Makale
Çocukları Anlama Kılavuzu
Zor bir iÅŸe daha kalkıştığımın farkındayım. Yazılarımı takip edenler bilir, daha önce Genç DüÅŸünce dergisinde Hanımları Anlama Kılavuzu ve Erkekleri Anlama Kılavuzu adı altında iki denemem neÅŸredilmiÅŸti. Adı üstünde bunlar deneme sevgili dostlar, yoksa bu baÅŸlıklarda kitap yazılsa yeridir. Ha, yazılınca mesele çözülmüÅŸ mi olur? Elbette hayır, makine mi ki bu “kılavuzu” olsun. Kaldı ki her insan ayrı bir dünyadır ve ayrıca her zamanın kendi ruhuna uygun farklı bir insan profili olsa gerektir.
Peki, bizim derdimiz ne o zaman, bu çabamız dostlar alışveriÅŸte görsün, laf olsun torba dolsun, muhabbeti midir? Elbette bu da deÄŸil. İnsan olmanın getirdiÄŸi, kadın ya da erkek olmanın getirdiÄŸi, genetik, biyolojik, toplumsal, kültürel vb. birçok devraldığımız davranış modelleri var. Modern tabirle, toplumsal cinsiyet rolleri var. Åžimdi bazı feminist abalar yine “Toplumun dayattığı cinsiyetçi rollere karşıyız, hangi çaÄŸda yaşıyoruz?” ÅŸeklinde yükselebilirler. Lütfen onları paragrafın dışına alalım, yazının sükûnetine halel gelmesin.
Yaptığımız ya da yapmaya niyet ettiÄŸimiz iÅŸ, yukarıda zikrettiÄŸim verileri dikkate alarak tecrübelerimizin ışığında bir anlama, anlamlandırma çabası. Anlama kılavuzu yazıları, bu amaçla yolun başında olan gençlerin önüne bir fener tutma gayretidir. Bu manada bir kılavuz olabilirse, yazılar amacına ulaÅŸmış olacak.
Åžimdi gelelim baÅŸlıkta zikrettiÄŸimiz, yeni anne ve babalar için kaleme aldığımız Çocukları Anlama Kılavuzu’na.
Birinci ve en temel öncülümüz: Her çocuk tertemiz bir fıtrat üzere doÄŸar. Yalan dolan bilmez; günahtan bihaberdir. Onu önce ailesi, sonra içinde yaÅŸadığı toplum etkiler, ÅŸekillendirir. O yüzden ona nasıl davranacağımız, onu nasıl yetiÅŸtireceÄŸimiz hayati önem arz ediyor.
Öncelikle, kabul edelim ki her anne/baba için çocuÄŸu biriciktir ve eÅŸi benzeri yoktur, özeldir ve dahi çok ama çok güzeldir. Bu cümleye bekârlar dudak bükebilirler, normaldir çünkü onlar böyle bir deneyime, tecrübeye sahip deÄŸiller. Zaten bu yazının muhatabı, baÅŸlıktan da anlaşılacağı üzere onlar deÄŸil ebeveynler.
ÇocuÄŸun ilk bir yılını es geçiyorum, zira gazı, uykusu neredeyse üç aÅŸağı beÅŸ yukarı standarttır. Altını temiz, karnı tok, sırtını pek tutun, tamamdır.
Asıl mesele ilk heceler, ilk adımlarla baÅŸlar ve olaylar geliÅŸir…
Misal bizim çocuk, büyümüÅŸ de küçülmüÅŸ amcası, bir yaşına gelmeden yürüdü, iki yaşına gelmeden bülbül gibi ÅŸakıdı, üç yaşına gelmeden okumayı söktü… Böyle uzar gider. DeÄŸiÅŸik versiyonları vardır, eksikler, kusurlar görmezden gelinir, yok sayılır. Küçük baÅŸarılar, davul zurna ile yedi mahalleye ilan edilir, öyledir.
Küfür etse ne güzel sövdü diye gülünür, yalan söylese vay kerata bu yaÅŸta bu zeka diye övülür. İlla bu ÅŸekilde olması gerekmez tabii. Demek istediÄŸim, ailenin meÅŸrebine göre yanlışları karikatürize edilerek sempatik hale getirilir, sevimli bir hale sokulur. En yaygın yapılan hatalardan biridir bu davranış ÅŸekli. Lütfen hatalarına, yanlış davranışlarına gülmeyin, çünkü bu tasdik olarak anlaşılır, olumsuz karakter oluÅŸumuna katkı vermiÅŸ olursunuz.
En sık yapılan hatalardan bir diÄŸeri de içeriÄŸinden haberdar olmadığınız çizgi filmlere çocuÄŸunuzu emanet etmenizdir. Bu davranış size çocuÄŸunuzu meÅŸgul ettiÄŸi için zaman kazandırabilir evet, ama onların nasıl bir mürebbi olduÄŸunun farkında mısınız? Åžiddet, cinsel yönlendirme, küfür, daha bir sürü olumsuz yönlendirmeye maruz kalıyor çocuklarımız. Lütfen sizin izlemediÄŸiniz, onay vermediÄŸiniz bir filme çocuÄŸunuzu emanet etmeyin.
Ebeveyn olarak bir diÄŸer büyük yanlışımız da çocuÄŸunuza asla kötü bir davranışı yakıştırmamamız, tabiri caizse inkâr etmemizdir. Oysa ertelemek, üstünü örtmek bir iÅŸe yaramaz, problemler büyüyerek tekrar eder ve zamanla kronik hale gelir. Diyelim okulda iki çocuk kavga etti, öÄŸretmen sizi okula davet etti, ilk refleksiniz kesinlikle kavgayı karşıdaki ailenin çocuÄŸu baÅŸlatmıştır, sizin oÄŸlan sütten çıkmış ak kaşıktır. Olaylar zinciri devam ettiÄŸinde, oÄŸlunuzun sabıkasını acı bir ÅŸekilde kabul etmek zorunda kaldığınızda kurulan cümle ÅŸu ÅŸekilde evrim geçirmeye baÅŸlar: Bizim çocuk böyle deÄŸildi, ah o arkadaÅŸları yok mu! Zaten atalarımız ne demiÅŸ, üzüm üzüme baka baka kararıyor hocam. Sakın diÄŸer çocukları karartan, sizin üzüm olmasın?
ÇocuÄŸunuzun siyah üzüm olduÄŸunu kabullendiÄŸinizde, bu aynı zamanda çoÄŸunlukla çocuÄŸunuz üzerinde kontrolü kaybettiÄŸinizin de zamanı ve itirafıdır.
Çocuk yetiÅŸtirmek üzerine en sık yapılan yanlışlardan bir diÄŸeri de “ÇocuÄŸunuzla arkadaÅŸ olun!” mottosu üzerinde çocuÄŸunuzla kanka olma çabasıdır. Bu modern safsatalara asla prim vermeyin. Baba babadır, anne de annedir. Babadan, anneden arkadaÅŸ olmaz.
YaÅŸadığımız çaÄŸda, en önemli handikaplardan biri de anne ve baba figürlerinin içlerinin boÅŸalmasıdır diyebilirim. Bir önceki nesilde çocuÄŸuna sevgi göstermeyi zayıflık addeden babaların çocuklarının, kendi çocuklarına kul köle olduklarına ÅŸahitlik ettik. Bugün geldiÄŸimiz noktada ikisinin ortasının doÄŸru olduÄŸunu tecrübe ederek öÄŸrenmiÅŸ bulunuyoruz. Ama ne pahasına?
Aile önemlidir, çocuklarınızı mümkün olduÄŸu kadar büyük aileye yakın tutun. Onları dedelerinin, amcalarının, teyzelerinin ve diÄŸer aile fertlerinin sevgisinden, tecrübelerinden mahrum etmeyin. Çekirdek aile, çocuÄŸu kuÅŸatmaya yetmez. ÇoÄŸunlukla çocuÄŸu ya aşırı korumaya çalışır ya da aşırı sevgi odağı haline getirir.
Ve son olarak, çocuÄŸunuzu kendi hayallerinize, kendi olmayı isteyip de olamadığınız rollere zorlamayın. Elbette onun yeteneklerini göz önünde bulundurarak, seçimlerinde ona yardımcı olun. Ama bırakın helal daire içinde, kendi seçimini kendi yapsın. Neticede inÅŸallah daha baÅŸarılı ve daha önemlisi, mutlu olduklarını göreceksiniz.
Mehmet Bulayır
Not: Bu makale, “Muhal ile Mümkün arasında” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.
Henüz yorum yapılmamış.