Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Yarım asıra dayanan muamma: Batı Sahra

Afrika kıtasının sömürge sonrası döneminden itibaren herhangi bir çözüme kavuşmamış tek toprak parçası olan Batı Sahra'da çatışmalar, bugün tekrardan neden yükselmiştir? 45 yıldır uluslararası toplumun birçok girişimi olmasına rağmen neden Batı Sahra sorununa çözüm bulunamamaktadır?



21 Ekim tarihinde ayrılıkçı örgüt Polisario Cephesi mensubu altmış kiÅŸi, Fas ile Moritanya sınırında bulunan ve hiç bir devletin egemen olmadığı tampon bölgede çitler, lastikler aracılığıyla barikatlar kurarak iki ülke arasındaki tek baÄŸlantı yolunu kapatmaya çalıştı. Bu eylemin duyulmasının ardından BirleÅŸmiÅŸ Milletler misyonu olarak bölgede bulunan MÄ°NURSO (BirleÅŸmiÅŸ Milletler Batı Sahra Referandum Organizasyon Misyonu) yetkilileri, Polisario Cephesi eylemcilerine, Fas ile Moritanya arasındaki karayolunu kesme giriÅŸimini hemen durdurmalarını talep etti. Bu karayolunun, iki ülke arasındaki insani ve ticari ürünlerin geçiÅŸinde çok büyük bir önem arz etmesi MÄ°NURSO dışında Avrupa BirliÄŸi’nin de direkt olaya müdahil olarak, Polisario Cephesi eylemlerini sonlandırması gerektiÄŸini belirtmesine neden oldu. Ancak, Polisario Cephesi bu çaÄŸrılara olumlu yanıt vermeyerek, yol kapatma eylemini sürdürmeye devam edince 13 Kasım tarihinde Fas ordusu, yolun açılması ve Moritanya’ya gerekli ürünleri taşıyan araçların güvenliÄŸinin tekrar saÄŸlanması amacıyla Polisario Cephesine müdahalede bulundu. Bu müdahalenin ardından Fas Hükümeti ÅŸu dikkat çekici açıklamayı yaptı “Moritanya için büyük önem arz eden karayolunun açılması için yapılan operasyonun hiçbir kayıp verilmeden baÅŸarıyla sonuçlanmış, yol güvenliÄŸi tekrar saÄŸlanmıştır.”

Afrika kıtasının sömürge sonrası döneminden itibaren herhangi bir çözüme kavuÅŸmamış tek toprak parçası olan Batı Sahra’da çatışmalar, bugün tekrardan neden yükselmiÅŸtir? 45 yıldır uluslararası toplumun birçok giriÅŸimi olmasına raÄŸmen neden Batı Sahra sorununa çözüm bulunamamaktadır? Hangi ülkelerin Batı Sahra bölgesi üzerinde önemli bir rolü bulunmaktadır? Bu soruların cevabı Batı Sahra bölgesinin tarihsel arka planında gizli.

Tarihsel arka plan

1) Sömürge sonrası dönem ve bölgenin ÅŸekillenmesi

Fas Krallığı’nın 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından, ülkenin toprak bütünlüÄŸünün saÄŸlanması ve milli birliÄŸinin tekrardan tesis edilmesi için, Allal El Fessi ve etrafındaki milliyetçilerin sürekli olarak belirttiÄŸi Grand Maroc ( Büyük Fas ) hedefi ülke içinde tartışılmaya baÅŸladı. Bu hedefe göre, günümüzde Cezayir sınırları içinde kalan Tindouf ve Bechar, Moritanya’nın tamamı, Senegal’de Saint Louise’e kadar olan bölgeler Fas’ın kendi toprakları olarak kabul ediliyordu. Bu hedefin gerçekleÅŸme ihtimali çok az olsa da, Fas’ın bağımsızlığının ilanından sonra sömürge öncesi topraklarının tamamını kazanması için büyük mücadele göstermiÅŸtir. Fas’ın Sahra bölgesinde bulunan güney topraklarını kazanması için kurduÄŸu özel birlik Güney Fas’ı ÖzgürleÅŸtirme ordusu ilk zaferini Ä°fni savaşı ile kazanmış Ä°spanyollardan Ä°fni’yi geri almıştır. Fas’ın, Ä°spanya’dan topraklarını bir bir geri alması sonrası, Ä°spanya, Sahra bölgesinde bir takım deÄŸiÅŸikliklere gitmek zorunda kaldı. Ä°lk olarak, El Ayun ÅŸehrini Sahra’nın baÅŸkenti olarak belirledi. Daha sonra, 1963 yılında bölgede yerel seçim yapma kararı alarak, bölgenin özerk bir statü kazanmasının önünü açtı.

Aynı yıl içerisinde, Fas ile Cezayir’in sömürge döneminden kalma sınırlar üzerinden anlaÅŸamaması üzerine, 1963 yılında “Kum Savaşı” isimli savaÅŸa baÅŸladı. Fas’ın Cezayir sınırları içinde kalan bazı bölgeleri kendi toprağı olarak görmesi, Cezayir’in de Sahra bölgesinde Fas’ın hakim olduÄŸu bazı bölgelerde karışıklığa neden olması iki ülke arasında gerginliÄŸi artırdı. Ayrıca, 1947 yılında Ä°spanya’nın Batı Sahra’nın Bukra ÅŸehrinde keÅŸfetmiÅŸ olduÄŸu zengin fosfat yatakları, Cezayir’in okyanus kıyısına ulaÅŸma hedefleri gibi sebepler Cezayir’in bu bölgede hak iddia etmesine neden oldu. Batı Sahra sorununun 45 yıldır çözülmemiÅŸ olduÄŸunu belirten analizler yanında, aslında 1963 yılından itibaren yani Fas ile Cezayir arasındaki sınır anlaÅŸmazlığının savaÅŸa dönüÅŸmesinden itibaren baÅŸlatılmasının, Batı Sahra probleminin daha iyi anlaşılmasında yardımcı olacağını düÅŸünüyorum.

YeÅŸil YürüyüÅŸ

Ä°spanya’nın, Batı Sahra’dan çekilmeden önce yerel seçim yapma kararı alması bölgedeki siyasi hareketliliÄŸi artırdı. Batı Sahra mücadelesi için bağımsızlık yanlısı birçok siyasi oluÅŸum bu tarihe kadar kurulsa da, bölge için en etkili hareket olan Polisario Cephesi 1973 yılında, Rabat’ta hukuk okuyan bir öÄŸrenci olan Mustafa Seyit tarafından kuruldu. Bu siyasi hareket karşısında Fas Krallığı, bölgede krala biat etmiÅŸ ÅŸeyhler aracılığıyla kendisine yakın bir hareket kurmakta gecikmedi.

Ä°spanya’nın, bölgenin kendi kaderini tayin etmesi amacıyla 1974 yılında bir referandum organize edeceÄŸini duyurması sonrası, Fas Kralı II. Hasan bu referanduma direkt olarak karşı çıkarak Uluslararası Adalet Divanından hakemlik talep etti. DiÄŸer yandan, BirleÅŸmiÅŸ Milletler bölgedeki çalışmalarını tamamladı ve bir rapor yayımladı. Raporun sonucuna göre; Batı Sahra’da yaÅŸayan insanların bağımsız olmaları gerektiÄŸi, bölge devletleri ile arasında herhangi bir entegrasyonun olmayacağını duyurdu. Bu rapor, Fas Krallığının hızlı bir ÅŸekilde politika deÄŸiÅŸikliÄŸine gitmesine neden oldu. Böylece, Fas’ın en önemli milli olaylarından biri olan “YeÅŸil YürüyüÅŸ”, bu atmosfer içerisinde gerçekleÅŸti. Kral II. Hasan, üç yüz elli bin Faslı vatandaşının ellerine Kur’an ve Fas bayrakları alarak Batı Sahra bölgesine doÄŸru pasif bir yürüyüÅŸe geçmesini istedi. Fas’ın beklenmedik bu adımı sonrası Ä°spanya bölgeyi terk etme kararı aldı. 1975 yılında Madrid anlaÅŸmasıyla birlikte Ä°spanya, Batı Sahra bölgesini Moritanya ve Fas arasında paylaÅŸtırdı. Ancak Fas Krallığının her ne kadar ara ara bu anlaÅŸmaya atıf yapmasına raÄŸmen, bu anlaÅŸmanın hiçbir zaman uluslararası toplum tarafından tanınmadığını belirtmek faydalı olacaktır. Ä°spanya’nın 26 Åžubat 1976’da bölgeden Moritanya ve Fas lehine çekildiÄŸini belirtmesi sonrası, Polisario Cephesi, Demokratik Arap Sahra Cumhuriyeti devletinin kurulduÄŸu ilan etti. Ancak bir hususun altını çizmek elzemdir ki; BirleÅŸmiÅŸ Milletler bu cumhuriyeti hiçbir zaman tanımadı. BirleÅŸmiÅŸ Milletler yalnız Polisario Cephesinin, Sahravilerin resmi bir temsilcisi olduÄŸunu kabul etti.

Moritanya’nın 1979 yılında Polisario Cephesi ile anlaÅŸarak bölgeden çekilmesi, Batı Sahra’da sadece Fas ve Cezayir-Libya- Rusya destekli Polisario Cephesi kalmasına neden oldu. Fransa’nın 1977 ve 1978 yıllarında Lamantin operasyonu kapsamında Moritanya’da bulunan Polisario mevzilerine saldırması bu savaÅŸta Fas’ın tarafında yer alacağının bir göstergesi oldu. Uzun süren gerilla savaÅŸlarında bir sonuca ulaşılmaması ve kayıpların çoÄŸalması sonrası Kral II. Hasan, 1980 yılında Fas’ın hakim olduÄŸu bölgelerle, Polisario’nun bölgesini ayıracak bir duvar inÅŸa etmeye karar verdi. Ä°nÅŸası 7 yıl süren, 90 bin insanın gözetimi altında olan bu duvar, etrafı tuzaklar ve mayınlarla donatılarak daha güvenli hale getirildi. Ä°nÅŸa edilen bu duvar, Fas Krallığı’nın istediÄŸi amaca uygun olarak çatışmaların azalmasına neden oldu. 1990’lı yılların başından itibaren ise, uluslararası örgütler, bölgede kalıcı bir barışın ve ateÅŸkesin saÄŸlanması amacıyla çalışmalarını artırdı. 19 Nisan 1991 yılında BirleÅŸmiÅŸ Milletler’de yapılan bir toplantı sonrası bölgede bir referandum yapılması amacıyla, BM MÄ°NURSO’yu kurdu.

2) Tarafların Sahra üzerindeki talepleri

1991 yılında BirleÅŸmiÅŸ Milletlerin referandumun önündeki en büyük engellerden biri, planlanan seçime kimlerin katılım gösterebileceÄŸi meselesidir. Fas Krallığının bu referanduma en büyük itirazı, seçim listelerinin nasıl belirleneceÄŸi ve kimlerin neye göre oy kullanacağı problemidir. Polisario’nun itirazı ise, 1975 yılında yapılan yeÅŸil yürüyüÅŸten sonra Batı Sahra’ya, Fas’ın iç kesimlerinden çok fazla insanın göç ettirildiÄŸi ve bölgede Fas Krallığının nüfusu kendi lehine artırdığını iddiasıdır. 1991 yılında bir yıl içinde yapılması planlanan referandumun önündeki bu engeller bugün hala daha kalkmış deÄŸildir.

Kontrollü özerklik

Fas Krallığı’nın hali hazırda yüzde 80’ini kontrol altında tuttuÄŸu Batı Sahra hakkında talebi, kendi kontrolü altında olan bir özerklik. Özellikle de VI. Muhammed’in kral olmasının ardından, Fas Krallığı daha önce uyguladığı baskıcı - sert politikasını deÄŸiÅŸtirdi. Yeni politikanın sonuçlarını da görmeye baÅŸladı. Fas Krallığının 2007’de bölgeye ekonomik ve sosyal olarak büyük yatırımlar yapmaya baÅŸlaması, bölgede büyük bir canlılığa sebep oldu. Bu politikalar, Batı Sahra’nın iki önemli ÅŸehri El Ayun ve Dahla’yı bölgenin cazibe merkezleri olmasını saÄŸladı.

Polisario’nun talebi ise; karar verilen referandumun yapılması ve bölgenin kendi kaderini tayin edeceÄŸi özgür bir seçim. Siyasi ve ekonomik olarak en büyük desteÄŸi Cezayir’den alan Polisario, 1991’de BirleÅŸmiÅŸ Milletler’de yapılan toplantı dönemindeki uluslararası gücü kaybetmiÅŸ durumda. Polisario 2000’li yılların başından itibaren tüm stratejisini, bölge zenginliklerinin Fas tarafından alınmasını engellemeye çalışarak yapmıştır. Bu amaçla 2016 yılında Avrupa BirliÄŸi Adalet Divanı’na yapmış olduÄŸu Fas’ın balık ticareti itirazı haklı bulunmuÅŸ, Adalet Divanı, AB ile Fas arasındaki balıkçılık ticaret anlaÅŸmasının geçerli olmadığına karar vermiÅŸtir. Aynı zamanda Fas’ın fosfat ticareti yaptığı ülkelerde hukuk yollarına baÅŸvurarak, Fas’ın fosfat ticaretine engel olmaya çalışmış ve 2017 yılında Güney Afrika’da açtığı davayı kazanarak Fas fosfatı yüklü olan gemiye el koydurtmuÅŸtur. Fas’ın, dünyanın yüzde 75 oranında fosfat ihtiyacını karşıladığını düÅŸünecek olursak, bölgeden çıkarılan fosfatın Fas ekonomisi için ne kadar önemli olduÄŸunu anlamış oluruz.

Fas Krallığı, Fransa ve Ä°spanya ile olan ikili iliÅŸkilerini iyi kullanarak, adalet divanı kararına raÄŸmen 2019 yılında AB ile yeni bir ticari anlaÅŸma yapmayı baÅŸardı. Ayrıca, bu iki ülke için Afrika’daki en iyi stratejik- ekonomik ve savunma ortağı olmasının avantajını kullanarak kıtada bulunan diÄŸer ülkeler ile olan iliÅŸkilerini devamlı olarak ileri taşıdı.

3) Batı Sahra’nın önümüzdeki yıllarda geleceÄŸi

Batı Sahra problemi, 1991 ateÅŸkesi sonrası birçok kez kalıcı çözüm denemesine raÄŸmen, günümüze kadar “YeÅŸil YürüyüÅŸ” yıl dönümü olan her yılın kasım ayında devamlı olarak tartışılmasının önüne geçilemedi. Özellikle 2000’li yılların başında James Baker’ın temsilci olarak atanması sorunun çözüleceÄŸi umutlarını artırdı. Ancak, hem Fas Krallığı hem de Polisario hiçbir zaman taleplerinden geri adım atmadı.

Saldırının amacı neydi?

Birçok defa, Fas Krallığı ve Polisario karşılıklı olarak ateÅŸkesi taciz etme giriÅŸiminde bulunmasına raÄŸmen, uluslararası kamuoyu olayların büyümeden kapanmasını saÄŸladı. Peki, Polisario hangi amaçla bugün böyle bir saldırı planlamış ve Batı Sahra sorununu tekrardan alevlendirmiÅŸtir?

Uzmanlara göre, Polisario’nun bu saldırılarının altında yatan iki önemli sebep var. Ä°lk olarak, Fas Krallığının uzun bir süredir ikili iliÅŸkileri iyi olduÄŸu ülkelere Batı Sahra’da diplomatik elçilikler açtırması, Sahra’yı “faslılaÅŸtırılması” ya da Batı Sahra’nın Fas’a ait olduÄŸunu tescil ettirmesidir. Özellikle de BirleÅŸik Arap Emirlikleri gibi önemli bir körfez ülkesinin El Ayun’da diplomatik temsilciliÄŸinin açılması, Polisario’nun statükonun bozulması gerektiÄŸini düÅŸündürdü. Åžu ana kadar toplam 16 ülke Batı Sahra’da Fas’ın talebi üzerine konsolosluklar açtı. Bu durumun yanı sıra, son MÄ°NURSO görüÅŸmesinde BirleÅŸmiÅŸ Milletlerin ve Fransa’nın Fas’ın ateÅŸkes anlaÅŸmasına göstermiÅŸ olduÄŸu üstün saygıyı dillendirmesi Fas Krallığının uluslararası arenada elinin güçlenmesini saÄŸladı. Ä°kinci olarak ise, Cezayir CumhurbaÅŸkanı Abdülmecid Tebbun’un hastalığı sebebiyle Almanya’ya gitmesi akabinde, Polisario’nun Cezayir’de bulunan siyasi boÅŸluktan faydalanmak istemiÅŸ de olabilir. Böylece Polisario, bölgede tansiyonu artırarak, tüm dünyanın özellikle de destekçilerinin dikkatini tekrar bölgeye çekmeye çalıştı. Sorunun 45 yıldır hukuki yöntemler ya da savaÅŸla çözülemediÄŸini göz önünde bulundurursak, bu sorunun çözümünde siyasi irade ya da idareler çok fazla önem taşıyor. Son dönemde politik ve diplomatik olarak Fas’a karşı çok fazla güç kaybeden Polisario’nun, en yakın müttefiÄŸi Cezayir’in tekrardan Batı Sahra’ya dikkatini çekmeyi saÄŸlamaya çalıştığı ortada. Çünkü Polisario iyi biliyor ki Cezayir, Fas’ın Batı Sahra sorununu çözerek bölgenin en güçlü ülkesi haline dönüÅŸmesini asla istemeyecektir.

SavaÅŸ mümkün mü?

Her ne kadar Polisario ateÅŸkesi bozduÄŸunu ilan etmiÅŸ olsa da, çatışmaların büyük bir bölge savaşına dönüÅŸeceÄŸini düÅŸünmüyorum. Aynı zamanda Polisario’nun bağımsız bir Batı Sahra için talep ettiÄŸi referandumun bu noktadan sonra gerçekleÅŸmesinin imkansız olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Çünkü, VI. Muhammed, emin adımlarla ve yavaÅŸ yavaÅŸ elde ettiÄŸi diplomatik ve ekonomik baÅŸarıları sonrası Fas’ın bölgedeki egemenliÄŸini tekrardan tartışmaya açmak istemeyecektir. Bu sebeple Fas Krallığı’nın, Avrupa BirliÄŸi ve BirleÅŸmiÅŸ Milletler nezdinde kendi tezini güçlendirmesinin ardından, Amerika BirleÅŸik Devletleri ile son dönemde yaptığı askeri anlaÅŸmalar ve ortak operasyonlar sonrası gerçekleÅŸen yakınlaÅŸma, Fas’ın kendi istediÄŸi çözüme adım adım yaklaÅŸtığını gösteriyor.

 

Müellif: Burak YetimoÄŸlu / Kaynak: Açık GörüÅŸ

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.