Sosyal Medya

Makale

Çürüme...

Herhangi bir kavramın doÄŸru anlaşılması için o kavramın kendi tarihsel sürekliliÄŸi içinde anlam kazanmasını ve ona göre bir anlamın yeniden ihdas edilmesini gerektirir. Kavramlar, birden fazla anlam katmanlarına sahiptirler. Bu temel gerçeÄŸi dikkate alarak kavramı anlama çabasına yönelinmelidir. Çürüme, siyasi, sosyal ve toplumsal zeminde iÅŸlevsel olduÄŸu kadar iktisadi ve psikolojik zeminde de etkisini gösterir. Bu yüzden çürüme, temel bir kavramdır. YaÅŸamın üzerine bina edildiÄŸi zeminin saÄŸlıklı veya hastalıklı oluÅŸunu gösterir.

Çürüme, tezahürlerinin daha rahat bir ÅŸekilde görülebildiÄŸi zeminlerde gözlemleme imkânı bulunur. Ahlaksızlığın ayyuka çıkması gibi, birçok siyasi, toplumsal veya sosyal sorunun görünürlülük kazandığında bir çürüme olduÄŸu dile getirilir.

Burada temel bir soru/n da; neyin çürüme olup olmadığı konusudur. Her kavramda olduÄŸu gibi çürüme kavramına da hangi bakış ile yorumlandığına göre deÄŸiÅŸiklik gözlenebilir. Ama çürüme bütün yok sayma çabalarına raÄŸmen kendisini dayatan cinste bir özellik gösterir. Bu yüzden belirli bir noktadan sonra çürüme gözlerden saklanamaz olur.

Çürüme; mevcut toplumsal dinamikleri oluÅŸturan metafizik ilkelerin toplumsal ve siyasal zeminde karşılığını yitirmeye baÅŸladığında ve bu metafizik ilkelerin oluÅŸturduÄŸu toplumsal kabulün dışında bir anlam arayışının tezahür ettiÄŸi zeminde açığa çıkar. Ä°lke ve anlam deÄŸiÅŸikliÄŸi çürümenin baÅŸlangıç adımını belirtir. Ä°lkeden uzaklaÅŸma ve yeni bir anlama yönelme beraberinde bir uzaklaÅŸmayı, yabancılaÅŸmayı ve kendi deÄŸerlerine yüz çevirmeyi içerdiÄŸi için çürüme yürürlüÄŸe girer. Süreç, çürümenin açık ÅŸekilde görülmesine ve buna yönelik bir çatışmayı da beraberinde taşır. Çürüme, toplumsal bir ÅŸizofreni kadar toplumsal bir çatışmayı da besler.

Çürümenin farklı tezahürleri, çürümenin zemin bulup bulmamasına göre deÄŸiÅŸiklik arz eder. Çürüme, etkisini, baÅŸlangıçta azar, azar gösterir. Çürümenin çoÄŸalmasına göre etkisini de o oranda artırdığı görülür. Bu yüzden çürümenin hangi safhada oluÅŸuna göre bir tedavi yöntemi geliÅŸtirilir. Kadim tarihlerde çürüme engellenemez hale dönüÅŸtüÄŸünde toplumsal helak ile neticelenirdi. Bugün soracağımız temel soru: çürümenin hangi safhada oluÅŸuna dair bir görüÅŸ sahibi olmak ve bu geriye döndürülemez bir çürüme midir, deÄŸil midir? Bu soruya cevap aramak, o toplumun temel güvenlik yapısını, sorumluluÄŸu gereÄŸi üstlenen sınıfların araÅŸtırması, sorumlulukları gereÄŸidir. Ä°ktidar, aydınlar, âlimler, akademi, yazar ve gazeteciler, kültür üreten sanatçılar, ÅŸairler vesaire bu sorumluluÄŸu kendi payları ölçüsünce taşımaktadırlar.

Çürümenin iki temel bileÅŸeni, yabancılaÅŸma ve anlamsızlıktır. Her düÅŸünce veya deÄŸer, belirli tarihsel koÅŸulları geçerek kendi saflığını yapı bozumuna uÄŸrattığı bilinir. Süreçle her deÄŸer aşınmaya tabi olur. YabancılaÅŸma ise, genel kültürel doku ile uyuÅŸmazlığı açığa çıkartır. KiÅŸisel tercihlerle kültürel tercihlerin çatışmaya baÅŸladığı zeminde bir çürümeden söz edilir.

Her çürüme, bir anda çoÄŸalarak gündem oluÅŸturmaz, küçük adımlarla, yeni imalarla, yetersizliklerine yapılan küçük vurgularla, deÄŸerlerden kopuÅŸ ve yeni anlam arayışları tetikleyici bir iÅŸleve sahip olur.

Çürüme iki yönlü geliÅŸir. Ä°çerden bir çürüme ve dışarıdan bir etki ile baÅŸlayan çürüme… Ä°çerden çürümenin kendi tarihsel doÄŸası gereÄŸi toplum kendi dinamikleri içinde saflığını yitirir, irade farklılaÅŸmaları yaÅŸanır. Beklentilerin farklılığı normal görülmeye baÅŸlanır. Arzu ve isteklere ulaÅŸma adına yeni adımların kendi meÅŸru zeminlerini kurmaya göz kırpmalar baÅŸlar. Farklılığı kendi çıkar ve isteklerinin bir aracı olarak iÅŸ gördüÄŸüne inanan bir kesim var olur. Mevcut kültür ve deÄŸerler skalası içinde kendi varlığına anlam katamayan kiÅŸilerin kendi varlıklarına meÅŸru bir zemin oluÅŸturma uÄŸraşısı sonucu meydana gelen aşınma ve ÅŸüphenin süreçle açığa çıkması çürümeyi koyulaÅŸtırmaya zemin kazandırır.

Kültürel çatışma hem içerden hem dışarıdan geliÅŸtirilebilir. Bu belirli bir kaosu tetikler. Bu kaos yeni deÄŸerlerin ve ilkelerin yeni bir kültürü meydana getirmesine dair bir beklentiyi oluÅŸturur. Bu beklenti, iki yönlü bir iÅŸleve sahip olur. Ä°lk yön, içerden bir deÄŸiÅŸimi mümkün kılar. Bu da bir boyutu ile saflaÅŸmaya matuf bir hamleye dönük olur. Ä°kinci yön ise dışarıdan yüklenilen baskıya boyun eÄŸmeyle neticelenerek, deÄŸiÅŸime dair bir baskı aracına dönüÅŸür. Ä°lkinin ikinci yönü ise, dışarıdan oluÅŸturulan deÄŸer ve ilkelerin geleneksel yapıya yönelik oluÅŸturduÄŸu baskı ile yetersizliÄŸinin ilanını saÄŸlamasıdır. Bu noktada eski olan deÄŸer ve ilkeler tamamen gözden çıkartılır ve yeni ilke ve deÄŸerlere kapı aralanarak süreç içinde kabulünü saÄŸlayacak araçların devreye girmesine imkân tanır.

Ä°nsan, hastalandığını, semptomların belirli bir ağırlıkta kendisini göstermeye baÅŸladığı zaman anlayabilir. Hatta kiÅŸi, ilk dönem semptomların hafifliÄŸi yüzünden hastalığını kabul etmekte zorlanır. Semptomlar ağırlık kazanınca, kendisini yoklamaya baÅŸlar, tedavi yolunu arar. Ama o süre zarfında eÄŸer hastalık kronik hale gelmiÅŸse tedavi de o kadar zorlaÅŸmaya baÅŸlayacaktır. Temel nokta ise, hastalığın ilk semptomlardan itibaren teÅŸhis ve tedavi yöntemine baÅŸlanmasıdır. Çürüme, toplumsal bir hastalıktır. Bu hastalığı tedavi etmediÄŸiniz sürece toplumsal hastalık toplumsal çöküÅŸ ile sona erer. Bu yüzden çürümenin ilk belirtileri ile birlikte teÅŸhis ve tedavi süreci baÅŸlamalıdır. Bu konuda entelektüel zeminin gücü ve iÅŸlevselliÄŸi önem kazanır.

Tarihsel bir süreç içinde doÄŸal bir çürümeye dönük atılması gereken arınma ameliyesi önemlidir. Çünkü bu arınma ameliyesi gerçekleÅŸmeyince dışarıdan oluÅŸturulan baskı iÅŸlevsellik kazanır. Kendi içinde saÄŸaltılmayan kültür yerini baÅŸka bir kültüre bırakma zorunda kalacağı tarihsel bir gerçekliktir. Bu yüzden her kültür, ilke, deÄŸer, anlam, süreklileÅŸen bir yenilenme ihtiyacını görmeli ve yenilenmeye azami bir çaba ve gayret göstermelidir. Bu durumu medeniyetlerde, Felsefi yapılarda ve düÅŸünsel birikimlerde de gözlemlenebilir. Her halükarda ya içeriden bir hamle kendinizi onarır ve saf halinize dönüÅŸürsünüz, bugünü yeniden anlamlandıracak meÅŸruiyet zeminini kurarsınız, ya da dışarıdan bir güç size bu yenilenmeyi kendi ilkeleri ve anlam dünyası içinden dayatır ve siz yabancılaÅŸarak iyileÅŸtiÄŸinizi sandığınız süre içinde hastalığınızı çoÄŸaltırsınız. Tıpkı, kiÅŸinin hastalığını yanlış teÅŸhis eden bir doktoru güvenli bularak hastalığını kaçınılmaz ölümle sonuçlandırabileceÄŸi gibi… Kültürlerde benzer bir ölümle karşılaÅŸabilir…

Çürümenin ilk açığa çıktığı durum, kiÅŸiseldir. KiÅŸilerde açığa çıkan çürüme, sonra aile içinde bir çatışmaya dönüÅŸür. Aile içinde vuku bulan çatışma, aile sınırlarını aÅŸarak mahallede vuku bulmaya baÅŸlar. EÄŸer bu semptomlar görülmez ve hastalık devam ederse, o mahalleden semte, oradan da ÅŸehrin tümüne yayılmaya baÅŸlar. Çürüme bu hali ile de çok katmanlı meydana gelir. KiÅŸisel bir çürüme, deÄŸerlere yönelik bir ilgisizliÄŸi ve sonuç itibarı ile güvensizliÄŸi besler. Bu kiÅŸisel olmaktan toplumsallığa doÄŸru adım, adım dönüÅŸür. Ä°lk adımda çözüme dair sonuç alıcı adımlar atılmadığında, kültürel yapıya sıçrar. Mevcut deÄŸerlerle alay etmeler, hakaretlerle devam eder ve ÅŸüpheleri çoÄŸaltılır. Sonra bu durum toplumsal bir zemine kaymaya baÅŸlar. Bir de bakmışsınız, toplumsal kabule mazhar olmuÅŸtur. Ä°ÅŸte çürüme artık geri döndürülemez bir noktaya ulaÅŸmıştır. Çözümü ise ancak, aynı yoldan bu sefer saÄŸlam, ÅŸahitliÄŸi, temsiliyet noktasında saÄŸlamlaÅŸtırmak ve örneklik üzerinden süreci geri döndürmeye çabalamaktır.

Bu yeni durum açısından kültürün klasik dili yetersizliÄŸini izhar eder. Kullandığı örnekleri gereksiz sayar. Vaaz ve nasihat ise anlamsızlığa duçar kalır. O zaman kültürün kendisini yenileme zamanı geldiÄŸi açıklığa kavuÅŸmuÅŸ olur. Buna direnme ise çürümeyi sürdürmeye yarar.

Kadim/var olanın, kendi çözümünü oluÅŸturması açısından ÅŸu ilkeleri dikkate alması gerekmektedir.

1- Eski dili, yenilemek ve yenilenme saÄŸlanamazsa yenisi ile deÄŸiÅŸtirmeye yönelme…

2- Anlamın, anlamsızlığa duçar kılındığı zeminde yeni bir dil üzerinden tekrar anlamı güçlü kılmak ve ameli zeminde tanıklığını saÄŸlamaya yönelme…

3- Yapılan eleÅŸtirileri, kemal-ı ciddiyetle ele alma, eleÅŸtirilerin geçersizliÄŸini anlaşılır bir ÅŸekilde kurulmuÅŸ bir dil ve söylem ile ortaya koyma…

4-  KiÅŸiden baÅŸlayarak toplumsal zemine kadar var olan çürümeye yönelik güçlü bir eleÅŸtiri ve bu eleÅŸtiriye bina edilen bir tepki oluÅŸturmayı ve bunu meÅŸru bir zeminde gerçekleÅŸtirmeyi baÅŸarma…

5-  Sapma noktalarını doÄŸru teÅŸhis ederek tedavisine baÅŸlama… Bir öngörü olarak Her sapmanın farklı semptomlarına farklı çözümler arama…

6-  Çürümenin taşıyıcı unsurlarını tespit ve deÅŸifre ederek onlardan korunmayı saÄŸlayacak kiÅŸisel ve toplumsal bir yapıyı kurma…

7-  Anlamın sürekli tashihini yaparak güçlenmesine yönelik güçlü bir zemin kurma…

8-  KiÅŸisel veya toplumsal yozlaÅŸmaya yönelik tehdit edici bir üslup yerine merhameti kuÅŸanan bir üslup ile müdahale etme…

9-  Bireysel ve sosyal deÄŸiÅŸimin dinamiklerine yönelik güçlü bir idrak oluÅŸturarak bu deÄŸiÅŸimi saÄŸlıklı ve olumlu bir zeminde tutma…

Çürümede önemli olanın, hem içeriden hem dışarıdan birlikte baÅŸladığı zaman kaçınılmaz bir sona taşıyacağı gerçeÄŸini görmektir. Bu temel gerçek üzerinden sürekli yenilenmeyi ve arınmayı; kiÅŸisel, toplumsal ve kültürel olarak gerçekleÅŸtirmeyi zorunlu bir adım olarak görmektir. Umudu diri tutmak, umutsuzluÄŸu asgari seviyede tutma becerisi, koruma refleksinin çürümeye dönüÅŸmeden yenilenmeyi içermesi gibi temel olguları hesaba katanlar çürümeye karşı bir koruma kalkanı inÅŸa edebilirler.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.