İslamcılığı yeni veya yinelenmiş sorular etrafında tartışmaya açan Yetkin Düşünce dergisinin merkezi sorusu İslamcılığın iddialarıyla gerçekleştirdikleri arasındaki fark. Bununla
Marketteki kasiyer kız işlemini yaptığı müşteriye anlatıyor: “Her gün de ölülerimiz için gün yapmıyoruz di mi!” (Mevlit okutmuyoruz demek istiyor.) “Çok özeniyorum. Her şeyin
İstanbul depreminden söz ediyorum. Deprem kapımızda.. Zamanını bilmiyoruz ama, uzak değil.
Yakın tarihimizin en gaddar, en ceberrut komutanlarından biri de, hiç şüphesiz Mustafa Muğlalı Paşa’dır. 1943’te işlemiş olduğu katliâmlı bir cinayetinden dolayı yargılanıyordu. M
Anne babamı, Çin'in Müslüman Uygurları tuttuğu toplama kampından çıkarmak için hayatımı tehlikeye attım... Halkım onlarca yıldır zorluklarla karşı karşıya kalıyor, şimdi ihtiyaç
Geçtiğimiz cuma, cumartesi günü Üsküdar Üniversitesi’nin hazırladığı “Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu”na katıldım. Her akademisyen kendi bilgi ve hayat penceresinden ele aldı�
Birlik ve beraberlik vurgusunu bu denli sık yapmamızın birinci nedeni, hemen yanımızda duran yakıcı, yıkıcı ve yorucu örneklerdir. Irak, Suriye… Kendi içimizde görüş ayrılıkları ya
Ekim Kasım aylarında Anadolu’nun nabzını tutmaya çıktım...Her yerde bir karamsarlık var. Ama öte yandan da kolay teslim olmama, ipi omuzlama, yükü, tarihî yükümlülüğün yükünü y�
Pek çok yazar “İslam’ın evrensel mesajı”na vurgu yapa dursun, bu yazıda “İslam evrensel değildir!” demek istiyorum. Neden böyledir? Çünkü ‘evrensel’ kelimesinin kullanımına
Muhammed Hamidullah’ın (1908-2002) “Hz. Peygamber’in Savaşları” isimli kitabından altını çizdiğim bu satırları, Ketebe Yayınları’nın aralık ayı kitapları arasında okura takd
Rekabetin ve tamahkarlığın insanı iyi yönde güdülediğine, bu yönüyle de kaçınılmaz olduğuna dair Batılı anlayışı artık bir kenara bırakalım. Rekabet saldırganlığı kamçılar
Mekkeli önderler umutlarını seslendirdiler: “Senden hayır umuyoruz. Çünkü sen kerîm bir kardeş, âlicenâb bir kardeş oğlusun.” Resul-i zîşân Efendimiz gülümsedi: “Ben de size Yu
Öncelikle, sosyal medyadan yaptığım çağrıya karşılık vererek sinema salonunu dolduran Kadıköy İHL’nin Türk dili, edebiyatı öğretmen ve öğrencilerine, yanı sıra diğer izleyicile
Nicedir bir hafiye gibi o gazetenin peşindeydim. İskilipli Atıf Hoca’nın İstiklal Mahkemesi’ne sunduğu ama hakimler heyetince kabul edilmeyen o belge nerede olabilirdi? Nihayet 1920 Ekim’i
İstanbul Sözleşmesi konusu açıldığında her seferinde adeta FETÖ ofisleri gibi çalışarak hakaretamiz ve pornografik linçleri yaşamaktan gerçekten usandım. Benim yerim; aileden, çocukta