Mümin de depresyon yaşar ama onu onurla taşır, dünyanın tüm yüklerini, O’ndan gelen tüm musibetleri, dertleri, tasaları, hüzünleri, acıları onurla taşıdığı gibi. “Hüküm O’nu
Müslüman dünyanın bu akılla, bu verimsiz hatta zararlı bilgiler ve yöntemlerle o yedi başlı ejderha karşısında başarılı olması eşyanın tabiatına aykırıdır. Böylesine evrensel bi
Başbakan Kurz, Avusturya’da ilk kez Entegrasyon Bakanlığı kurulmasını kararlaştırarak, son birkaç yıldır tutarlı şekilde sürdürdüğü aşırı sağcı siyasetini Müslümanlar, Türk
Kemalizm, Mustafa Kemal Atatürk üzerinden yeni bir ideolojiye dönüşecek. İstiklal Mücadelesi salt anti-emperyalist, ulusalcı ve seküler bir savaş olarak görülecek. Hatta bu mücadelenin ru
Sığınmacılar nereye sığınacak? Ortada kan tüküren bu soru kalıyor.
Müslümanların tuhaf halleri. Bugünkü karmaşada bu insanların hallerini anlamada güçlük çekiyoruz. Uzun bir zaman önce Batı’dan gelen kavramlarla insanımız arasında bölünmeler ve ta
Türk şiirinin çok mühim simalarından biri olan Arif Nihat Asya, 07 Şubat 1904 tarihinde Çatalca'ya bağlı İnceğiz Köyünde doğmuştur. Şair, doğum yerini bir şiirinde şu mısralarla a�
1,5 milyarlık İslam âleminin yüzde 60’ı Asya’da yaşarken Hindistan, Myanmar ve Doğu Türkistan’da milyonlarca Müslüman yıkım, sürgün ve işkenceyle soykırıma maruz bırakılıyor.
İpek Yolu Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir ticaret yolu olmasının ötesinde, 2000 yıldan beri bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların da izlerini taşımakta ve olağanüstü bir tar
Bir insan düşünün; İslam ülkelerinin sosyal, ekonomik ve kültürel tablolarına bakıyor. Suç işleme oranlarını tarıyor. Adalet, eşitlik ve özgürlükle ilgili kafasındaki soruları cev
Emperyalizm kuşatmasının yoğun olduğu şu zamanda, emperyalizm tarafından oynanan oyunların alkışlayıcısı olma tuhaflığından kurtulmak gerekiyor. Birbirimizi yemek, hasım kesilmek ve d
Fransız Müslüman düşünür Roger Garaudy tarafından kaleme alınan “İslâm’ın Aynası Camiler” üç kıtaya damgasını vuran İslâm sanat ve mimarisinin felsefî ve estetik açıdan d
Müslümanların bir "ümmet" olduklarını yeniden hatırlayarak, küreselliğe karşı yeni entelektüel imkanlar oluşturabileceklerini söylemeliyiz. Küreselleşmenin belirgin bir süreç ve bir
İran halkının büyük kesimlerinin ‘Haci Qaasım’ diye gururla benimsediği, sevdiği Serdar (General) Suleymanî’nin Amerikan emperyalizminin Bağdâd’daki saldırısıyla, beraberindeki �
Arap Baharı" beklentilerin çoğunun boşa çıktığı, demokratikleşme yerine değişik toplumsal fay hatları etrafında yoğun çatışmaları tetikleyen bir süreç olmuştur.