Dik başlı, kimseyle uzlaşmayan biri değildir hasbi insan. İlişkilerine de azami ölçüde özen gösterir. Kulağı iç-sesindedir, sadece halinden memnun olmayı değil halinin de kendisinden m
															
														Herkesin ayağının altında arabayı yavaşlatacak fren var ama kimsenin uçuruma doğru giderken frene basmak gibi bir tavrı yok.
															
														Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde gözümüz olmadığı gibi, habis niyetlilere verecek tek karış toprağımız yoktur, olmayacaktır.” dedi.
															
														Gökhan Özcan / Yeni Şafak
															
														Benimle aynı düşünmesini istemiyorum kimsenin; sadece fikrin namusunu taşısınlar adil olsunlar, insanları aldatmayı düşünmesinler yeter.
															
														Müslüman beyler! Hanımlarınızı başkalarıyla kıyaslamayın, onları sürekli eleştirmeyin, sürekli hata bulan, ayıp araştıran, en küçük meselede bile tartışan, kınayan kötü ahlâk
															
														Nobel ödüllü yazar William Faulkner, 1958 yılında Paris Review ile yaptığı röportajda, “genç yazarlar, bir teoriye uymada beceriksiz olabiliyorlar,” diyor: “Kendi hatalarınızdan ders
															
														Baba da küçük çocuğun kolunda sigara söndürmek suçuyla tutuklanıp hapse atılır. Anne, baba ve diğer aile fertleri yarım yamalak Türkçeleriyle böyle bir şey olmadığını söylemeleri
															
														Doğal olarak herkesin bir ocağı, bir okulu, bir ekolü, bir adresi, bir oluşumu olabilir, olsun… Yeter ki kimse hidayeti, hakikati, kurtuluşu kendi tekelinde görmesin… Kendi grup çıkarın�
															
														Allah’ın seslerini, sözlerini, yakarışlarını işiteceği Müslüman hanımlar böyle hanımlardır. Onlar, dertlerini yalnızca Allah’a arz ederler. Hiçbir fayda göremeyecekleri kimselere
															
														ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, "Afganların Türkiye'ye seyahat etme olasılığına ilişkin açıklamaların neden olduğu endişeden üzüntü duyuyoruz. Kimseyi Türkiye dahil
															
														Zaman geçtikçe Lübnan’ın iç kırılganlığı artarken, dışarıdan müdahaleler de yoğunlaşıyor. Batılıların “failed state” (temel fonksiyonlarını yerine getirmekten aciz devlet)
															
														“İçinde hiç kimse yoktu onun; yüzünün (o günlerin kötü portrelerinde bile başka hiç kimseye benzemeyen yüzünün) ve bol bol sarfettiği akla hayale sığmaz, fırtınalı sözcüklerin
															
														Haram olan, işte bu noktadır. Çünkü, hukûken delil yokken, bir kimseyi suçlamak yolu açılırsa, üzerine 'cîfe' sıçratılmayacak kimse kalmaz bir toplumda.. 'Berâet-i zimmet asıldır..'