Hikâye bu ya! Günlerden bir gün Karga Ülkesi, Bülbül Ülkesi'ni işgal eder; yönetimi ele geçirir ve kendisini buyurur: Bundan böyle ülkede hiçbir şey bülbülce icra edilmeyecektir: Bülb
Yokluktan mı geliyoruz? Elbette. Elbette yok olduğumuz, hiç olduğumuz bir zamanı vardı(r) herbirimizin. Bütün kainatın.
Türkiye gibi önemli liderlerini kültleştirme ile günümüz meselelerinden sorumlu günah keçileri haline getirme uçlarının birinden diğerine savrulan bir toplumda II. Abdülhamid'in bu şeki
Kendi iyiliğimiz için, hepimizin ve geleceğimizin iyiliği için, daha iyi, daha yetkin, daha nitelikli içerik üretimi ve inşa’lar için uyarıcı eleştirilere her zaman ihtiyacımız olduğu
Kuşaklardır Bağdat’ta kumaş ticaretiyle meşgul bir aileye mensup olan Şeyh Muhammed Ârif Cumeylî, dört oğlunu yanına alıp hatıra fotoğrafı çektirdiğinde, sene 1938’di. Irak’ın
Günlük hayatta, bir kişinin, inançları ile eylemleri arasında tutarsızlık gözlendiğinde ve durum kendisine ifâde edildiğinde, verdiği yanıt hemen hemen aynıdır: “O başka, bu başka!
İSAR'ın bahar dönemi, İhsan Fazlıoğlu'nun 20 Şubat tarihinde verdiği "Üç Boyutlu Bilginin Mücessem Temsili: Osmanlı İlim Geleneği" başlıklı açılış dersi ile başladı. İlginin bi
Eski Diyanet İşleri Başkanı ve KURAMER (Kuran Araştırmaları Merkezi) Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu yeni çıkan ‘İslam’ı Doğru Anlıyor muyuz?’ kitabı üzerine Taha Akyol’un s
Mekkeli önderler umutlarını seslendirdiler: “Senden hayır umuyoruz. Çünkü sen kerîm bir kardeş, âlicenâb bir kardeş oğlusun.” Resul-i zîşân Efendimiz gülümsedi: “Ben de size Yu
Genç okuyucularımız Tanpınar’ın bugünkü popülerliğine bakarak Huzur’un yayımlandığı tarihte kapışıldığını zannedebilirler. Hayır, Huzur’un ilk baskısı 1970’lere kadar pi
Tasavvuf kaal ilmi değil, hâl ilmidir!” Yani hakikat''in bilgisi, “o dedi, bu dedi”yle öğrenilemez; bilakis hakikatin bilgisine, yaşamakla, tecrübe etmekle ulaşılabilir.
Rızkımı kaybederim diye hakkı söylemekten, hakkın yanında saf tutmaktan, haksızlıklara karşı çıkmaktan korkma! Hak yolunda kimseye eyvallah etme! Çünkü Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki:
Türk Milleti kavramının mefhûmu, Büyük Selçuklu – Anadolu Selçuklu – Osmanlı – Cumhuriyet sürecinde gerçeklik kazanan ve nesnelleşen bin yıllık tarihî bir tecrübedir.
Bir toplumun diğerlerinden bütünüyle "farklı" ve "özgün" olduğunu savunan istisnâcılık (exceptionalism) kavramsallaştırması literatürde genellikle iki topluma atıfta bulunmaktadır.
Son elçinin kendi soyundan geleceğini bildiği içindir ki Adem ''yaklaşma'' yasağından kaçınmadı. Adem''le Havva''yı kandıran, yoldan çıkaran gerçekte şeytanın fısıltıları olmayıp