Sosyal Medya

Kemal Sayar: Güç için bir kullanım kılavuzu

‘Korkulmak sevilmekten yeğdir’ demişti Makyavelli. Kalpleri kazanmak dururken neden korku salsın insan? Cevap: Güç. İktidar. Erk. Bütün ilişkilerimizi şekillendiriyor, her ortama sızıyor, bulunduğu her yere rengini veriyor.



Müstekreh bir ÅŸeyden bahseder gibi bahsediyoruz ondan, dudak büküyoruz ama pek çoÄŸumuz onu istiyoruz. Onu kendimiz için istediÄŸimizde baÅŸka bir ÅŸey oluyor, insanları daha iyi bir ülkü için seferber etmek istediÄŸimizde baÅŸka bir ÅŸey. Daha etkili insanlar daha zalim insanlar deÄŸil de toplumsal olarak daha zeki, empatiye dönük ve cömert insanlar da olabilir.
 
Güç, daha olumlu bir tanım üzerinden gidersek, dünyada bir deÄŸiÅŸim, bir fark oluÅŸturmakla ilgili olabilir mi? Kendi toplumsal aÄŸlarımızdaki insanları harekete geçirerek dünyaya bir nebze daha iyilik katmak, sözgelimi. Güç, bu olumlu zaviyeden bakıldığında, baÅŸka insanları etkileyerek dünyada bir fark yaratmaktır. Günümüz dünyasında güç, ele geçirilen bir ÅŸey olmaktan ziyade baÅŸka insanların bize sunduÄŸu, bize emanet ettiÄŸi bir ÅŸey. Size verilmeyeni zorla alamazsınız. Güç bize emanet edilir ama niçin? Kendi toplumsal aÄŸlarımızdaki baÅŸka insanların hayatlarını daha çok güzelleÅŸtirebilmemiz için. Ä°ÅŸte, dostluklarda, ailelerde, sevgi iliÅŸkilerinde ve her türlü sosyal örgütlenmelerde bu böyledir.
 
Güç suiistimal edilirse
 
Güç iki yolda ilerleyebilir: Gücün suiistimali ve dürtüsel/gayrı ahlaki eylemlerle kendine bir yatak oyabilir veya daha fazla iyiliÄŸi temin eden müÅŸfik davranışla taçlanabilir. Gücün suiistimali, toplumda güvenin azalmasından iÅŸyerinde verimliliÄŸin düÅŸmesine ve nihayet saÄŸlığın bozulmasına kadar bir dizi olumsuz sonuca yol açabilir. Buna mukabil güçlerini baÅŸka insanların daha da güçlenebilmesi ve iyi olabilmesi için seferber eden bireyler daha mutlu, saÄŸlıklı ve üretken olurlar. DiÄŸer insanların iyiliÄŸine odaklanan, onların çıkarlarını kendi çıkarları kadar önemseyen, ötekinde tesadüf ettiÄŸi iyiyi nazar-ı dikkate getiren, baÅŸka insanların neÅŸesinde neÅŸe bulan insanlar güçle sarhoÅŸ olmaz. Zaten az önce de söylediÄŸim gibi gruplar gücü daha fazla iyiye hizmet edecek bireylere verme eÄŸilimindedir. Güç zehirlenmesiyle toplumuna karşı yabancılaÅŸan ve daha iyiye hizmet etmekten geri duran bireyler, gücü ilanihaye ellerinde tutamazlar. Daha istikrarlı bir güç için empati, diÄŸerkâmlık ve insanları birleÅŸtiren hikayeler anlatabilmek gerekli.  Her fırsatta insanlara karşı hem duygudaÅŸlık hem de maddi dayanışma olarak daha cömert davranabilirsek, hem dünya daha güzel bir yer olur hem de biz kendimizi daha mutlu hissederiz. BaÅŸka insanların duygu ve ifadelerine karşı duyarlılık, empatinin özünü teÅŸkil ediyor. Empati çabayla da geliÅŸtirilebilir: Açık uçlu sorular sorabilir, bütün dikkatimizle muhatabımızın sözlerine odaklandığımız, onu can kulağıyla dinlediÄŸimiz görüÅŸmeler gerçekleÅŸtirebiliriz. Sohbet toplantılarında sessizlik sanatından istifade ederek diÄŸer insanların kendi görüÅŸlerini dile getirmesine imkân tanıyabilir, bir nasihatte bulunmadan önce, onların ne yapmak istediÄŸini sorabiliriz.
 
En iyiyi biz hak ederiz
 
Güç insanı farklı yollarla bozuyor: Güç sahibi olan insanın dikkati kendi çıkarlarına yoÄŸunlaÅŸabiliyor ve böylece empati yoksunluÄŸu boy gösterebiliyor. Güçle birlikte kendini müstesna tutma söylemleri geliÅŸtirebiliyor. BaÅŸka düÅŸünce ve insanlara karşı daha saygısız ve hoyrat tutumlar sökün edebiliyor. Daha çok kendi çıkarlarını kollayan dürtüsel eylemler yüzünden, kiÅŸi davranışlarının baÅŸkaları üzerindeki tesirlerini görmezden geliyor. Bizim en iyiyi hak ettiÄŸimiz ancak baÅŸkalarının bunu pek de hak etmediÄŸi düÅŸüncesi gayrı ahlaki davranışlara yol açabiliyor. Kendilerini güçlü hisseden insanlar iÅŸbirliÄŸi yönünde bir iletiÅŸimin yasalarını daha kolay ihlal ediyor ve baÅŸka insanların sözünü daha fütursuzca kesebiliyor. Herkesin konuÅŸmak için kendi sırasını beklemesi, sohbete herkesin bir katkı saÄŸlaması demektir. Kendilerini güçlü hisseden insanlar sıralarını beklemeden konuÅŸmaya yeltenir ve baÅŸkalarının söz hakkını gasp edebilir.  Mutlak güç, dikkati baÅŸkalarından alır ve önce kendi tatminine yöneltir.
 
Kurallara uymama hakkı
 
Ä°mtiyaz halet-i ruhiyesi, sosyal hayatta günübirlik ahlakın altını oyar: DüÅŸüncelilik, nezaket, takdir ve saygı kayıplara karışır. Sosyal doku oysa, güven ve iyi niyet için hayati önemi haizdir. Daha varlıklı ve güçlü insanlar, kurallara uymama hakkını kendilerinde gördüklerinde, toplumsal adalet hissi zedelenir. Güç bizi kendi ahlaki yanlışlarımıza karşı körleÅŸtirir, ancak aynı yanlışları baÅŸkasında gördüÄŸümüzde adeta kükreriz. Zihnimiz merdivenin en tepesinde tuttuÄŸumuz yerin bizim müstesna kabiliyetimizle alakalı olduÄŸunu, fukaranın ve güçsüzlerin de tembel ve miskin oldukları için bulundukları yeri hak ettiklerini söyler. Irkçılık bize üstün ırklardan, sömürgecilik ehlileÅŸtirilmesi gereken vahÅŸi kabilelerden, öjeni hadım edilmesi gereken düÅŸük IQ’lu moron ve embesillerden bahis açar. Sıra dışı yetenek, istisnai deha veya iyi genler gibi açıklamalar yeri gelir servet dağılımına yol açan politik, ekonomik ve tarihi sebepleri gizlemeye hizmet eder.
 
Başkalarının bilgeliğinden yararlanamıyoruz
 
BaÅŸka insanların ne hissettiÄŸini umursamaz, kendi dürtülerimizi hiçbir hat çekmeden hayata geçirir, baÅŸkalarını hakir gören hikâyelere gönül indirirsek, güç bizi bozmaya baÅŸlamış demektir. Böyle bir güç, dünyayı daha iyi bir yer kılmaz. O halde baÅŸka insanlarda güçsüzlüÄŸün iÅŸaretleri olan utanç, endiÅŸe ve zorlanmayı daha çok görmeye baÅŸladığımızda, bu uyarı iÅŸaretlerini dikkate alalım ve kendimize çeki düzen verelim. Empati yoksunluÄŸu baÅŸkalarının bilgeliÄŸinden daha az yararlanmamıza ve onlarda daha az güven uyandırmamıza yol açar. Empatinin olmadığı yerde baÅŸkalarının ıstırabını iÅŸitmemizi saÄŸlayan merhamet berhava olur. Empatinin olmadığı yerde baÅŸkalarının cömertliÄŸini takdir etmemizi saÄŸlayan ÅŸükran hissi de aşınır.
 
Ä°lk olarak yoksullar düÅŸer
 
Toplumlar en incinebilir ve güçsüz üyelerine nasıl davrandıklarıyla miyara vurulur. Bauman’ın, gelir adaletsizliÄŸinin sonuçlarını açıklamak üzere baÅŸvurduÄŸu analojideki gibi; köprüler, üzerlerinden geçen yükün ağırlığı tabliyelerin dayanabileceÄŸi gücün ortalamasını aÅŸtığı zaman çökmez; yük, tabliyelerden en zayıf olanın üstünden geçtiÄŸi anda yıkılır. Bu durumda köprü ayaklarının ortalama taşıma kuvveti pratikte hiçbir anlamı olmayan istatistiksel bir kurgudur. Ä°çimizdeki güçsüz insanların ihtiyaçlarına dikkat kesilerek gücü iyi biçimlerde kullanabilir ve topluma kalıcı bir biçimde katkı saÄŸlarız. ‘Güç baÅŸka insanların hayatında bir fark yaratabilmektir’ demiÅŸtik. Ä°ÅŸte o baÅŸka insanlar, güçsüzlerdir. Garipler, ezilmiÅŸler, sessiz bırakılmışlar. Güçsüz bırakılmış insanlar sürekli bir çevre tehdidi ve ruhsal zorlanma altında yaÅŸar, topluma katkı saÄŸlamaktan aciz kalırlar. Toplumsal eÅŸitsizliÄŸin tali bir hasarı olarak ÅŸiddet ve suç, fakir muhitleri avlar. Çünkü yoksullar, en az dirençli parçası olarak bir elektrik devresinin sigortasıdır. Ä°lk düÅŸen onlardır ancak onlarla beraber gelecek de düÅŸer. Yoksul çocuklar eriÅŸkinlere, okul idarecilerine ve baÅŸka yetke kaynaklarına daha az güvenir. Güçsüz hisseden insanlar daha az konuÅŸur, daha az söz alır ve eyleme daha az geçer. Güçsüzlük, çevresel tehditlere karşı sürekli bir teyakkuz hali getirir beraberinde, güçsüzlüÄŸün aslında deÄŸersizlik olduÄŸu ve hayatların baÅŸka hayatlara nispetle daha önemsiz sayıldığı ön kabulünü besler. EndiÅŸe ve depresyon, fakirhaneleri iki kat daha çok yoklar. Spivak’ın “Madun KonuÅŸabilir mi?” tartışmasıyla ifade ettiÄŸi üzere, güçlüler bir fırsat vermediÄŸi sürece madunun sesi indirgenmiÅŸ, asimile edilmiÅŸ, yani hiç duyulmamış olarak kalacaktır.
 
Güçle nasıl baÅŸa çıkarız
 
Onu pek çoÄŸumuz üzerimize pek bir yakıştırma hevesindeyiz ama elimize geçen bu ateÅŸ topuyla ne yapacağımızı da bilemeyebiliyoruz. Güç tarafından baÅŸtan çıkarılmadan güçle nasıl baÅŸa çıkmalıyız? Öncelikle güç duygumuzu fark etmemiz gerekir. Güç; ÅŸöhret, para veya sosyal sınıfta saklı deÄŸil; güç iyilik için harekete geçebilmek gayesidir. Mütevazı olalım. BaÅŸkalarının saygısı hepimizin hoÅŸuna gider ama kendi çabamıza âşık olmayalım, tam aksine kendimizi eleÅŸtirelim. Açık bir zihinle baÅŸka insanlardan gelebilecek eleÅŸtirileri kabul ve hatta teÅŸvik edelim. Cömert olalım: Kaynak, zaman, para ve gücümüzü baÅŸkalarıyla paylaÅŸmaktan çekinmeyelim. Verebilmekle sosyal aÄŸlarımızdaki baÅŸka insanları da güçlendirir ve dünyada bir deÄŸiÅŸim yaratma imkânı buluruz. BaÅŸkalarını ne kadar güçlendirebiliyorsak, iyilik o kadar çoÄŸalır. Saygı duyalım. BaÅŸkalarına duyduÄŸumuz saygı onları yüceltir, güçlendirir. Bir toplumun bütün fertleri saygı ve haysiyeti hak eder. Çözümün bir parçası olalım. Ä°nsanı alçaltan her ÅŸeye karşı duralım. GeçmiÅŸin ahlaki yanlışları yüzünden güçsüz düÅŸmüÅŸlere omuz verelim. Hayatın içinde sessiz devrimler yapalım. Herkesin kendisini az ya da çok güçlü hissettiÄŸi daha eÅŸit bir toplum, iyilik yolunda daha muktedir bir toplumdur.
 
 
Kaynak: Gerçek Hayat

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.