Sultan Abdülaziz bugün bu köşeye siyasi kudreti ya da idari reformculuğu nedeni ile konuk oluyor değil. O, bugün burada, çünkü konumuz müzik. Daha doğrusu iktidar ve sanat çevreleri a
Değerlerimiz adına kalemini hizmetkâr eden Mevlana, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya ve Çağın Soylusu Mehmet Akif İnan’ı ve dahi bu vatan için mücadele e
İran halkının büyük kesimlerinin ‘Haci Qaasım’ diye gururla benimsediği, sevdiği Serdar (General) Suleymanî’nin Amerikan emperyalizminin Bağdâd’daki saldırısıyla, beraberindeki �
İnsan çoğu zaman kendi kusurunu görmüyor. Hep bir başkasında ve bir başka yerde arıyor hatayı. Oysa daha önce söylemiştim sana; “Biz ahir zaman çocuklarıyız… Çok konuşur az şey
Son iki ayım, yoğun bir tempoda oradan oraya koşturmak ve davet edildiğim neredeyse yirmiye yakın etkinliğe katılmakla geçti diyebilirim. Basit bir hesapla üç günde bir gibi epeyce yüksek
Ben yaptım, ben yıktım, ben kazandım, ben bildim, ben buldum deme.
Batı'nın künhüne vakıf olmadan batıcılık yapıldı bu memlekette ve Batı gardıroptan ibaret görüldü... Benzer durum geleneğe sahip çıkmak adına onu tahrip etmeye, karikatürleştirmey
“Çılgın mahşerinde ses ve renklerin.../ Benden sor sırrını mesafelerin/ Benden sor ve benden dinle akşamı.../ Rabbim bu sonsuzluk ve onun tadı...” diyor ‘Eşikte’ şiirinde üstad Ah
Akşam herkes yuvasına dönerken oltanın ucuyla bir ilişki kurmuş olarak ulaşır hedefine. Oltanın ucunda kendine ya yem bulur ya yem olur... Gıda ya da bela… Her iki hal de kaderdir...
Eğer herhangi bir şeyi hırs içinde istiyorsak, farkında olmasak da günlük hayatımız bir çatışma alanına dönüşmüştür. Tabii, öncelikle kalbimiz...
Bundan tam 40 sene önce, 25 Aralık 1979'da başlayan Sovyetler'in Afganistan işgali sırasında Afgan mücahidlere esir düşen ve taraf değiştirerek müslüman olmayı seçen Sovyet askerlerini
Afilli dükkanların alışveriş yapmaya odaklı auraları içinde bir dükkandan bir dükkana savrulurken, geçen beyhude zamanın uzun saatlerini, dakikalar olarak görmekteyiz. Çünkü bu binalar
Macera dolu bir hayat... Sovyet eğitimi almış, Kızıl Ordu saflarında Almanya'ya karşı savaşmış, Ukrayna'da ağır yaralanmış, ardından Nazi üniformasıyla Türkistan lejyonlarında Sovy
Sen hiç Sarıkamış'ı ... Allahuekber Dağı'nda olup bitenleri gördün mü?..
Müthiş cemaat organizasyonları yokken, siyasal konumlar elde edilememişken, ekonomik konumlar hayal bile edilmezken bu toprakların güvencesi olan insanların sahip oldukları değerlerin korunma