İslam tarihi araştırmacılarının en çok merak ettikleri ve dolayısıyla da önem verdikleri dönem 9. ve 10. yüzyıldır. Nedeni çok basit: Müslüman toplumların, devlet ve toplumsal kuruml
Meclisin son dönemde yaşanan hayvan istismarlarına karşı harekete geçmesi sevindirici bir durumsa da -tekil olayların dışında- yaşanan kitlesel ve kanuni müdahaleler köpeksiz ve kedisiz i
Makam arabasız, sekretersiz, özel kalemsiz, korumasız yaşayamayan, koltuğu elinden alınınca kriz üstüne kriz geçiren, küçük bir müdürlük için bile aşındırmadık kapı bırakmayan,
Cesur kimsenin gözü karadır, ama aynı zamanda teenni sahibidir. Her gördüğü kıpırtının, her gördüğü kırmızının üstüne saldırmak onun işi değil... O boğanın işidir. Siyaset
Batı dünyası, bildiğimiz eski aydınlanma dönemini temsil eden Batı değil artık. Modern Batı eskisine nazaran daha vahşi, barbar, şiddet yanlısı ve canavar. Bunun nedeni ise rotasını ka
En iyisine, en konforuna varma bir hayat anlayışı olunca kendinden başkasını gözü görmüyor. Onun canı da kanı da ancak kendisi için kıymetli. Dünyada neler olup bitiyor o kimseyi ilgile
Gelenekçisiyle, modernistiyle, sözde ıslah ekolüyle birbiriyle didişmeye, itişmeye pek meraklı muhterem hocaefendiler mevzu Kemalist dayatmaları sembolize eden söylem ve eylemlere karşı şa
Yeni toplumsal hareketlerin karakteristiği incelendiğinde, protestoların kent merkezlerinde başlayıp çeperlere doğru yayılan, sosyal medya ağları üzerinden kolektif kimlikler edinen kitlele
Ne zaman kibirden konuşsak, aklıma ilk olarak Abdülaziz Bekkine Hazretleri''nin şu sözü geliyor: "Bana kâfiri getirin, kibirliyi getirmeyin." (Nurettin Topçu''ya Armağan, Sayfa 179) Sadece bu
İslam dünyası bu günlerde dinsel bağnazlığın, mezhep taassubunun doğurduğu şiddeti yaşamaktadır. Bu süreç genel olarak şöyle işlemektedir: Herhangi bir kültürel veya toplumsal kriz
Bolivya’da beklenen darbe gerçekleşti. Evo Morales halk destekli bir askerî darbe ile devrildi. Taşlar da yerine oturdu. Tam bir yerli olan; seçildiği ilk günden beri günlük kıyafetlerini
Binlerce yıllık bir tarihi geçmiş ve köklü medeniyet temsilcisi olan Türklerin de aile hayatı her zaman modern araştırmacıların ilgi odağı olmuştur. Bilhassa Türklerin insancıl, misaf
"Veren el¸ alan elden üstündür!' düsturuyla hareket eden gönlü¸ imanı ve kesesi zengin asil ruhlu¸ cömert insanlar¸ darda kalmış kimselerin sıkıntılarını gidermekten ve borçların�
Gelişmişlik düzeyinin tüketim çılgınlığını doyumsuzca yaşarken Afrika'nın balta girmemiş ormanlarına, Afrika'nın kirlenmemiş denizine ihtiyaç olacaktı elbette. Tam burada turistik k
İslam dünyası olarak başımız dertten kurtulmuyor. Yüzlerce yıldır, dünyadaki mazlumlar listesinde başı, maalesef Müslümanlar çekiyor. Ebette hepsi değil; kendilerine dünyevi zenginlik