Sosyal Medya

Hayrettin Kahraman: İslam'da kadının miras ve nafaka hakkı II

Mirastan kadına az mı veriliyor, niçin? Bu soruyu cevaplandırıyorduk, araya sağlıkçı şehidler yazısı girdi, bu Pazar kaldığımız yerden devam edelim.



“ErkeÄŸin, kadında olmayan harcama yükümleri vardır” demiÅŸtik, önce karısı ve çocuklarının nafakasını ele almış, sonra da diÄŸer akrabanın nafakasına geçeceÄŸimizi bildirmiÅŸtik.
 
Karısı ve çocuklarının nafakası ile ilgili yazıdan kalan kısım ÅŸöyledir:
 
c) Nafakanın ÅŸartları ve düÅŸmesi
 
Kocanın nafaka borçlusu olmasının ÅŸartı, sahih evlilik içinde kadının, kocasına karşı yükümlülüklerini yerine getirmesidir. Kadın vazifelerini yapmaya hazır ise fiilen bunlar gerçekleÅŸmese dahi nafaka hakkı devam eder. Mesela kocanın izni ile babasının evinde oturan kadının nafaka hakkı devam eder. Keza peÅŸin mehri ödenmediÄŸi, yahut kendisine layık bir mesken hazırlanmadığı için kocasının davetine icabet etmeyen kadının nafaka hakkı düÅŸmez. BoÅŸanan, yahut hâkim tarafından evliliÄŸine son verilen (tefrik edilen) kadın, iddetinin sonuna kadar nafakadan istifade eder. Ä°ddeti de sona erdikten sonra artık zevce olmadığı için “zevceye ait nafaka” da sona erer. Kendi kusurundan kaynaklanmayan boÅŸamalarda kadın zarar görmüÅŸ ise tazminat davası açma hakkı vardır.
 
Piyasa ÅŸartları deÄŸiÅŸtikçe nafakanın miktarı artar (Osmanlı Aile Hukuku Kararnamesi: A.K. 92). MeÅŸru bir mazereti olmadan kocasına karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyen (itaatsiz, nâÅŸize) kadının nafaka hakkı düÅŸer (A. K. 101).
 
AKRABA NAFAKASI
 
Yakından uzağa doğru akraba arasında alınan ve verilen nafaka.
 
Ä°slâm’ın hedef aldığı ve tarih içinde zaman zaman gerçekleÅŸtirdiÄŸi toplum düzeninde sosyal adaletin çok önemli bir yeri vardır. Bu adâlet anlayışına göre Ä°slâm ülkesinde yaÅŸayan her ÅŸahıs insanca yaÅŸamak için gerekli olan ihtiyaçlarını elde edebilecektir. EÄŸer bunu kendi emeÄŸi ve imkânlarıyla elde edemiyorsa, yakınlarından baÅŸlamak üzere devlet hazinesine kadar uzanan çeÅŸitli kaynaklar devreye girecektir. Bu hedef, sosyal adalet için zaruri, mutlaka yerine getirilmesi gereken ilk hedeftir. Bundan sonra nasların ve uygulamanın teÅŸvik ettiÄŸi “sosyal refahtan pay alma” safhası gelir. Bu teÅŸvikler Allah ve Rasûlü’nden gelmekte, patronun iÅŸçiye, hizmet alanın hizmetçiye “yediÄŸinden yedirmesini, giydiÄŸinden giydirmesini...” isteme derecesine kadar varmaktadır.
 
Fakirlikle mücadele ve sosyal adaleti temin için kullanılan imkân ve vasıtalar arasında zekât, fitre, kurban, keffaretler, öÅŸür, komÅŸu hakları, faizsiz kredi (karz-ı hasen), fiilî yardımlaÅŸma, nafaka, devlet hazinesi (beytü’l-mal) ve gerektiÄŸinde vergiyi saymak mümkündür.
 
NAFAKANIN ÇERÇEVESÄ°
 
Önceki yazıda kocanın, karısı ve çocuklarına olan nafaka borcunu açıklamıştık. DiÄŸer akrabaya olan nafaka borcu konusuna girerken nafaka çerçevesine bir madde daha eklemek gerekiyor: Evlendirme.
 
Nafaka alacaklısının baba yahut oÄŸul olması ve bunların da evlenmeye ihtiyaçlarının bulunması halinde evlendirilmenin nafakaya dahil olup olmadığı tartışılmıştır. Hanefîlere göre babanın oÄŸlu evlendirme mükellefiyeti yoktur. Fakat baba hizmet edecek birine muhtaç olur, eÅŸi de bulunmazsa, nafaka borçlusu oÄŸlu, onu evlendirecektir. DiÄŸer müctehidlerin bu mükellefiyeti karşılıklı olarak kabul etmedikleri görülmektedir.
 
NAFAKA ALACAKLISI VE BORÇLUSU OLMANIN ÅžARTLARI
 
1. Alacaklıda aranan şartlar
 
a) Kadın ise muhtaç, erkek ise muhtaç olması yanında “çalışıp kazanma imkânından mahrum” bulunması.
 
b) Nafaka borçlusu ile akraba olması.
 
c) Nafaka borçlusu ile aynı dinden olması. Ä°leride geleceÄŸi üzere nafaka alacaklıları eÅŸ, usûl, fürû ve yan hısımlardan ibarettir. Bunlardan eÅŸin (zevcenin) gayr-i müslim olması nafaka alacaklısı olmasına engel deÄŸildir. Yan hısımların Müslüman olmaları ÅŸarttır. Usûl ve fürû’a gelince, müctehidlerin çoÄŸuna göre, Müslümandan nafaka alacak olan usûl ve fürûun müslüman olması ÅŸart deÄŸildir; buna göre gayr-i müslim oÄŸul müslüman babadan, müslüman baba gayr-i müslim oÄŸlundan nafaka alır.
 
2. Borçluda aranan ÅŸartlar
 
Akrabalık bağı, din birliÄŸi vb. ÅŸartlar iki tarafı da ilgilendiren ÅŸartlardır. Bunlara ek olarak nafaka borçlusunda aranan ÅŸart onun baÅŸkasına muhtaç olmamasıdır.
 
3. Zenginlik ve fakirlik
 
Buraya kadar sayılan ÅŸartlar içinde “zenginlik ve fakirlik” de vardır; alacaklının fakir, borçlunun bir ölçüde zengin olması gerekir. Ancak bu zenginlik ve fakirliÄŸin ölçüsü nedir?
 
a) Zenginlik
 
Nafaka borçlusu olabilmek için aranan zenginliÄŸin ölçüsü konusunda “zekât mükellefi olacak kadar, fitre mükellefi olacak kadar” gibi ölçüler ileri sürülmüÅŸtür. Hanefîlerden Ä°mam Muhammed’in, Ä°bnu’l-Hümâm tarafından tercih edilen ictihadına göre sabit, belli bir geliri olanlarla böyle olmayanlar mükellefiyet bakımından farklıdırlar:
 
Sabit ve belli bir geliri olan ÅŸahıslar aylık, yahut yıllık gelirlerinden kendi geçimleri için gerekli olanı ayırırlar, geriye kalan olursa nafaka borçlusu olurlar.
 
Gün kazanıp gün yiyen, gelirleri sabit olmayan ÅŸahıslar ise her gün için kendi masraflarını ayırırlar, geri kalan ile nafaka borçlusu olurlar.
 
b) Fakirlik
 
Nafaka alacaklısı olabilmek için gerekli olan fakirliÄŸin en uygun tarifi normal ÅŸartlarda geliri, giderini karşılamamaktır. Bir miktar geliri olsa dahi bu gelir ÅŸahsın temel ihtiyaçlarını karşılamıyorsa kiÅŸi fakir (nafakaya muhtaç) sayılır.
 
c) Çalışıp kazanma imkânı bulunmamak
 
Küçükler, kadınlar, akıl ve ruh hastaları, kör ve kötürüm gibi sakatlar, çalışmak istediÄŸi halde iÅŸ bulamayanlar “kazanma imkânından mahrum” sayılmışlardır. Bu gibiler, diÄŸer ÅŸartları taşıdıkları takdirde nafaka alacaklısı olurlar.
 
Nafakaya muhtaç olan baba ile, tahsilde bulunan oÄŸlu, vücutça çalışma engelleri bulunmadığı halde de nafaka alacaklısı olabilmektedirler; yani oÄŸlun babaya “çalış, kazan ve ye” demeye hakkı yoktur; baba da tahsildeki oÄŸluna “çalış ve geçin” diyemez.
 
“Usûl, fürû ve yan hısımlar” olarak kimler nafaka alacaklısı olurlar sorusunun cevabını da gelecek yazıda verelim.
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.