Sosyal Medya

Makale

Sanal Alemle Dönüşen Fıtrat

Ortaya çıkan her yeni imkân bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Haberin, anlık mesafede dünyanın en uzak diyarına ulaÅŸması baÅŸarı olarak kabul edilebilir. Lakin bu teknik baÅŸarıyı önemli bir soruyla muhatap kılmalıyız: “İnsandan insana büyük bir hızla ne taşınıyor?” Üzerinde durup düÅŸünmemiz gereken konu, sürekli ‘ileti’ alan günümüz insanının psikolojisi ve benliÄŸi olumlu yönde mi uyarılıyor? Medyaya yeni bir boyut olarak eklemlenen sosyal medyayı da konuya dâhil ettiÄŸimizde, rahatsız edici fonksiyonun olumluya galebe çaldığını söylenebilir.

İnternet, kalın duvarlar arkasından insanlara maskeler dağıtıyor sanki. Suçun ispat edilemeyeceÄŸine dair verdiÄŸi teminat, herkese her ÅŸeyi söyleme sorumsuzluÄŸuna dönüyor. Bu yolla oluÅŸturulan yalan, abartı ve iftiranın aynı kapasite ile durdurulması, ortamın temizlenmesi imkân dâhilinde deÄŸil.

Meselenin bir baÅŸka boyutu; bu gayri ahlaki tutumu benimseyen insanların, yaratılıştan taşıdıkları öz saygıyı yitirmeleridir. Kendisine olan saygıyı yitiren kiÅŸi, bir baÅŸkasını düÅŸünme duyarlılığını da yitirir. Sıkça rastlamaya baÅŸladığımız gece yarısı kuÅŸağının sanal iÅŸçileri, kimi insanları aÅŸağılayarak rahatlıyor ve iÅŸin acı tarafı görevlerini yapma hazzını yaşıyorlar. Gittikçe çoÄŸalan ve nefret suçları olarak adlandırılan ön yargılarla iÅŸlenmiÅŸ suçlar, insan haklarının konusu haline geldi. Durumun vahametini fark eden çeÅŸitli sivil toplum kuruluÅŸları nefret suçları için yasal düzenleme taleplerinin yanında, bilinçli bir tavır için bilgilendirme yapıyorlar. İmzaya açılan bildiride nefret suçları ÅŸöyle tanımlanıyor:

“Belirli ve ortak karakteristik özellikleri bulunan birey ve gruplara veya onların mallarına yönelik ön yargılarla iÅŸlenmiÅŸ suçlara nefret suçları denir. Nefret suçları dünya çapında baÅŸta etnik, ulusal ve dini kimlik, cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliÄŸi temelli olmak üzere; saÄŸlık durumu, zihinsel ya da fiziksel engellilik, toplumsal statü, siyasi ve felsefi görüÅŸ, eÄŸitim durumu gibi özelliklere yönelik olarak da iÅŸlenmektedir. Bu suçlar taciz veya hakaretten, mülk ve eÅŸyalara zarar vermeye, okul veya iÅŸ yerinde zorbalıktan kundaklama ve cinayete kadar varabilmektedir.

Nefret suçları aslen ‘mesaj’ suçlardır. Suçun yöneldiÄŸi bireyin ötesinde mensup olduÄŸu gruba toplumda istenmediÄŸi mesajı verilir. Bu suçların sonucunda mesajın yöneldiÄŸi grup üyeleri kendilerini dışlanmış ve tehdit altında hisseder, korkuya kapılır, psikolojik travmaya hatta intihara kadar varan sonuçlar yaÅŸayabilir.”

Nefretin karşı nefreti beslediÄŸi bilinen bir gerçek. Sanal alemin güvensiz yapısı dikkate alındığında, anlayışını vahiy ile inÅŸa eden müminlerin bu yola tevessül etmeyeceklerini düÅŸünüyorum. İslam’ın ortaya koyduÄŸu çok açık hükümler ortadayken, böylesine bir metodun kullanılması doÄŸru olmasa gerek. Ancak bir saldırı karşısında ölçüyü koruyarak, savunma yapmak istisnadır.

İslam insanı önemser: Herhangi bir insanı dışarıda bırakmaz, her birini önemli kabul etmenizin sebebi, Rabb’imizin insana ruhundan üfleyerek onu/bizi ÅŸereflendirmesindedir. Kimi bu deÄŸeri korumaktan imtina eder, zulme yönelir. Bu durumda dahi ıslah çalışmasından geri durulmaması vazifeler arasındadır. Ne zaman zulmünü dayatır, deÄŸerlere yönelik düÅŸmanlığı meslek haline getirir, yine ıslah olasılığından ümit kesmeksizin, onunla mücadele edilir. Metottan da anlaşılacağı üzere zulmünü dayatmayanlara muhaliflik beyan üzerinedir.

Bir baÅŸka ifadeyle muhalefet, insanın yok edilmesi üzerine kurulu deÄŸil; kötü eylemin düzeltilmesi üzerinedir. “Güzel sözle, hikmetle çaÄŸrı...” (Nahl 16/125) buyruÄŸu hassas bir dengeyi, azami bir dikkati önümüze koyar. “...Bir topluma olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın...” (Maide 5/8) ikazı genellemelerden kaçınmakla baÅŸlayan bir baÅŸka önemli uyarıdır.

Åžüphesiz bu durum yapay bir humanizmayı, edilgen bir tutumu içermiyor. Muhalefet hakkını kullanırken iyiyi güzeli anlatma; ortaya koyma çabasını “karalama” derecesine düÅŸürmemeyi gösteriyor. Müminler kimseye kendi menfaatleri için çaÄŸrı yapmaz.

Her insanın ilahi mesajla müÅŸerref olması ve kurtuluÅŸa ermesi duygusuyla hareket eder. Asıl yönüyle dünyevi iÅŸleri, iliÅŸkileri aÅŸan büyük bir amaç söz konusudur.

ÇaÄŸrı ebedi kurtuluÅŸadır...

Ahmet Mercan

Not: Bu makale, “İnsanı Geri Çağırmak” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.