Hürriyet gazetesinin başyazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) “neleri sevip neleri sevmediğine” dair bir köşe yazdı.
Mirastan kadına az mı veriliyor, niçin? Bu soruyu cevaplandırıyorduk, araya sağlıkçı şehidler yazısı girdi, bu Pazar kaldığımız yerden devam edelim.
Bir süre önce sosyal medyada bir gencimizin Necip Fazıl’dan bir beyit aktarıp, altına “… Her zaman içimizdeki öfkeye tercüman olmuştur” şeklinde bir not düştüğünü görmüştüm
Sabır, başıma bir şey geldiyse, “Allah şimdiye kadar yaptıklarımın daha doğrusunu yapabileceğimi bildiği için beni gündeminde tutarak ilgilendi ve bana daha iyi olmam için şans verdi�
Sadece bizde değil, dünya çapında ve sayıları hiç de az olmayan ‘komplo senaryosu yazarları’na yeni bir iş çıktı; yazık, yeniden yorulacaklar.
Dünyanın önde gelen insan bilimleri kuramcılarından, City University of New York profesörü David Harvey’in bir yazısını okumuştum.
Koronavirüs salgını, Ortadoğu’daki bütün ülkelerle birlikte, İsrail’i de etkisi altına almış bulunuyor. Enfekte olan İsrailli sayısı 9 bine yaklaşırken, ölümler de üç basamağa
Vedat Aydın'ın, Eylül 2009'da kendi blogunda yayınlanan "İslam Yerinde Duruyor, Savrulan Biziz" başlıklı yazısını alıntılıyoruz.
Karmakarışık bir yazı olacak bu. Neresinden başlasam temel duygum kızgınlık olacak.
Yazara göre Kur’an terminolojisinde mühim bir yer teşkil eden İlah, Rab, İbadet ve Din; her bir Müslümanın anlamlarını sahih ve mükemmel olarak anlamak zorunda oldukları kavramlardır.
İlk yazımızda dünyayı sürüklemek istedikleri yeri belirtmiştik, Tanrılığa soyunan ve dünyayı bir yapay zeka sistemle kontrol etmek isteyen küresel çok uluslu şirketokrasi aklı bu yold
Geçenlerde bir gazete orta sayfasının iki yaprağını burçlara ayırdı. Açıkçası ekonomi sayfalarından daha önemli oldu. Çünkü işin ucu “ekonomi”ye daha doğrusu “tüketim”e da
2020’de dünyada olanlara baktığımızda ve parçaları birleştirdiğimizde bazı şeyler ortaya çıkıyor; hepsini alıp harmanladığımızda ortaya kendi adıma bir öngörü çıkıyor. şim
Zorladığımız fıtratımız, dünyanın sonunu getiriyor. Şairler de sonu gelen bu dünyanın ağıtçıları olarak “kaybolan fıtratın” peşine düşüyorlar ister istemez. Şiir, dünyanı
Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının 11. Yıldönümünde eski iddialar tekrarlandı. Bu trajik kazâ veya tuzak etrafındaki senaryolarla, merhûmun ailesi ve sevenlerinin acısı tazelendi.