''Niçin yaşıyoruz ve nasıl yaşıyoruz? Yaşadığımız ile yaşamak istediğimiz aynı şey mi? Düşündüğümüz dünya yaşadığımız dünyanın neresine tekabül ediyor?” gibi sorulara
Yirminci yüzyılda öldürülen insan sayısı, önceki beş bin yılda öldürülen insanların toplamından fazla. Ahlaki körlük çağında hepimiz acı bize ilişmediği sürece onu unutmayı ve
Marketteki kasiyer kız işlemini yaptığı müşteriye anlatıyor: “Her gün de ölülerimiz için gün yapmıyoruz di mi!” (Mevlit okutmuyoruz demek istiyor.) “Çok özeniyorum. Her şeyin
Eski Diyanet İşleri Başkanı ve KURAMER (Kuran Araştırmaları Merkezi) Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu yeni çıkan ‘İslam’ı Doğru Anlıyor muyuz?’ kitabı üzerine Taha Akyol’un s
Geleneksel anlamıyla bakıldığında kerim devlet bugün elbette fazlasıyla vardır. Fakat bu, daha açık ifade etmek gerekirse, yoksullukla mücadele etmeyi, dahası yoksulluğu ortadan kaldırma
Muhammed Hamidullah’ın (1908-2002) “Hz. Peygamber’in Savaşları” isimli kitabından altını çizdiğim bu satırları, Ketebe Yayınları’nın aralık ayı kitapları arasında okura takd
Bugün, emperyalistler, İslam ülkeleri/halkları/toplumları üzerinde, kendi kişisel mülkleri gibi tasarrufta bulunabiliyor. Ayrımcı bir modernleşme, ayrımcı bir evrensellik ideolojisi, halk
İman dinî-ahlâkî tecrübenin medarıdır. Bu yüzden, imanın tabiatı adamakıllı biçimde irdelenmesi gereken bir konudur. İslam kelam geleneğinde iman “tasdik” kavramına bağlanarak tan
İslam toplumunda merkezde “Hak” olması gerekir. Onun için biz “Hakk’a tapan bir milletiz”. Aslolan Allah’ın rızasıdır çünkü. “Hukuk” “Hak”kı koruyan, ona tabi bir düzen
İstanbul’un sadece Fatih ilçesinde bulunan 281 cami ve mescid, kayıtları olmasına karşın, kayıplara karışmış durumda. Bazıları yol çalışmalarına kurban gitmiş bazıları tabii afe
Salim Fikret Kırgı, İletişim Yayınları’ndan çıkan “Osmanlı Vampirleri, Söylenceler, Etkileşimler, Tepkiler” adlı kitabında bilinenin tersine, vampir söylencesinin Osmanlı’dan Ba
Fiziki iklim şartları kadar toplumsal ve siyasal iklim şartları da alarm veriyor, hem küresel hem de bölgesel düzeyde. İnsanoğlu yapıp ettiği aşırılıklarla tabiatı tahrip etmenin, ekin
Sürekli güncellenen bir harita var önümüzde. Kırmızı çepeçevre büyüyor, yeşil küçülüyor. İlk bakışta, şehirleşmenin tabiata verdiği zarar düşünülebilir. Hayır. Kuşatma alt
Şimdi siz bu “varsın”ları “tabii ki öyle canım, ne olacak yani, üç günlük dünya” diye karşılayacaksınız. Fakat mesele söylemlerimizde değil, yaşam pratiklerimizde gizli. Başa
Gerçekten de, modernitenin insana yaptığı en büyük kötülük, insanı tabiattan kopartması ve Tanrı’yı hayatın dışında tutmak istemesidir. İnsan, varlığını sürdürebilmek için n