Kubbealtı Sohbetleri kapsamında düzenlenen Sayın Kemal Sayar hocamızın '' İnsanın Anlam Arayışı" adlı söyleşisi.
Ömer Seyfeddin ile Türklük Şuûruna Dâir Hasbihâller
Batılı devlet sadece sömürdüğü toplumları değil, kendi toplumunu da "böl ve yönet" anlayışıyla şekillendirmiştir. İnsanlar bireylere ve kimliklere bölünmüş; mahalle, komşuluk ve
‘Behçet Hoca’ kitabı okuyucuyla buluşan şair Hilmi Yavuz, lisede öğrencisi olduğu şair Behçet Necatigil için “Hoca’nın poetikası bana o poetikayı referans alıp bir soy kütüğü
Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde yürütülen yüzey araştırmaları sırasında Bahçeköy'dekiler kaya mezarının içerisinde Süryanice iki kitabe tespit edildi. Dicle Üniversitesinden Prof. Do
Amerika’ya, ilk defa kimlerin gittikleri, Amerika’nın Müslümanlar tarafından mı, Hıristiyanlar tarafından mı keşfedildiği, o kadar önemli değil. Biz, bu konuda Müslümanların ilk gid
İki düşünürün en belirgin benzerliği ikisinin de cahili toplumlar tezini geliştirmiş olması. Kutup da cahili toplum üzerinde durur, Farabi de. Kutup, bütün kitaplarında cahili topluma di
Son birkaç yazıda İslam'ın yeniden bir toplum ve dünya dini olmasının yollarını düşünüp kendi aklımca yazmaya çalıştım. Bunun muhteşem bir sarayı oluşturan tuğlaların sağlamlı
Siyah bir kalem seç kendine ve bir zebra çiz onunla. Beyazın aslında siyahın arasındaki boşluk olduğunu anla böylece. Anla ki kalıcı olanın mutluluk değil mutsuzluk, umut değil umutsuzlu
Türkiye gibi önemli liderlerini kültleştirme ile günümüz meselelerinden sorumlu günah keçileri haline getirme uçlarının birinden diğerine savrulan bir toplumda II. Abdülhamid'in bu şeki
''Niçin yaşıyoruz ve nasıl yaşıyoruz? Yaşadığımız ile yaşamak istediğimiz aynı şey mi? Düşündüğümüz dünya yaşadığımız dünyanın neresine tekabül ediyor?” gibi sorulara
Kendi iyiliğimiz için, hepimizin ve geleceğimizin iyiliği için, daha iyi, daha yetkin, daha nitelikli içerik üretimi ve inşa’lar için uyarıcı eleştirilere her zaman ihtiyacımız olduğu
İnsanın zaman ve mekânla, diğer bir ifade ile “tarih” ve “toprak”la olan ilişkisi sadece kendi varoluşunu değil, aynı zamanda din telakkisini de açığa çıkartır. Denebilir ki, ins
İslam karşısında duyulan korku, vehim, paranoya, öfke ve nefret tam da 18 ve 19’uncu yüzyılda Avrupa tiyatrolarında kullanılan “fantazmagorya” tekniğinin yarattığı etkiye benziyor.
Dünyanın en eski kentlerinden Kudüs'ün mimari dönüşümü, Osmanlı belgeleriyle gün yüzüne çıkarıldı.