Sezai Karakoç’un “sizin ekmekten başka derdiniz yok mu?” minvalindeki dizelerini elbette hatırlıyorum. Hatta Aristo’nun “para kazanmak için çalışmayı” ne denli kerih bir şey olar
Düğününüze birkaç gün kala, hiçbir suçu olmadığı halde nişanlınız tutuklansa Aylarca kendisinden haber alamasanız ve nihayet, bir askeri hapishanenin kayıtlarında izine rastlasanı
İstanbul'un yeni sorunu: Hırsızlık korkusuyla kapısına kilit vurulan camiler
Ya da iç dünyasında yaşadığı yetersizlik ve değersizlik duygularını neden sizin üzerinizden gidermeye çalışmaktadır?