İslam tarihi araştırmacılarının en çok merak ettikleri ve dolayısıyla da önem verdikleri dönem 9. ve 10. yüzyıldır. Nedeni çok basit: Müslüman toplumların, devlet ve toplumsal kuruml
Karşımıza çok sık çıkan cümlelerden biri: ‘Üretim değil, tüketim toplumu olduk.’ Biz de aynı şeyi düşünüyor ve söylüyoruz.
Varlığıyla toplumun seviyesini/kalitesini yükselttiğine inanır entelektüel; âdeta topluma şeref bahşettiğine... değer kattığına... Bu nedenle de kendisini alacaklı hisseder.
Bütün Batı dünyasının koca Afrika’da açtırdığı kuyu sayısı sadece ve sadece 150. Bizim insanımızın açtırdığı kuyu sayısı ise 50 bini aşkın! O kuyular, din adamlarına güven
Yeni toplumsal hareketlerin karakteristiği incelendiğinde, protestoların kent merkezlerinde başlayıp çeperlere doğru yayılan, sosyal medya ağları üzerinden kolektif kimlikler edinen kitlele
İslam dünyası bu günlerde dinsel bağnazlığın, mezhep taassubunun doğurduğu şiddeti yaşamaktadır. Bu süreç genel olarak şöyle işlemektedir: Herhangi bir kültürel veya toplumsal kriz
Binlerce yıllık bir tarihi geçmiş ve köklü medeniyet temsilcisi olan Türklerin de aile hayatı her zaman modern araştırmacıların ilgi odağı olmuştur. Bilhassa Türklerin insancıl, misaf
Bir toplum aşırı derecede lüks ve şatafata dalar, helal haram demeden zenginliğin peşinde koşar, her türlü nimetin içinde olmasına rağmen İslam’ın emir ve yasaklarını uygulamazlarsa
Toplum olarak iyi miyiz? Değiliz. Herkes mutlu ama kimsede huzur yok. Maddi olarak kazanınca sevinenler manevi olarak kaybederken hiç üzülmüyorlar. Üzülmek akıllarından bile geçmiyor. Üzü
Diyelim ki evimizin elektriğini kestiler, apartmana aidat ödeyemedik, bakkala veresiye yazdırıyoruz. Bütün bunlara rağmen intihar eder miyiz? “Bu dört kardeşin tek sıkıntısı maddi idi�
5 Ekim'deki yazımda, Kürdistan konusunun tarihi arka planı ile ilgili yazımızı bitirememiştim. Türkiye Osmanlı bakiyesi bir toplum. Burada 40 kadar halk yaşıyor. Koskoca Osmanlı yurdu d
Batı oryantalizmini eleştirirken aslında “Araplar” olarak genellediğimiz kendi dışımızdaki İslam toplumlarına tepeden bakışımızı şekillendiren kendi oryantalizmimizin farkına varm
Faiz karşıtlığı, İslam birliği, antiemperyalizm ve benzeri talepleri “kendi düşünsel alanlarında” ilerletmek yerine “devlet çözer” kadüklüğüne değin ilerlediler. Tarihsel bir
Toplumların ya da milletlerin daralan zamanları olur. Bu, tarihin hemen her döneminde olabilen bir durum. İnsana yol gösteren gene insandır. İnsanın olmadığı bir değişim ve gelişmeden s
Batı’da dinle bağın kopması ile toplumsal yapı ve iktidarın bugünkü haline dönüşümünün de kapıları açıldı. İlhami Güler, Batı’daki ‘Tanrı’nın unutulma’ sürecinin Ana