Sosyal Medya

İran faktörünü İslam dünyasındaki dengeler üzerinden yorumlamak

Son İran olayının bende yaptığı çağrışımları siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Tarih şahittir. Asırlık tecrübelerle sabittir.



Sünni” kelimesine alerji duyulmasın. Sünni Ä°slam anlayışı; birleÅŸtiricidir, kazanıcıdır, itidale sevk edicidir, çeÅŸitlenmeyi mihvere baÄŸlayıcıdır. Öte yandan; Türk’ün manevileÅŸmiÅŸ Tarihi-milliyetçilik anlayışı da birleÅŸtiricidir, ırki-biyolojik-mahalli taassuplardan tamamen kurtulmuÅŸ bir tekâmül anlayışının ifadesidir. Mücerret spekülasyonlara lüzum yok, önümüzde dev gibi bir tarih tecrübesi ve eseri vardır. Osmanlı’nın yaptığını, aynı dile aynı ırka sahip bulunanlar yapamadılar. Sonra neden bozuldu. Batı bozdu. Bozabildi, çünkü devletin teminat temelleri çöktü. Milli ve manevi beraberlikleri saÄŸlayan fedakârlığın ve halisiyetin temsilcileri hor görülüp, ondan kurtulma (!) ihtirasları ayaÄŸa kalktı. 
 
Türkler devlet kurmuÅŸlar, onun yükünü taşıyorlar. Ama kendileriyle uluorta övünmüyorlar. Osmanlı Devleti, öyle “hadi bir araya gelelim!” consesusuyla kurulmadı, ÅŸekillenmedi. Türk’ün kanıyla-canıyla kuruldu, geliÅŸti, büyüdü. Ä°nsan kaynağı, Anadolu’nun baÄŸrı idi. Rumeli fetihlerinin “evlad-ı fatihan”ı Anadolu’nun yedi göbek “asliyeti-kökü” olan Müslüman-Türk aileleriydi. Bu, devletin hâlâ mahfuz bulunan resmi belgeleriyle sabit hakikattir. Ama TürklüÄŸümüzle deÄŸil, Ä°slamlığımızla övünmüÅŸüzdür. Çünkü milletimizi manevileÅŸtirmiÅŸtik. Öyle olmasaydık, öyle bir devlet kuramazdık. Ama Avrupalı bizi bilirdi, Müslüman olana “Türk oldu” derdi. Ä°slam ve Türk kelimeleri Osmanlı zamanında özdeÅŸ hale gelmiÅŸ gibiydi. Bu, halkın, cemiyetin yaÅŸayan hakikatiydi. Hayatımızın tabii haliydi. Bizim meselemiz siyasi olmaktan önce fikridir. Fikren halledilmemiÅŸ meseleler siyaseten halledilemez. Bizim siyaset sahnesindeki aydınımız halen, teknoloji sakızını çiÄŸnemekle meÅŸgul! Fikri mekanizmalar henüz çalışmıyor. Biz, Ä°slam toplumları, ihtiÅŸamlı günlerimizi geride bıraktık. Bir yandan sahip olduÄŸumuz deÄŸerlerin yüceliÄŸine inanıyoruz, ama bir yandan da o deÄŸerlerin yüceliÄŸine benzer, ne maddi ne manevi anlamda bir varlık ortaya koyamıyoruz.
 
DeÄŸerlerde mi problem var, bizde mi? Ä°slam toplumlarının içinde bulunduÄŸu hale bakıp, “Müslümanlık ve Müslümanlığımız” ayrımını yapıyor ve kiÅŸiliklerimizi Ä°slam’a göre yeniden inÅŸa etmenin zaruretine iÅŸaret ediliyor. Son yüzyılda “Yeniden Ä°slam’a” ÅŸeklinde ilmî/fikrî çalışmalar yapıldı/yapılıyor. Belki böylece kendi yetiÅŸme tarzlarını, ölçülerini ‘din’ yerine koyanlardan kurtuluruz. 
 
Ä°ran, bir “Ä°slam devrimi” gerçekleÅŸtirdiÄŸi iddiasıyla yola çıktı 1979’da. Bu heyecan Türkiye dahil birçok Ä°slam ülkesinin kitap, düÅŸünce hatta eylem dünyasına taşındı.
 
1979’da öÄŸretmenliÄŸimin ilk yılları idi. Ayetullah Humeyni Ä°ran’a dönüyordu. SevinmiÅŸtik. Zalim ÅŸahın yerine dindar bir adam geliyor diye. Zalimin zulmü bitecek Ä°slâm’ın yaÅŸandığı/yaÅŸatıldığı bir ülke olacak ümidi içindeydim. Nereden bilecektim kendi makamlarını (hâÅŸâ) peygamberlik makamı yerine koyarak; masum ve mahfuz olarak bilinmelerini yerleÅŸtireceklerini. 
 
Bakınız değerli ilim ve fikir adamı Prof. Faruk Beşer Hocamız da ne diyor:
 
‘Bendeniz yıllarca Rabat’ta, Tahran’da bu ümitle mezhepleri yakınlaÅŸtırma toplantılarına katılan birisi olarak söylüyorum, bu bizim her zaman varız diyeceÄŸimiz bir hayaldir ama onlar bunu asla kabul edemezler. Çünkü o zaman Åžia olmaz. O halde yapacağımız en makul ÅŸey onlar gibi ötekine düÅŸmanlık etmemek, ama onların da bu ölçüde bir ümmet birliÄŸine katkıda bulunmasını beklemeden yolumuza devam etmektir.’
 
Bütün dünya Müslümanları olarak bir ‘nefs muhasebesi’ yapmalıyız. KiÅŸiliklerimizdeki Ä°slam kalitesini sorgulamalıyız. Fizik güç olarak zaaflarımız olsa da insanlık kalitesi itibariyle ideal bir standardı temsil edebiliyor muyuz? Çocuklarımızın önünde sembol varlıklar mıyız? Ve tabii, bilimde neredeyiz, teknolojide neredeyiz, sanatta, kültürde neredeyiz? Ä°slam’ın medeniyet inÅŸa etme gücü, bizde nasıl bir potansiyeli ifade ediyor?
 
Biz Ehli sünnet Müslümanlar olarak ÅŸöyle düÅŸünürüz: doÄŸru Ä°slam, Efendimiz’in ifadesiyle O’nun ve ashabının yaÅŸadığı Ä°slam’dır. Oradan uzaklaÅŸmalar dinin temel esaslarını yıkmadıkça Ä°slam dışı sayılmaz ama uzaklaÅŸmaları oranında yanlış ve sapma olarak görülür. Bu sebeple Åžia, bütün sapmalarına raÄŸmen Ehli sünnetçe Ä°slam dışı sayılmamış, tekfir edilmemiÅŸtir. Bununla birlikte çok büyük hatalarına da hep dikkat çekilmiÅŸtir. Mesela sahabeyi dinden çıkmış saymaları Resulüllah’ın hanımlarına dil uzatmaları, masum bir imamlık fikri ortaya atıp imamları peygamberlere denk bir makamda görmeleri, takıyyeyi kendilerine güvenebilmemize imkân bırakmayan bir hale dönüÅŸtürmeleri bu azim hatalarının başında gelir. Ä°ran Anayasası’nın ikinci maddesi kaynak olarak Kur’an-ı Kerim’le beraber Resulüllah’ın sünnetini deÄŸil masum imamların sünnetini sayar. Ä°slam çerçevesi içerisinde gücümüzü birbirimizi zayıflatmak için kullanmayalım, mezhepçilik yapmayalım, birbirimizi tekfir etmeyelim, böylece Ä°slam ümmetinin birliÄŸini ve gücünü yeniden saÄŸlamaya çalışalım, Ä°slam medeniyetinde bütün ehli kıblenin yeri olduÄŸunu bilelim. Yusuf Kaplan hocamız da bu tehlikeye dikkat çekiyor:
 
‘Sünnî dünyanın Ä°slâm anlayışının protestanlaÅŸtırıldığı bir süreçte, Åžiî akidesine dayalı bir Ä°slâm devleti kuran Ä°ran’ın önünün açılması, birkaç asır sonrasını dizayn etmeye, Sünnî omurgayı çökertmeye, dolayısıyla Ä°slâm dünyasındaki kökleÅŸmiÅŸ dengeleri yerle bir etmeye dönük bir operasyondur. Batılılar, Ä°slâm dünyasını kontrol etme ve dönüÅŸtürme stratejilerini Ä°ran üzerinden gerçekleÅŸtiriyorlar! Ä°ran’ın kültürel olarak Ä°slâm dünyasına derinlemesine yerleÅŸmesini saÄŸlayacak kapıları açarak Ä°ran, bilfiil Arap dünyasını kontrol altına almış, Türkiye’yi güneyden kuÅŸatmış; kuzeyde ise Türk cumhuriyetlerine bilkuvve / kültürel olarak yerleÅŸmiÅŸ durumda. Maalesef, Ä°ranlılar, hedef saptırmakta, kamufle olmakta, kendi çıkarları için en iyi dostlarını bile satmakta çok mâhirler. Ä°ran bizi bütün zaaf anlarımızda arkadan vurmaktan çekinmedi: 15 Temmuz gecesi, Tahran sokaklarında sevinç gösterileri yapılması ibretliktir! Ümmetçi, vahdetçi gözükerek tam tersini yapan, Suriye’de on binlerce masumu katleden, mazlumlara saldıran ama mazlumlardan yana, emperyalistlere karşı mücadele veren bir ülkeymiÅŸ görüntüsü vermeyi baÅŸaran, her ÅŸekle, her kalıba giren bir takıyyeler ülkesi Ä°ran. Ä°ran’ı karşımıza almayacağız, Batılıların bu tuzağına düÅŸmeyeceÄŸiz. Ama Ä°ran’a biçilen role, Ä°slâm dünyasının omurgasını oluÅŸturan Ehl-i Sünnet dünyayı kontrol etme, hadım etme giriÅŸimleri konusunda oynanan ÅŸeytanî oyunlara karşı da müteyakkız olacağız.’
 
Medeniyet coÄŸrafyamızın geleceÄŸinin yeniden Türkiye tarafından belirlenecek olması ihtimali bile Batılıların kâbus görmelerine yetiyor. O yüzden Ä°ran’ı maÄŸdur duruma düÅŸürerek coÄŸrafyamızın geleceÄŸinin ÅŸekillendiricisi bir aktör konumuna yükseltmek, bunun için de Türkiye ile Ä°ran’ı karşı karşıya getirmek için her tür yolu deneyecekler.
 
Sonuçta, Ä°ran’ın hem bilfiil / siyasî olarak Arap dünyasına, hem de bilkuvve / kültürel olarak da Türk dünyasına yerleÅŸerek Ä°slâm dünyasını rehin alacak tehlikeli tezgâhlar çevirdiÄŸini, bütün bu adımları küresel sistemin aktörlerinden aldığı destekle gerçeÄŸe dönüÅŸtürebildiÄŸini görüyoruz artık. Sadece Amerikalılar deÄŸil, Ä°ranlılar da, Ä°srailliler de! Çok büyük bir oyun tezgâhlıyorlar hep birlikte!’ Olayları güncel/aktüel deÄŸerlendiremeyiz. Fikri hamuleyi unutamayız. Olaylar bizi sürüklememeli. Gelelim Kasım Süleymanî’ye. Bu adamın Suriye’de, Irak’ta yaptıklarının Müslümanca bir izahı var mıdır? Kendi yaptıkları yetmiyormuÅŸ gibi, Rusya’yı Suriye’ye müdahaleye ikna eden ve ÅŸu anda kadın çoluk çocuk demeden sivilleri öldürmesine yol açan da bu adam deÄŸil midir?’ Amerikalıların ‘Halep Kasabı’ Kasım Süleymani’yi, binlerce masum Suriyelinin katili el-Mühendis’i öldürmeleri, ABD’yi masumlaÅŸtırmaz. Biz saÄŸduyuyu, kardeÅŸliÄŸi savunduk, bundan sonra da öyle yapacağız. Dünya siyasetinden kopmadan, milletin/ümmetin/insanlığın ümidi olduÄŸumuzu unutmadan. Mazlumun yanında, zalimin karşısında olduÄŸumuzu da…
 
 
Müellif: YaÅŸar DeÄŸiröemci / Yeniakit

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.