Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Mehmet Akif Ersoy'un Sultan Abdülhamid karşıtlığı

TRT'de yayımlanan "Payitaht Abdülhamid" adlı dizide Sultan Abdülhamid'i devirme planları yapan masonlardan birinin "Yıldız'daki Baykuş" ifadelerini kullanması, "Akif'e mason mu denilmek istendi?" sorularını akıllara getirdi



Ä°stiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un Ä°slamcı bir dünya görüÅŸüne sahip olmasına raÄŸmen ümmetçiliÄŸi resmi bir ideoloji olarak benimseyen Sultan Ä°kinci Abdülhamid'e karşı sert muhalefeti büyük bir tartışma konusudur.

Oysa Ä°slamcılık çizgisinde olmasına raÄŸmen Sultan Abdülhamid'e muhalefet eden tek kiÅŸi Akif deÄŸildi.

Said Nursi, Said Halim PaÅŸa ve Ä°skilipli Atıf Hoca baÅŸta olmak üzere birçok Ä°slamcı ismin Sultan Abdülhamid'in istibdat ve hafiyecilik düzenine karşı olduÄŸu biliniyor.

Ä°smail Kara, Ä°slamcı dinamiÄŸin Abdülhamid karşısında konumlanmasını anlamak için bugünün politik yargıları üzerinde yapılacak bir deÄŸerlendirmenin saÄŸlıklı olmayacağını belirterek ÅŸu tespitleri yapar:

Cumhuriyet döneminde, özellikle tek partili yılların sonlarından itibaren muhafazakâr mütedeyyin kesimin tarih anlayışı büyük ölçüde Cumhuriyet ideolojisinin tarih anlayışının karşısında kurulup geliÅŸtiÄŸi için ve bunun uzantısı olarak bir tür Osmanlı sevdası veya hayranlığı üzerinden ifade edilmesi sebebiyle; diyelim ki Ä°slamcı olarak bildiÄŸimiz ilmiye yahut tarikat mensubu zevatın nasıl olup da Sultan Abdülhamid karşıtı olduÄŸu meselesi zor anlaşılır bir mesele olarak kalmaktadır. Ama vakıa budur. Mehmet Akif, Bediüzzaman Said Nursi, Mustafa Sabri Efendi, Said Halim PaÅŸa, Manastırlı Ä°smail Hakkı, Ä°skilipli Atıf Efendi gibi aklımıza gelecek onlarca isim böyledir.

(Ä°smail Kara - Üç Devir, Üç Elmalılı Hamdi)

Said Nursi, Sultan Abdülhamid'e sözünü esirgemeyen muhaliflerin başında geliyordu.

Nursi, Abdülhamid'in oluÅŸturduÄŸu korku ve baskı havasını kırarak Yıldız Sarayı'nı halka açmasını ÅŸu sözlerle tavsiye edecekti:

Ömrünün zekâtını Ömer bin Abdülaziz gibi sarf et. Ta ki, bi'atın manası gerçekleÅŸsin. MeÅŸrutiyeti kansız kabul ettiÄŸin gibi, Yıldız'ı da mahbûb-ı kulûb eyle. Zebaniler gibi hafiyeler yerine rahmet melekleri olan âlimlerle doludur; Yıldız'ı Dârül-Fünûn gibi yap.

Nursi, özellikle Cumhuriyet döneminde büyük baskılara maruz kalmıştı. Bu sebeple Sultan Abdülhamid dönemindeki muhalefetinin ÅŸahsi deÄŸil, ilkesel olduÄŸunu açıklayarak kendisine karşı yürütülen kampanyayı istibdat olarak ele almıştı.

Nursi, Akif'in bir beytine atıfta bulunarak Akif'in sert muhalefetini Cumhuriyet rejimi ile karşılaştırmış ve Sultan Hamid'in mazlumiyetine işaret etmişti:

Åžu hürriyet perdesi altında müthiÅŸ bir istibdâdı taşıyan ÅŸu asrın gaddar yüzüne çarpılmaya layık iken, o tokada müstehak olmayan, gayet mühim bir zatın yani Abdülhamid'in yanlış olarak yüzüne savrulan kâmilâne ÅŸu sözün;

Ne mümkün zulm ile bîdâd ile imhây-ı hürriyet

Çalış, idrâki kaldır, muktedirsen âdemiyetten.

Nursi, Sultan Abdülhamid'i kastederek kendisine karşı bilhassa Ä°slamcı arkadaÅŸlarının yürüttüÄŸü sert muhalefetin yanlışlığını kendi deÄŸiÅŸimi üzerinden ÅŸu sözlerle dile getirecekti:

Eski Said, bâzı dâhî siyâsî insanlar ve hârika ediplerin hissettikleri gibi, çok dehÅŸetli bir istibdâdı hissedip ona karşı cephe almışlardı. O hiss-i kablelvukù tâbir ve te'vile muhtaç iken, bilmeyerek resmî, zayıf ve ismî bir istibdat görüp ona karşı hücum gösteriyorlardı.

Hâlbuki onlara dehÅŸet veren, bir zaman sonra gelecek olan istibdatların zayıf bir gölgesini asıl zannederek öyle davranmışlar, öyle beyan etmiÅŸler. Maksat doÄŸru, fakat hedef hatâ…

Elbette Sultan Abdülhamid konusunda piÅŸmanlık yaÅŸayan yalnızca Ä°slamcı aydınlar deÄŸildi. ÖrneÄŸin Rıza Tevfik Bölükbaşı önceleri Sultan için ÅŸu ağır ifadeleri kullanacaktı:

Ol kadar ezdim ÅŸu miskin milleti ki etmesin

Fasl-ı dâva eylemekçün rûz-ı mahÅŸerde kıyam!

Rıza Tevfik Bölükbaşı

Oysa Hürriyet'in ilanından kısa bir süre sonra aynı Rıza Tevfik Bölükbaşı, Sultan Hamid konusunda nedamet getirerek ÅŸu ifadelere yer verecekti:

PâdiÅŸah hem zâlim, hem deli' dedik,

Ä°htilâle kıyam etmeli dedik,

Åžeytan ne dediyse, biz 'belî' dedik;

Çalıştık fitnenin intibahına.

Dîvâne sen deÄŸil, meÄŸer bizmiÅŸiz,

Bir çürük ipliÄŸe hülyâ dizmiÅŸiz.

Sade deli deÄŸil, edepsizmiÅŸiz.

Tükürdük atalar kıblegâhına.

Mehmet Akif'in Sultan Abdülhamid karşıtlığı

Sultan Abdülhamid devrildikten sonra ona muhalif pek çok isim nedamet getirdi ve muhalefetlerinin yanlış olduÄŸunu yazdı; oysa Akif, Sultan Abdülhamid'i asla affetmedi.

Merhameti ile bilinen Akif, Tevfik Fikret ile giriÅŸtiÄŸi tartışmaları içeren ÅŸiirlerin önemli bir kısmını Fikret'in ölümünden sonra kitaplarından çıkarsa da Sultan Abdülhamid aleyhinde yazdığı tek bir satırı silmedi.

Mithat Cemal Kuntay

Akif'in yakın dostu Mithat Cemal Kuntay; Mehmet Akif Ersoy'un hayatında Sultan Abdülhamid'i bir kez, o da MeÅŸrutiyet'in ikinci defa ilanı sırasında Meclis-i Mebusan'da gördüÄŸünü kaydeder.

Akif, Sultan Abdülhamid'in mecliste alkışlanması üzerine sinir harbi geçirerek oradan hemen ayrıldığını belirtir. Kuntay, Akif'in sultanlara karşı ruh halini ÅŸöyle betimleyecekti

Akif, üç padiÅŸahtan ReÅŸad'a kızıyor, Hamid'den iÄŸreniyor, Vahdeddin'e hem kızıyor, hem de iÄŸreniyor.

Ä°kinci MeÅŸrutiyet

II. MeÅŸrutiyet'in ilanından sonra Meclis-i Umûmî denilen Osmanlı Meclisi'nin 17 Aralık 1908'deki açılış merasiminde, meclise gelen Sultan II. Abdülhamid'in mebuslar ve âyanlar tarafından selamlanışını gösteren bir kartpostal / FotoÄŸraf: K. Yusuf Ünal koleksiyonu

Safahat'ta Abdülhamid ve Ä°stibdat karşıtlığı

Mehmet Akif Ersoy, ÅŸiirlerinde ve yazılarında Sultan Abdülhamid'e oldukça ağır ifadeler kullanmıştır. Akif'in hışımla karşısında durduÄŸu ilk uygulama istibdat rejimidir:

Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdâd

Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd!

Diyor ecdâdımız makberlerinden: Ey sefil ahfâd,

Niçin binlerce ma'sûm öldürürken her gelen cellâd,

Hurûs etmezdi, mezbûhane olsun, kimseden feryâd?

Akif'in bir diÄŸer rahatsızlığı doÄŸrudan Sultan Abdülhamid'in kiÅŸiliÄŸiydi. Sultan Abdülhamid'in ÅŸeriatı kendi emelleri doÄŸrultusunda kullandığını düÅŸünen Akif, ÅŸu sert ifadeleri kullanacaktı:

Gölgesinden bile korkup bağıran bir ödlek,

33 yıl bizi korkuttu 'Şeriat!' diyerek

Mehmed Akif’in Burdur mebusu iken çekilmiÅŸ bir fotoÄŸrafı, 1920 / FotoÄŸraf: M. Ruyan Soydan koleksiyonu​​​​​​​

Akif'e göre zulmün başı Sultan Abdülhamid idi ve onu cani olarak nitelemekten de çekinmeyecekti:

Mefâhir bekleyen abadan evladı hacil ettin;

Ne âli kavm idik; hayfa ki sen geldin sefîl ettin;

Bütün ümmîd-i istikbali artık müstahîl ettin;

Rezil olduk… Sen ey kâbus-i huni, sen rezil ettin!

Hamiyyetgamz eden bir pak alın her kimde gördünse,

'Bu bir cani!' dedin sürdün, ya mahkûm eyledin hapse.

Akif'in, Sultan Abdülhamid'in devrilmesinden sonra da öfkesi dinmiÅŸ deÄŸildi. Sultan Abdülhamd'i bu kez Firavun'a benzetecek ve ağır ithamlarını sürdürecekti; hatta Sultan Abdülhamid'e 'kâfir' imasını dahi kullanacaktı:

Hele Fir'avn'ın elinden yakamız kurtuldu;

Hele mahvolmadan evvel sizi millet buldu.

Ah efendim, o herif yok mu, kızıl kâfirdi

'Yıldız'daki Baykuş' tartışması

TRT ekranlarında yayınlanan 'Payitaht Abdülhamid' isimli dizide Sultan Abdülhamid'i devirme planları yapan masonlardan bir tanesi Sultan Abdülhamid'i kastederek 'Yıldız'daki BaykuÅŸ' ifadelerini kullandı.

Bu ifade Akif'in bir ÅŸiirinde kullandığı sözleri akıllara getirdi.

Akif, Sultan Abdülhamid'i kastederek ÅŸu kelimeleri sarf edecekti:

-Ortalık ÅŸöyle fena, böyle müzebzeb iÅŸler,

Ah o Yıldız'daki baykuÅŸ ölüvermezse eÄŸer,

Akıbet çok kötü

Yapımcıların 'Yıldız'daki Baykuş' ifadesini kullanması, 'Akif'e mason mu denilmek istendi?' sorularını akıllara getirdi.

Akif'in Sultan Abdülhamid'e yönelik birçok ağır ithamı bulunuyordu. ÖrneÄŸin, kalabalık bir kafile ile namazını dahi halktan kopuk kıldığını düÅŸündüÄŸü Sultan için ÅŸunları yazacaktı;

Kafes arkasında hanımlar gibi saklıydı Hamîd Koca ÅŸevketli!

Hakikat bunu etmezdim ümîd.

Belki kırk elli bin askerle sarılmış Yıldız;

O silahÅŸörler, o al fesli herifler sayısız.

Neye mal olmada seyret, herifin bir namazı: Sade altmış bin adam kaldı namazsız en azı! Hele tebziri aşan masrafı, dersen, sorma

Tüm öfkesine raÄŸmen Akif yalnızca hürriyet aşığı bir ÅŸairdi, istibdat onun tabiatına aykırı bir yönetim ÅŸekliydi.

Nitekim MeÅŸrutiyet'in hemen ilanından sonra Ä°ttihatçılarla arasına mesafe koymuÅŸ ve onların uygulamalarını da sert bir biçimde eleÅŸtirmiÅŸti.

Ä°ttihatçıların 'mürtecilik' ithamı ile baÅŸlayan cadı avını ÅŸu ifadelerle yerden yere vuracaktı:

Kimse söyletmiyor artık bizi bak sen derde;

'Mürteci' damgası var ÅŸimdi ellerde.

Bir fenalık görerek, yapma desen alnına tâ,

Ä°niyor hatt-ı celîsile hamîdî tuÄŸra!

Ä°ÅŸte gördün ya, herif 'saye-i-hürriyette'

Diyerek, baÅŸlamak üzereydi hemen tehdide!

Eskiden vardı ya meydanda gezen ipsizler:

Hani bir sâye-i ÅŸahane çekip her ÅŸeyi yer!

Onların birçoÄŸu ahrar-ı izam oldu bugün

Mürteci, nah kafa, bizler… Kerem et, hâli düÅŸün

Mehmet Akif Ersoy ölümüne kadar Sultan Abdülhamid'e sert muhalefetine dair asla nedamet getirmedi. Bu onu mason olarak itham etmenin ise bir gerekçesi olamaz.

Akif, Ä°ttihatçılara ve Cumhuriyet rejimine doÄŸru yürüdükleri süre boyunca destek vermiÅŸ; ama kiÅŸi hak ve hürriyetinin kısıtlandığını sezdiÄŸi anda Sultan Abdülhamid'e gösterdiÄŸi muhalefetin bir benzerini sonraki rejimlere yönelik de sürdürmüÅŸtü.

TRT'nin, dizide Akif'e atıf yapmasının altında yatan mesajın ne olduÄŸu ise koca bir muamma olarak ortada kaldı; Akif'in Cemaladdin Efgani ve Muhammed Abduh'a karşı müspet duygulara sahip olması sebebiyle bazı kesimlerce sevilmediÄŸi bilinen bir gerçek.

'Bir masonun aÄŸzına Akif'in sözlerini iliÅŸtirmek bu nefretin bir tezahürü mü?' türünden sorular ancak TRT'nin resmi açıklamasıyla giderilebilecek endiÅŸeler olarak karşımızda duruyor.

 

Müellif: Mehmet Mazlum Çelik / The Independent Türkçe

*Daha ayrıntılı bir okuma için Ä°brahim Halil Ozan'ın 'Ä°kinci MeÅŸrutiyet Dönemi Ä°slamcılarına Göre Sultan Ä°kinci Abdülhamid ve Dönemi' isimli detaylı çalışma incelenebilir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.