Sosyal Medya

Tüketime endeksli özel günler ve anlamsızlıklar dünyası

İnsanın insan olarak bir değer olmadığı, iliklerine kadar sömürüldüğü, tüketildiği bir anlayışın kurbanı. Kendisine ait bir gün vehmi yılda bir kez bir dalga gibi gelir geçer, ardından söz konusu edilen her ne ve kim ise değersizliğe itilir. Günlerin hemen her biri tüketim eksenli. Değere dönük hiçbir şey yok.



Ä°nsanın hemen her gün öldürüldüÄŸü, açlığa terk edildiÄŸi, sefalet içinde kalan milyarlarca insanın hiçbir anlamının olmadığı bir dünya. Egemenler veya belli kesimler kendilerine göre bir gün ihdas ederler insanlığı arada bir avuturlar gibi görünürler. Gün geçer her ÅŸey unutulur.
 
Her gün kadınlar öldürülür, çocuklar katledilir, erkekler savaÅŸ alanlarında itlaf edilir.
 
Silâh üreten ve insanları sırf öldürmek için pazarlanan, savaÅŸlar çıkaranlar, milletleri birbirine düÅŸürenler o kadar masumdurlar ki! Ä°nsanlığa yaÄŸan hastalık mikroplarını üretenler çok temiz ve nezihtirler! Kimyasallar, hastalıkları acımasız bir biçimde arttıran ilaç sektörünün masumiyeti dillere destan!
 
Günler sadece birer avunma nöbetleri.
 
Ä°nsanların oyalanmaları öylesine güzel pazarlanıyor ve tezgâhlanıyor ki hemen herkes bu dalgaya kapılıyor.
 
Ä°nsanlığın sorgulama yetisi bile köreldi. Ä°nsan ne olup bittiÄŸinin farkında deÄŸil. Çünkü düÅŸünmüyor, çünkü nefsine hoÅŸ gelen bir ânı yaÅŸamanın hazzına kapılıyor. O gün de gelip geçiyor.
 
Ä°slâm milleti bir bütünlükten uzak. Dayanışmasızlık asıl görevi gibi. Birbirini yemek ve tüketmekle meÅŸgul. Kendisini yok edenlerle dost oluyor. Onların araçlarını alma yarışına kapılıyor. Allah’ın kendilerine bağışladığı lütfun kıymetini bilmiyor har vurup savuruyor.
 
Derdimiz elbette ki Müslümanlarla. Allah’ın kendilerine sunduÄŸu kutlu kitabının öÄŸretilerinin bile farkında deÄŸil. Anneler ve babalar günlerinin sıradanlığına kapılmak yerine Ä°lâhî uyarıya uysa anne ve babasına “of” denemeyeceÄŸini hatırlasa... Böyle bir durum yaÅŸanırsa ne anneler, ne de babalar gününe gereksinim olur. Asıl deÄŸer budur.
 
Tüketim dalgasının bora gibi insanları savurduÄŸu bir dünyada sadece bir oyuncak gibi olunuyor. Hani dallara veya belli bir yere asılan oyuncakların etkili rüzgâr ile sallanmaktan baÅŸka bir iÅŸlevleri olmuyor ya insanlarda boÅŸlukta sallanıp duruyorlar.
 
Ä°nsanın deÄŸer olmadığı bir dünyada günlerin nasıl bir anlamı olabilir ki?
 
Ä°nsanların birbirine saygısı olmadığı bir dünya neyi ifade eder?
 
HoÅŸgörünün, anlayışın olmadığı bir dünyada alabildiÄŸine pazarlama yöntemli günler sadece oyunlardan ibaret.
 
Törenlerin müzikleri bile egemenlerin dilini taşıyor.
 
Kendi dilini kuramayanlar kendi oyunlarını da oynayamazlar.
 
Kültürel abanmanın getirdikleri çok yönlü. Onlar hem kurallarını, hem dillerini hem de mantıklarını içselleÅŸtirirler.
 
Ä°nsanın insana acımadığı öldürmek için yarıştığı gerilimli bir psikoloji var ÅŸu dünyada. Nedenler öylesine basit ki, hemen herkes bir köÅŸesinde oyunun bir parçası oluveriyor. Anadolu coÄŸrafyasında yüzyıllardır birlikte yaÅŸayan, birbirini anlayan ve dayanışan bir milletin bu kadar birbirinden uzaklaÅŸması nasıl izah edilebilir? Kimileri kendini diÄŸerlerinden üstün görüyorsa, uçurum derinleÅŸiyor ve giderek de uzaklaşılıyor.
 
“KardeÅŸlik yüzyılına” yeniden dönülse birlikte yaÅŸamaya alışılsa ve tahammül edilse herkes rahat eder. Eder de, bu, oyun kurucuların iÅŸine gelmez. Silâhlarını nasıl ve kime satacaklar? Kendini üstün görenler kardeÅŸlerini ezerken ya da soluk aldırmazken huzur nasıl saÄŸlanabilir? Kendi sonunu getirdiÄŸinin farkına bile varamaz.
 
Åžu sıradan, güdük, oyun olan günlerden vazgeçsek, kendimize ait bir dünya kurmaya yeltensek, insanların haklarını ve hukuklarını gözetsek, sevgi ile kucaklaÅŸsak neler olur neler?
 
 
Müellif: Ali Haydar Haksal / Milli gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.