Sosyal Medya

Güncel

Gökhan Özcan / Yitik güzellikler

Gökhan Özcan / Yeni Şafak



Birbirimize nasıl bakıyoruz? Birbirimizde ne görüyoruz? Åžu belli ki, insan baktığı gibi görür? Ä°çinde ne varsa baktığı her ÅŸeyde onu görür? Åžimdilerde birbirimize bakışımızda pek fazla sevgi yok, muhabbet, ÅŸefkat, merhamet yok. Baktığımızda güzelliÄŸi aramıyor pek bakışlarımız. Kusuru, yanlışı, çirkinliÄŸi, ayıbı arar olduk daha çok. Ä°çimizden, ‘insan’ı kollayan, onu savunan, onu gözeten ve esirgeyen o insanca meleke eksildi sanki. KatılaÅŸtık, hoyratlaÅŸtık, acımasızlaÅŸtık, kabalaÅŸtık birbirimize karşı. Yani ‘insan’a karşı... YakınlaÅŸmıyoruz, kucaklaÅŸmıyoruz, birbirimizi kendimizdeki ‘insan’a çekmiyor, çağırmıyoruz sanki artık. Ä°tiyor, kakıyor, uzaklaÅŸtırıyoruz herkesi kendimizden. Agresif, saldırgan, yargılayıcı, tahkir edici, aÅŸağılayıcı insanlar olduk, oluyoruz hızla. Ä°nsanların zayıflıkları, kırılganlıkları, kabahatleri ve bunlardan piÅŸmanlıkları, cesaretsizlikleri ve ürkeklikleri ile gelip sığınabilecekleri kapılar olmaktan çıktık, çıkıyoruz. Birbirimizi sevemez olduk, çünkü birbirimizi göremez olduk. Sevgiyle bakamıyoruz etrafımıza ve sevgiyle bakılmıyor bize. Çünkü hayatı yumuÅŸatacak sevgiyi, inceliÄŸi, yumuÅŸaklığı biriktiremiyor artık, katılıklardan ördüÄŸümüz hayatlarımız. Gönüllerimiz kilitli adeta, ya bizi aslımızda tutacak bir ÅŸeyler fısıldamaz oldu artık kulaklarımıza ya biz kulak asmadığımız için gürültünün içinde silinip gidiyor bütün gönül sözleri. Neyin kötü olduÄŸunu, neyin çirkin, neyin yanlış, neyin karanlık olduÄŸunu konuÅŸup durmaktan, iyiliÄŸi, güzelliÄŸi, doÄŸruluÄŸu, aydınlığı bir köÅŸede unuttuk. Ä°ncelikleri dile getirmekten, hayale getirmekten, hayata getirmekten aciz duruma düÅŸtük. Bütün vakitlerimizi, bütün enerjimizi, bütün gayretimizi, bütün meraklarımızı kötülükleri didiklemeye vakfettik adeta. Bunu yaparken, iyiliklerin ve güzelliklerin sulamayı unuttuÄŸumuz çiçekler gibi kuruyup gittiklerini göremez olduk. Kaskatıyız ÅŸimdi neredeyse; kendimize karşı, birbirimize karşı, ‘insan’a karşı, hayata karşı... Kaskatıyız ve bu bizi insan kıvamında, tadında, derinliÄŸinde yaÅŸamaktan alıkoyuyor.

“Yalnız insanlar kendilerini, birbirlerini aldatmaktan, hırpalamaktan bir türlü vazgeçmiyordu. Onlar için ne bahar sabahı ne de bütün varlıkların iyiliÄŸi için yaratılmış olan Tanrı’nın dünyasının güzelliÄŸi, barış, kardeÅŸlik, sevgi duyguları uyandıran güzelliÄŸi kutsal ve önemliydi. Onlar yalnızca birbirlerine egemen olabilmek için uydurdukları ÅŸeyleri kutsal ve önemli sayıyordu» diyor ‹DiriliÅŸ› kitabında Lev Tolstoy.

Kollarımızı açarak koÅŸmamız gereken ÅŸeylere taÅŸla sopayla gidiyoruz. Ä°yileÅŸtirmek için harcamamız gereken enerjiyi yaralamak için kullanıyoruz. Arındırmayı denemek yerine karalamayı tercih ediyoruz. DüÅŸene bir de biz vurmayı yiÄŸitlikten sayıyoruz. BaÅŸkalarının hatalarından, günahlarından, zayıflıklarından besleniyoruz. GüzelleÅŸemediÄŸimiz için her gün biraz daha çirkinleÅŸiyor, kabalaşıyor, katılaşıyoruz. Ve idraksizleÅŸiyoruz. Evet, idraksizleÅŸiyoruz; çünkü idrak insan güzelleÅŸtikçe berraklaÅŸan bir ÅŸey! Ä°nsan hakikatle kendini arındırdıkça idrak sahibi olabiliyor, saflaÅŸabiliyor, güzelleÅŸebiliyor. Bu sebeple ki güzelleÅŸemiyor olmayı kafasına takmalı her bir insan; çünkü bu aynı zamanda idraksizleÅŸmeye iÅŸaret ediyor.

“Bir ÅŸeyde eskimez bir güzellik varsa” dedi meczup, “bil ki rahmetle yıkanmıştır!”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.