Bugün Müslümanlar için en büyük sorunlardan birisi, imanın kalplere, camilere kapatılması ve sadece bir takım ibadetlere has kılınması tehlikesidir. Oysa iman, ancak salih amellerle hayat
“Din” derken herhangi bir müesses dini değil, genel olarak kutsalın tecrübesini kasteden Dinler Tarihçisi Mircea Eliade, dinlere karşı eşit bir mesafe durmasıyla maruftur ve ona göre kut
Dinlemek, konuşmaktan zordur. Konuşan kişi genelde kendi bildik dünyasında dolaşır. Dinlemek ise insanın önce kendi dünyasından çıkmasını, sonra ötekinin dünyasına dahil olmasını,
Irak petrollerine önceden ipotek konulduğundan ülkenin gelirinin büyük kısmı emperyalizme akıyor. Dolayısıyla halkına yeterince pay veremiyor. Ülkedeki ayaklanmaların başlıca nedeni bu.
Müslümanın ferde, aileye, cemiyete, ümmete ve insanlığa yönelik vazifeleri vardır. Müslüman bunları gücünün yettiğince ifa etmekle yükümlüdür. Allah Teâlâ kulunu, gücünün yetme
İslam dünyası bu günlerde dinsel bağnazlığın, mezhep taassubunun doğurduğu şiddeti yaşamaktadır. Bu süreç genel olarak şöyle işlemektedir: Herhangi bir kültürel veya toplumsal kriz
Çalışma odasında sadece kalbin eski doğrularına, geçici ve ölüme terk edilmiş hikayelerin mahrum bırakıldığı evrensel gerçeklere, sevgiye, onura, acıma duygusuna, gurura, şefkate ve
Çocuklarımızın sorunlu değil, sorumlu davrandıkları, zorluk ve zahmet çekerek üretmenin lezzetini aldıkları, mesuliyet şuuruyla insan kalabilmenin hazzını duydukları bir hayat yaşamala
İnsan değerinin olmadığı bir dönem yaşanıyor. Doğal olmayan insan ölümleri bile sıradan. Kimi ölümler çok değere biniyor kimileri ise asla umursanmıyor. İnsanlık adına korkunç bir
Din adına akıl düşmanlığının, bilim düşmanlığının yapıldığı, özgürlüğün ve adaletin olmadığı bir yerde, ne din olur, ne medeniyet olur, ne de insanlık…Yaratıcılık da, y
Binlerce yıllık bir tarihi geçmiş ve köklü medeniyet temsilcisi olan Türklerin de aile hayatı her zaman modern araştırmacıların ilgi odağı olmuştur. Bilhassa Türklerin insancıl, misaf
"Veren el¸ alan elden üstündür!' düsturuyla hareket eden gönlü¸ imanı ve kesesi zengin asil ruhlu¸ cömert insanlar¸ darda kalmış kimselerin sıkıntılarını gidermekten ve borçların�
Tahakküm kurma arzusu başlı başına kötülüktür. Kimi insanlar kendilerini yönlendiren haz doğrultusunda sahip olduğu, olmadığı, olabileceği her şey üstüne tahakküm kurmak ister.
“İnsan kökten yalnızlıktır” diyor Ortega y Gasset. Yine de hepimiz yalnızlığı hayatımızın bir döneminde somut bir gerçeklik olarak yanı başımızda tecrübe ediyoruz.
Tek başına “ne Doğu’nun hikmeti ne Batı’nın rasyonalitesi” ya da “ne Batı’nın hikmeti ne Doğu’nun rasyonalitesi”; başlangıç noktası olarak hem hikmeti hem rasyonaliteyi ü