Hindistanlı şair filozof Muhammed İkbal, İnsan olmanın olan değil, olması gereken bir süreç olduğunu söyler. İnsan tözüyle doğarız, ama insan olmak, çabamıza bağlıdır, der. Böyle
İktidar neye izin veriyorsa onu destekleyip neye karşı ise onu eleştirmenin adı sanatçılık değil goygoyculuk olabilir en fazla. Ve evet, buradaki ‘iktidar’ lafzından Türkiye’deki poli
Yoksulun, yoksul olduğu için azar yediği, yoksulluğundan kurtulamadığı için öfke ile karşılandığı bu durum sadece bunu söyleyenlere değil, aynı zamanda yoksulluk ile uğraşması, bu
Kültür Bakanlığı’nın bir şarkıcıya vermiş olduğu, on sekiz yaş altı bir kızın örnek bir genç olması ve ödül kazanmış olması tartışılıyor. Kişinin üzerinden bir saldırı
Günümüzde Doğu ile Batı’nın arasındaki sınırların yeniden çizilmesi yalnızca Doğulu insan için değil, benzer sebeplerle olduğu kadar tarihsel sebeplerle de Türk insanı için çok d
Batılı devlet sadece sömürdüğü toplumları değil, kendi toplumunu da "böl ve yönet" anlayışıyla şekillendirmiştir. İnsanlar bireylere ve kimliklere bölünmüş; mahalle, komşuluk ve
Amerika’ya, ilk defa kimlerin gittikleri, Amerika’nın Müslümanlar tarafından mı, Hıristiyanlar tarafından mı keşfedildiği, o kadar önemli değil. Biz, bu konuda Müslümanların ilk gid
Siyah bir kalem seç kendine ve bir zebra çiz onunla. Beyazın aslında siyahın arasındaki boşluk olduğunu anla böylece. Anla ki kalıcı olanın mutluluk değil mutsuzluk, umut değil umutsuzlu
Türkiye gibi önemli liderlerini kültleştirme ile günümüz meselelerinden sorumlu günah keçileri haline getirme uçlarının birinden diğerine savrulan bir toplumda II. Abdülhamid'in bu şeki
Benim kahramanlarım, gerçek hayattan kopuk, bir vakfa, bir büroya, bir dergâha, bir üniversite odasına, bir konferans salonuna, bir gazete köşesine hapsolmayan, şişirilmiş değil, hormonlu
İnsanın zaman ve mekânla, diğer bir ifade ile “tarih” ve “toprak”la olan ilişkisi sadece kendi varoluşunu değil, aynı zamanda din telakkisini de açığa çıkartır. Denebilir ki, ins
“Çağdaş sanat” fevkalade berbat bir şey yapıyor. Üretimlerini medya vd. unsurlarla destekleyerek olmadık şekillerde bir PR başarısı elde ediyor ve çılgın bir pazar oluşturuyor. Yani
Marketteki kasiyer kız işlemini yaptığı müşteriye anlatıyor: “Her gün de ölülerimiz için gün yapmıyoruz di mi!” (Mevlit okutmuyoruz demek istiyor.) “Çok özeniyorum. Her şeyin
İstanbul depreminden söz ediyorum. Deprem kapımızda.. Zamanını bilmiyoruz ama, uzak değil.
Günlük hayatta bazen görüyoruz. Maruz kaldığımız da oluyor. Her türlü fenalığı yapıyor, insanların hayatı ve haysiyetiyle oynuyor, fakat zerre bedel ödemeden, hiçbir şey olmamış g