Sosyal Medya

Makale

Diyalog Ama Nasıl?

Diyalog, muhatap almayı, muhatap alınmayı içeren iki iradenin konuÅŸmaya, anlamaya durmasını ifade eder. Diyalog çabası, zorlama karşısındaki kırılganlığıyla iletiÅŸimin koptuÄŸu hassas denge olarak, tarihin her döneminde önemini korumuÅŸ, günümüz dünyasında daha etkili, çok boyutlu hale gelmiÅŸtir.

Diyalogun neresindeyiz? sorusu sorulduÄŸunda iki tepki öne çıkmakta; birincisi diyalog her ÅŸeyden önemlidir, ikincisi din elden gidiyor; batıl ile uzlaşılmaz.

Öncelikle, diyalog uzlaÅŸmayı icbar etmez. KendiliÄŸinden iki tarafın doÄŸruları örtüÅŸtüÄŸünde uzlaÅŸma ortaya çıkıyorsa endiÅŸeye mahal olmamalı.

Kur’ân geçmiÅŸ kavimlerin öykülerini özetleyerek sunarken farklı düzlemleri ve neticelerini ibret çıkarılmak üzere açıklar. GeçmiÅŸle irtibat kurmanın, tarihle adeta canlı organizma olarak diyaloga geçmenin geleceÄŸe ait hazırlık amacını da içerdiÄŸi aÅŸikar.

İnsanın yeryüzü macerasındaki anlam arayışı hep var oldu. GeçmiÅŸ topluluklarının arkaya bıraktıkları varlıkların dili, onların korkuları, umutları, zevkleri, idari yapıları üzerinden hayat tarzlarının sergisini oluÅŸturuyor. YaÅŸadığımız küresel dünya bütün iletiÅŸim hızına raÄŸmen, katmanlı yanılsama üretimiyle kopukluk, önyargı ve üretilmiÅŸ maksatlı bilgi ile biliÅŸmeyi imkânsız hale getirmede çok daha etkili.

BiliÅŸmeyi, sıhhatli diyalogu engelleyen etkenlerin başında kameranın/kalemin arkasındaki biçimlendirilmiÅŸ önyargı yatıyor.

Siyasi, kültürel, ekonomik iliÅŸkiler dahi yeterli yakınlığı, diyalog ortamını oluÅŸturmaktan uzak seyrediyor.

İslam’ın yayılışında Müslüman tüccarların etkisi malum. Ticaretin oluÅŸturduÄŸu diyalog ortamının sadece sözde kalmadığı, ticarete yansıyan mümin davranışlarının etkisinin daha önde olduÄŸu menkıbelerden de anlaşılıyor. Ticaret, insan menfaatinin açığa çıktığı, karakteri ele veren en etkin tanışma durumudur. Arz ve talep dünya ihtiyacı bahsinde ortaya konurken imana yönelik sonuçların ortaya çıkması üzerinde durulması gereken bir konudur.

Diyalogun sentetik bir düzlemden, hazırlanmış sunumlar ortamından baÅŸka olduÄŸu hususunu belirtmemiz gerekiyor.

İmanla aydınlanan, arınan kiÅŸinin öncelikle davranışlarıyla çevreye ışık verdiÄŸini, dikkat çektiÄŸini tespitinden hareketle diyalogun kendine has anlık oluÅŸan ortamının zenginliÄŸinden bahsedebiliriz.

Hz. Peygamber’in elçiler eliyle çeÅŸitli hükümdarlara yazdığı mektuplar teklif olarak, daha çok ilgi oluÅŸturma, dikkat çekme ve öncelikle de haber verme açısından öneme haizdi. Hükümdarları İslam’a davet eden, kabul etmediÄŸi takdirde halkın önüne engel koymamasını isteyen mektuplar öncelikle insanı, bulunduÄŸu statüye ve duruma bakmaksızın muhatap alma açısından ele almayı hak ediyor.

Yine bahse konu mektupları ele aldığımızda, muhataba seslenişte saygı ifadeleriyle karşılaşıyoruz.

Bilginin hızlı ama kirli aktığı küresel evrede, diyaloga kurtarıcı yükler yüklemek ne kadar abartılı yaklaşımsa, diyalogu küfre vardıracak kadar ileri götürerek mahkûm etmek aynı oranda yersizdir. Hayatın pratiÄŸi zaten diyalogu icbar ediyor. Günlük akışta kullandığımız pek çok ithal ürün söz konusu; yapılan seyahatler, haberleÅŸme vb. hal ve hareketler bu düzlemde yürüyor.

Müslüman söylemini coÅŸkuyla kuÅŸandığında, onu tanıyanın etkilenmemesi mümkün deÄŸildir. Söz ve eylemin mutmain buluÅŸması ile oluÅŸacak karşılaÅŸma hayır hanesine yazılacak neticeler barındırır.

KiÅŸisel buluÅŸmalar ötesinde medeniyetlerin kendiliÄŸinden sessiz diyalogu daha geniÅŸ zamanlı seyrini sürdürür. Medeniyet, karşı medeniyetle kendinin farkına varır ve ivmesini hesaplama imkânına kavuÅŸur.

Kur’ân, kendini İslâm’a düÅŸmanlık üzerine konumlandırmayan her farklı insanla iyilik üzere iliÅŸkide olmayı önerir. Karşılıklı saygı esasına uyarak dinleme, dinletme, yanlışı düzeltme, ancak iliÅŸki üzerinden saÄŸlıklı olarak yürüyebilir. Devletlerin kurduÄŸu siyasi iliÅŸkiler bu bahiste en zayıf halkayı oluÅŸturur.

Yanlış, çarpık önyargılar üzerinden kurulan iliÅŸkiler doÄŸruya ulaÅŸmayı imkânsız hale getiriyor. Müslümanlar, Hz. İsa, Hz. Meryem, Hz. Mûsâ ve Hz. İbrahim hakkındaki inanışlarını Batıyı muhatap alarak ortaya koymuÅŸ deÄŸil. Alt yapısı doÄŸru bilgiden mahrum olan Batılı algı terörizme endeksli bir din sunumunu hemen kabul etmede zorluk çekmemesi biraz da bu nedenle deÄŸil mi?

Netice olarak Müslüman’la tanışan, oranı ne olursa olsun kazançlı çıkacağı ön kabulü tecrübenin onayıyla da sabit.

Ahmet Mercan

 

Not: Bu makale, “İnsanı Geri Çağırmak” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.