"Hakîkat" dedi 'Usta, yalnızca 'Hakk-ile' bilinir;
Balkan Savaşı'nda Türk esirlere numara verilmiş. 23, 24, 98, 100 gibi. Birkaç Bulgar asker Türk esirler için zar atıyorlarmış. Zarın sonu kaç gelirse o esir öldürülecek
Dedemin gençliğinde İsrail kuruldu. Babamın gençliğinde Kudüs işgal edildi.
80 sene önce Avrupa'nın göbeğinde kıtır kıtır Yahudi kesenler şimdi İsrail'le "dayanışma" örneği sergiliyorlar:)
Coğrafya'yı tarihle birlikte okumak kalkanı kılıçla kullanmaktır. Bunlardan sadece biriyle yola devam ederseniz, uluslararası siyasete bakışınız "güdük" kalır.
Sende bir bilgi var, bende de bir bilgi var. Sen bilgini bana verdin, ben bilgimi sana verdim. Neticede ikimizde İKİŞER bilgi olur.
Hem kapitalist olmaya can atıyoruz, hem de kapitalizme sövüyoruz.
Yüreğini, zihnini sürekli beslemediği, nefsini ise her adımda sorgulamadığı takdirde insan ne çabuk solgunlaşan, güçten düşen bir varlık.
Son iki asırda en çok suistimal edilen kavramlarımızdan biri de “maslahat.”
Mazlumiyetin sonsuz rövanşının kayıtları, arşivleri, kinleri, hesapları...
Muaviye bir köleye: "Eğer bu altın kesesini Ebuzer'e vermeyi başarırsan özgürsün" dedi.
Dünyayı bize büyük gösteren, bizim küçüklüğümüzdür.
'İnsan kalmayı' gaye kılmalı ki, en azından mevcut mevzi korunur ve daha fazla insanın yoldaşlığına kapı aralanır.
Düşmanın en büyük hilesi, "dostluğudur" deniliyor. Hak diyenden haksızlığın, merhamet diyenden merhametsizliğin gelmesi gibi...
Bilinç genellikle acı çekme deneyimiyle gelir...