ve hayat devam ediyor günübirlik… Soru ÅŸu; hâlihazır dünyada iÅŸittim ve itaat ettim diyenlerden miyim yoksa iÅŸittim ve isyan ettim diyenlerden mi?

 

Mustafa Öner

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.