Modern insanın etrafı bir “korku çemberi” ile çevrilmiştir. Bu çemberi delmek için “bilime ve teknolojiye bel bağlanır, sığınılır”. Bütün bir kozmetik-turizm-ilaç-ulaşım-giy
Çağın ruhu/dili, zaman ve mekân gerçekliği, ataerkil aileyi geri getirmeyi mümkün kılmadığı gibi mikro aileyi de insani yapamıyor. Tarihi tecrübe göstermiştir ki, aile, temel aidiyet m
Kirliliğin sadece bedenimizi sardığını zannettik. Oysa değilmiş. Ruhumuzun ne kadar kirlendiği ortada. Koronavirüs korkusuyla maske, deterjan, sabun, kağıt mendil, kağıt havlu, kolonya gi
Halkımızın koronavirüsle meydan muharebesi marketlere saldırarak başlamış bulunuyor! Türkiye halkı ne ara bu kadar açgözlü oldu. Asıl korkutucu olan bu açgözlülüktür. Devleti yönet
Binlerce yıl evvel dinozorların ölümüne yol açan, buzulların altında kristalleşen virüs aceba buzulların erimesi ile yeniden denizlerde hayata döner mi? Ölen deniz canlılarından hastal�
90’lı yılların başına gidelim ve bir an kendimizi sıradan bir SSCB vatandaşı yerine koyalım. Dünyanın neredeyse üçte birine hükmeden ve sonsuza dek hükmedecekmiş gibi duran imparator
Türk modernleşmesinin en sancılı ve ikircikli konularından birisi kuşkusuz din meselesidir.
Özne olma iddiamız hangi bağlamda ifadesini bulur ya da görevimiz sadece olan biteni yorumlamak mıdır, yoksa bilfiil işin içinde olmak mıdır?Kuşkusuz bu sorulara cevap vermek için tekrarda
Güven vermek, mahremi gizlemek, kusurları örtmek, açıkları kapatmak, vefa göstermek, manevî kardeşliğe sadık kalmak. Her geçen gün bu hukuktan uzaklaşıyoruz sanki. Mesela dertleşmek i
Bugün başta Türklere olmak üzere, Batı dünyasının İslam medeniyetine karşı takındığı tavırları, geliştirdiği davranış biçimlerini, bir türlü saklayamadığı kin ve nefret duyg
Ulrich Beck’in ‘risk toplumu’ tanımı, hâl-i pürmelalimizi en iyi anlatan bilimsel terim. Bizler bir ‘risk toplumu’nun içinde doğduk, 20’nci yüzyıl bizi risklerle dolu bir gelecek t
Modern şehirde ölüm bir yalnızlık serenadıdır çoğu zaman. Yalnızlık hayatta olduğu gibi ölüm zamanında da insanlara yapışır, hayata vedayı sıcak bir helalleşmenin koynundan alarak
“Z” jenerasyonu atıcı, değiştirici, vazgeçmeye hazır, çabuk sıkılan neslin özeti olarak hayata girdiler. Kendi ne kadar verdiğini değil de, ne kadar aldığını önemseyen, komşusuyl
“Soğuk Savaş” döneminin en hararetli döneminde kurulan “Münih Güvenlik Konferansı”nın bu yılki zirvesine damgasını vuran tema, ‘Batı’sız bir dünyanın geleceğiyle ilgili ‘
Bugün geldiğimiz noktada çocuklarımızın izlediklerinde değerlerini, kimliklerini, ahlaklarını, örf ve adetlerini, dinlerini, ana-babaya saygıyı, kanaati, şükrü, edebi öğrenebilecekler