Gerçekten de, modernitenin insana yaptığı en büyük kötülük, insanı tabiattan kopartması ve Tanrı’yı hayatın dışında tutmak istemesidir. İnsan, varlığını sürdürebilmek için n
Hayatımıza girdiği günden beri günlük yaşantımızın vazgeçilmezleri arasına giren televizyon, gerek sosyal yaşantımızı gerekse de toplumsal dönüşümümüzü tetikleyen önemli bir te
İslam adına kan dökenlerin dinle kurduğu ilişki de modern insanın reaksiyoner halinin dini izdüşümü olarak görülebilir. İslam tarihini kısa devre yorumlayan bir anlayış gelenekle kurdu
İnsanın sadece kendi öz gayesi ve çıkarı için çabalayıp etrafındaki kimseye fayda sağlamaması. Mahluk, aldığını vermeye başladığında olgunlaşmıştır.
Çile, öldürmek için değil, diriltmek için varedilmiştir mü’minin akîdesince. Nasıl demir tavında dövülerek üretilirse, mü’min de çileyle yoğrularak doğrulur, bütün güçlükler
Yanan bir memleketi terk etmiyoruzdur da yokluğumuz bir memleketi yok etmeye yetiyordur. Çünkü surlarla yani betonlarla ve insanlarla kuşatılmış şehirler, özgürlükten başka, çok başka �
Aliya’nın hayatı İslami, insani, ahlaki ve vicdani ilkelerden taviz vermeden insan olmanın ve insan kalmanın mücadelesinin nasıl verileceğinin en güzel timsalidir. Aksiyon ve fikir adamı o
İranlılar. İçeriden ve dışarıdan, içlerinden ve dışlarından preslenen, baskılanan, törpülenen, zımparalanan, rendelenen sıradan İran halkı, birbiriyle çatışan ve çelişen birçok
Sözün güzeli rahmettir, bağış ve sevgidir. Gönlün dışa yansıması, kalbin sevgisi ve güzelliği. Güzellikler yurdunda insan güzeldir. Dünyayı güzelleştiren de insan.
Duygunun terk edilmesi, modern kişinin en temel duygusal gerçekliği olarak tarif edilen, derin bir içsel “küntlük ve ölüm hali”ne yol açar. Varoluşsal sorunlar ve “ruh ölümü” böy
İslâmcılık Türkler için bir civar ve bir cidar meselesi değilse, mutlaka merkezi ve cevherî bir meseledir. Meseleyi kavrayabilmek için İslâmcılığın miyar alındığı bir ortama kavuşm
İnsan, tarihî deneyim gösteriyor ki, esas itibariyle kemâl arayan bir varolandır; ancak her kemâl, zevâle evrilir... Öyleyse hem var-olmanın, hem de hayatın yeniden anlamlı kılınabilmes
Hasan Hulûs Çelebî aynı zamanda bir şair, bir araştırmacı, bir kültür mimarı ve bir bestekâr kimliğiyle tarihin tozlu sayfalarında sırlanmış bir eren olarak aşkla ihata ettiği ömr�
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma'nın; keçilerini otlatan Yusuf Emmi'nin, keçilerinin derilerinden yapılan çantaların ilginç bir hikayesini konu edinen yazısını okurlarımıza sunuyoruz
Asıl adı Abdulkasım Mahmud ibn Sebuk Tegin olan Gazneli Mahmud, 2 Kasım 971’de Afganistan’ın Gazne kentinde dünyaya geldi. Babası Ebu Mansur Sebuk Tegin, Samani İmparatorluğu’na sadık,