Taksim, maalesef, dünyanın en çirkin, en zevksiz, en ruhsuz meydanlarından biridir, hattâ belki de en biçimsizidir; birşeye benzetilmesi için senelerce uğraşılıp didinilmiş, projeler birb
Hayata, siyasete, topluma hiçbir etkisi olmayan, ama insanın tanrıyı hizmetine alması, onu kendine kul etmesi anlamına gelen bir dindarlık pratiği de vardır. Öyle bir ilişki biçimi ki bu,
Öfkenin, nefretin, kinin, düşmanlığın, hasetin, kör karşıtlığın içimizde kol gezmesine mani olmadığımız, bunun farkına varamadığımız için sevme kabiliyetimizi de günden güne y
Elimizi uzattığımız her şey çürüyor. Belki de dokunduğumuz için biz çürütmekteyiz. Gördüklerimiz kirleniyor. Baktıklarımız bizi kirletiyor, içimizi…
İstanbul'un kültürüyle, diliyle, semtleriyle bir arka plandan çok bir film karakterine dönüştüğünü gördüğümüz hikayede, modernleşme sürecinde arada kalan bireylerin dramatik haller
Barış süreci İsrail’in bugüne kadar uluslararası hukuka aykırı biçimde elde ettiği kazanımların meşrulaştırılması anlamına gelmektedir. Başka ifadeyle barış süreci savaşla ula
Yazar İsmihan Şimşek, İslamofobinin Batıda tırmanışa geçmesinde medyanın da rolü olduğunu belirterek, "Medya, sadece alışkanlıkları ve bakış açısını değil aynı zamanda dini alg
Azerbaycan öyle bir kale ki, Kafkasya'da güçlü ve istikrarlı biçimde dimdik durması hayatidir.
Küresel dünyayı yöneten, çekip çeviren görünmeyen, soyut bir güç var. Tek tipleşenler, benzeşenler dünyası. Yerel ya da çevre kültürlerin tavır ve tutumu belirleyici olamıyor. İnsa
Tüketimin oyuncağı haline gelmiş insanlar, güdülenmiş hevesler, şuursuzca dalgalanmalar... Biraz insafla bakabilsek içimizi acıtacak insanlık manzaraları bunlar...
Açık, somut bir tarzda tanımlanabilmesi pek kolay olmamakla birlikte bir şeylerin yanlış gittiği endişesi giderek daha fazla çevrede paylaşılıyor. Hoşumuza gitmeyen, içimizi sızlatan g�
Kim bilir, belki bu süreçte ruhumuzu yeterince tahkîm edebilmeyi başarırız da merhume şairemiz Gülten Akın’ın “Ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya” dediği güçlü d
Elimizi uzattığımız her şey çürüyor. Belki de dokunduğumuz için biz çürütmekteyiz. Gördüklerimiz kirleniyor. Baktıklarımız bizi kirletiyor, içimizi…
“...modernitenin özelliği parçalamak ve kategorize etmektir; sonra da her kategoriyi kendi bağımsız bağlamı içinde değerlendirmektir. Müslüman olmak bu tür düşünce biçiminin dışı
Bugünden baktığımızda, İslâm dünyasının parçalanmışlığından istifade eden Haçlı sürülerinin 1099’da Kudüs’ü işgalinin nasıl mümkün olabildiğini net biçimde görebiliyor