Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Kapalı Maraş'ın yeniden açılmasının stratejik önemi nedir?

Kapalı Maraş’ın yeniden açılması evvela adadaki çözümsüzlüğe ve Rum-Yunan tarafının Doğu Akdeniz’deki tek taraflı kazanç sağlamaya yönelik girişimlerine somut bir tepki olarak değerlendirilmelidir.



Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) GazimaÄŸusa ÅŸehrine baÄŸlı turistik bir bölge olan MaraÅŸ (Rumca VaroÅŸa), 1974 yılında gerçekleÅŸtirilen ikinci harekât sonrasında BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararınca yerleÅŸime ve iskâna kapatılmıştı. Harekât sırasında bölgede bulunan EOKA militanlarının MaraÅŸ’ı terk etmesiyle bölge Türk kontrolüne girmiÅŸ ve 1974 öncesinde hukuka aykırı ÅŸekilde el konulan vakıf taşınmazlarının üzerine inÅŸa edilen mülklerin koruma altına alınması için bölge kullanıma kapatılmıştı. Bölge hâlihazırda Kıbrıs adasında Türk ve Rum taraflarını ayıran BM YeÅŸil Hattı içinde bir tampon bölge olarak kabul ediliyor. MaraÅŸ askeri yasak bölge sınırları içinde yer alsa da içinde BM güçlerine ait bir bina ile yaklaşık 500 metre uzağında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir orduevi ve öÄŸrenci yurdu bulunuyor. Bu nedenle içeriye Türk askeri yetkililer ve BM güçleri ile yurtta kalan öÄŸrenciler dışında sivillerin girmesine izin verilmemekte. MaraÅŸ’ın kullanıma kapatılmasıyla, bölgenin kimin kontrolünde olacağı, içinde yer alan mal varlıklarının mülkiyetlerinin kime ait olduÄŸu ve yeniden yerleÅŸime açılmasına iliÅŸkin tartışmalar 1974 yılından günümüze kadar devam etti ve hâlâ devam etmekte. DiÄŸer taraftan, uzun zamandan beri kullanılmadığı için bünyesindeki gayrimenkullerin âtıl duruma düÅŸtüÄŸü “hayalet ÅŸehir” MaraÅŸ, 2004 yılında oylanan Annan Planı kabul edilseydi Rum tarafının kontrolüne bırakılacaktı. Fakat Rumlar planı kabul etmediÄŸi için bu tasarı da gerçekleÅŸmedi.

MaraÅŸ’ın açılmasının hukuka uygunluÄŸu

Yaklaşık 4 bin 500 dönümlük bir bölge olan MaraÅŸ’ın açılmasının önünde hukuki bir engel olup olmadığı sorusuna cevap vermeden önce, bölgenin büyük bir kısmının esasında Osmanlı döneminde Lala Mustafa PaÅŸa Vakfı, Abdullah PaÅŸa Vakfı ve Bilal AÄŸa Vakfı olmak üzere üç vakfa ait taşınmazlardan oluÅŸtuÄŸunu belirtmek gerekiyor. Ancak adanın Osmanlı’dan sömürgeci Ä°ngilizlere devri sonrasında bu vakıf mallarına çeÅŸitli ÅŸekillerde el konulmuÅŸtur. Buna karşın, bölgedeki vakıf malları hukuki statüleri gereÄŸi devredilemez ve satılamaz nitelikte olduÄŸu için, bunlara el konulması hukuka aykırı bir durumdur. Bu nedenle, Türk tarafı iddia edilenin aksine, MaraÅŸ’ın Rum toprağı olmadığını ve hem 1974 öncesinde hem de 1974 sonrasında bölgenin gerçek sahibinin Türkler olduÄŸunu savunmakla birlikte, bölgedeki eski mülk sahiplerinin haklarını koruma altına almaya çalışmaktadır.

MaraÅŸ’ın yeniden kısmi olarak kullanıma açılması konusunda herhangi bir mülke el konulma durumu söz konusu olmadığı gibi, henüz iskân ve yerleÅŸime de izin verilmemiÅŸtir. Ayrıca kritik bir husus olarak, bölge kademeli ÅŸekilde açılırken, KKTC Taşınmaz Mal Komisyonunun eski hak sahiplerine haklarının iade edilmesi ya da bunun yerine takas yapılması ve tazminat ödenmesi gibi kararlar verebileceÄŸini de belirtmek gerekiyor.

MaraÅŸ bölgesi ile sık sık gündeme bir diÄŸer önemli husus ise BM’nin MaraÅŸ bölgesi ile ilgili kararıdır. BMGK 1984 yılında 550 numaralı kararıyla, MaraÅŸ’ın herhangi bir bölümüne, kendi sakini dışındaki insanların yerleÅŸtirilmesi çabalarının kabul edilemeyeceÄŸini açıklamış ve bölgenin BM yönetimine devredilmesi için çaÄŸrıda bulunmuÅŸtur. Fakat yukarıda ifade edildiÄŸi gibi, öncelikle MaraÅŸ’ın büyük bir kısmının Osmanlı döneminden kalan vakıf taşınmazlarından oluÅŸtuÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde, daha da önemlisi bir senelik envanter çalışması sonrasında bölgenin büyük oranda 1974’ten önceki asıl sakinlerine veya varislerine iade edilecek olması, BM kararları ile herhangi bir tezat oluÅŸturmuyor. Zira KKTC hükümeti, yapılan kapsamlı envanter çalışmaları neticesinde, bölgeyi esasen 1974 öncesi sakinlerine teslim ederek açmaya çalışıyor. Bir baÅŸka önemli husus ise MaraÅŸ’ın 8 Ekim’de kullanıma açılan kısmının kamusal alanlar ve sahil ÅŸeridinden oluÅŸuyor olması. Dolayısıyla MaraÅŸ’ın yeniden kısmi olarak kullanıma açılması konusunda herhangi bir mülke el konulma durumu söz konusu olmadığı gibi, henüz iskân ve yerleÅŸime de izin verilmemiÅŸtir. Ayrıca kritik bir husus olarak, bölge kademeli ÅŸekilde açılırken, KKTC Taşınmaz Mal Komisyonunun eski hak sahiplerine haklarının iade edilmesi ya da bunun yerine takas yapılması ve tazminat ödenmesi gibi kararlar verebileceÄŸini de belirtmek gerekiyor. Buradan hareketle, Rum tarafının uluslararası kamuoyunu yanıltma çabalarının aksine, MaraÅŸ’ın açılmasından duyulan endiÅŸelerin son derece yersiz olduÄŸu sonucuna varılabilir.

Neden ÅŸimdi?

MaraÅŸ 1974 yılında kapatıldıktan sonra, KKTC hükümeti tarafından zaman zaman açılmak istenmiÅŸtir. Buna karşın hem siyasi konjonktürün buna müsait olmaması hem de Rum tarafıyla yürütülen müzakerelere iyi niyet göstergesi olarak katkı sunmak istendiÄŸi için, bölge ne yazık ki uzun süre âtıl kalmıştır. Fakat hem geçen süre zarfında KKTC’nin tüm uzlaşı çabalarına Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) kayıtsız kalması ve çözümsüzlüÄŸü çözüme tercih etmesi hem de son dönemde DoÄŸu Akdeniz’de Türk tarafının haklarının GKRY ve Yunanistan tarafından hiçe sayılarak bölgedeki kaynaklardan tek taraflı yararlanılmak istenmesi, KKTC ve Türkiye açısından bardağı taşıran damlalar olmuÅŸtur. Bu nedenle 2019 Haziran ayında toplanan KKTC Bakanlar Kurulu, 1974 yılından beri kapalı olan bölgenin açılması yönünde karar almış ve bunu takiben kısa süre içerisinde uzman bir heyeti envanter çalışmaları için görevlendirmiÅŸtir.

Bu doÄŸrultuda bölgedeki envanter çalışmalarının yakın zamanda büyük oranda tamamlanmasıyla birlikte, MaraÅŸ’ın açılması yolunda herhangi bir engel kalmamıştır. Nitekim KKTC BaÅŸbakanı Ersin Tatar, 6 Ekim 2020 tarihinde Ankara’da CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan ile yaptığı görüÅŸme sonrasında, 8 Ekim 2020 itibariyle MaraÅŸ’ın sahil hattından istifade edilmeye baÅŸlanılacağını ilan etti ve planlandığı gibi, perÅŸembe günü sabah saatlerinde Tatar’ın Yeniden DoÄŸuÅŸ Partisi (YDP) lideri Erhan Arıklı ile birlikte MaraÅŸ’a gitmesiyle, bölge yaklaşık yarım asır sonra yeniden açıldı. 2020 cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerine adaylığını koyan mevcut CumhurbaÅŸkanı Mustafa Akıncı, mevcut BaÅŸbakan Ersin Tatar, ana muhalefet partisi lideri Tufan Erhürman, yakın zamanda koalisyon hükümetinden çekilen DışiÅŸleri Bakanı Kudret Özersay, Demokrat Parti eski lideri Serdar DenktaÅŸ ve YDP lideri Erhan Arıklı gibi ülke siyasetinde ön plana çıkan tüm ÅŸahsiyetler, yöntem ve zamanlama açısından farklı düÅŸünseler de, nihayetinde MaraÅŸ’ın açılmasına destek vermektedir. Bundan dolayı, KKTC’deki bazı kesimlerin iddialarının aksine, MaraÅŸ’ın yeniden açılma kararını, ülkede 11 Ekim’de gerçekleÅŸen cumhurbaÅŸkanlığı seçim sonuçlarını deÄŸiÅŸtirmeye yönelik bir hamleden ziyade, GKRY’nin sınır tanımaz siyasi tutarsızlıklarına ve Avrupa BirliÄŸi (AB) baÅŸta olmak üzere uluslararası toplumun Kıbrıs Türk halkına yönelik sonu gelmez duyarsızlığına somut bir tepki ÅŸeklinde yorumlamak daha doÄŸru olacaktır.

MaraÅŸ’ın açılması her yönüyle stratejik

Kapalı MaraÅŸ’ın yeniden açılması siyasi ve ekonomik açılardan özel önem arz ediyor. Buna göre, öncelikle 2004 yılında kapalı MaraÅŸ’ın kendilerine bırakılmasını öngören Annan Planı’nı dahi reddettikten hemen sonra, Rumların tüm adayı temsilen AB’ye üye yapılmış olduÄŸunu ve akabinde adadaki iki ayrı devletin de facto varlığına raÄŸmen Yunan ve Rum lobilerinin etkisiyle KKTC’ye uluslararası toplum nezdinde siyasi ve ekonomik tecrit uygulandığını hatırlamak gerekiyor. Zira bu durum zaman içinde Rum tarafına içi boÅŸ bir özgüven yüklediÄŸi gibi, daha sonra taraflar arasında devam eden müzakere süreçlerinde haksız ÅŸekilde Rum tarafının elini güçlendirmiÅŸtir. Nitekim bu gerçekliklerden ötürü, Rum tarafı 2005 sonrasında gerçekleÅŸen tüm müzakerelerde, Yunanistan’ın da desteÄŸiyle, maksimalist taleplerinde ısrarcı olmuÅŸ ve Türk tarafına karşı herhangi bir taviz vermeye yanaÅŸmamıştır. Yakın tarihe gelindiÄŸinde, GKRY-Yunanistan ikilisi, DoÄŸu Akdeniz’de Türkiye’nin ve KKTC’nin haklarını yok saymaya çalışarak bölgedeki doÄŸal kaynaklardan tek baÅŸlarına istifade etmeye teÅŸebbüs etmiÅŸse de, Türkiye’nin masadaki ve sahadaki kararlı duruÅŸuyla bu teÅŸebbüslerinde baÅŸarısız olmuÅŸlardır. Bu minvalde, bölgede jeopolitik dengelerin deÄŸiÅŸtirilmeye çalışıldığı böylesi bir atmosferde, kapalı MaraÅŸ’ın yeniden açılması evvela adadaki çözümsüzlüÄŸe ve Rum-Yunan tarafının DoÄŸu Akdeniz’deki tek taraflı kazanç saÄŸlamaya yönelik giriÅŸimlerine somut bir tepki olarak deÄŸerlendirilmelidir. Yine bu minvalde, bundan sonraki süreçte, Rum tarafıyla baÅŸlayacak olası müzakerelerde, KKTC’nin masaya siyasi ve ekonomik açıdan daha güçlü ÅŸekilde oturacağı da söylenebilir.

Bölgede jeopolitik dengelerin deÄŸiÅŸtirilmeye çalışıldığı böylesi bir atmosferde, kapalı MaraÅŸ’ın yeniden açılması evvela adadaki çözümsüzlüÄŸe ve Rum-Yunan tarafının DoÄŸu Akdeniz’deki tek taraflı kazanç saÄŸlamaya yönelik giriÅŸimlerine somut bir tepki olarak deÄŸerlendirilmelidir. Yine bu minvalde, bundan sonraki süreçte, Rum tarafıyla baÅŸlayacak olası müzakerelerde, KKTC’nin masaya siyasi ve ekonomik açıdan daha güçlü ÅŸekilde oturacağı da söylenebilir.

Öte yandan MaraÅŸ’ın yeniden açılması KKTC ekonomisi için de büyük bir öneme sahiptir. Zira 45 yıl öncesine kadar “Akdeniz’in Las Vegas’ı” olarak bilinen bölge, yerleÅŸime kapatılmadan önce bir kısmına yabancı yatırımcıların da ortak olduÄŸu çeÅŸitli özelliklerde yaklaşık 100 otele, 3 bin küçük ve büyük ölçekli iÅŸyerine, 150 eÄŸlence, sanat ve spor merkezine ev sahipliÄŸi yapmaktaydı. Fakat geçen sürede sadece bu gayrimenkullerin âtıl kalması bile hem KKTC hem de bölge ekonomisi üzerinde ciddi manada olumsuz etki meydana getirmiÅŸtir. Haliyle MaraÅŸ’ın yeniden açılarak sadece bölgedeki âtıl gayrimenkullerin iÅŸlevsel hale getirilmesi durumunda bile ülke turizmi hareketlenecek ve bu da doÄŸal olarak KKTC ekonomisine gözle görülür katkı saÄŸlayacaktır. Bunun yanı sıra, MaraÅŸ’ın GazimaÄŸusa limanına yakın bir konumda olması da dikkate alınırsa, yaklaşık 10 milyar dolarlık gerekli yatırımlar yapıldıktan sonra, bölge turizm dışı sektörlere de katkı sunabilecek potansiyele sahiptir. Aynı ÅŸekilde MaraÅŸ’ın yeniden açılması KKTC’ye gelen turist sayısını arttıracağı için, hükümetin bu kritik hamlesi, ülke ekonomisini uzun vadede kalkındırarak KKTC’nin daha fazla kendi ayakları üzerinde durmasına ve kendi kendine yetebilen bir aÅŸamaya geçmesine de imkân saÄŸlayacaktır. Ezcümle, tüm bu faktörler birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, MaraÅŸ’ın yeniden açılması bölgeyi “hayalet ÅŸehir” olmaktan çıkarıp “hayal ÅŸehre” dönüÅŸtürebilecek stratejik bir geliÅŸmedir.

Uluslararası toplumun tutumu ve bundan sonrası

6 Ekim’de Ersin Tatar’ın kapalı MaraÅŸ’ın 8 Ekim itibariyle açılacağını ilan etmesi üzerine, meselenin muhataplarından GKRY ve Yunanistan’dan herhangi bir zemine dayanmayan tepkiler gelmiÅŸtir. Zira kararın hukuksuz olduÄŸu iddiasında bulunan bu iki ülke, iddialarını destekleyebilecek somut bir argüman ortaya koyamamıştır. Esasında GKRY-Yunanistan ikilisi AÄŸustos ayından beri MaraÅŸ’ın açılmaması için uluslararası toplum nezdinde birtakım lobi faaliyetlerinde bulunmuÅŸsa da tam manasıyla bir hayal kırıklığına uÄŸramışlardır. Nitekim Tatar’ın 6 Ekim’de yaptığı açıklamadan sonra ABD ve Ä°ngiltere gibi küresel güçler karara yönelik herhangi bir yorumda bulunmamış, Rusya ise sadece karardan endiÅŸe duyduÄŸuna yönelik açıklama yapmıştır. Bunların yanı sıra AB ve BM gibi uluslararası örgütler ise kararın “endiÅŸe verdiÄŸine” dair kliÅŸe açıklamalarda bulunmuÅŸ, kararın gözden geçirilmesi gerektiÄŸine dair cılız tepkiler vermiÅŸtir. Aslında bu tür zayıf tepkilerin hepsi, Türkiye’nin kararlılıkla arkasında durduÄŸu KKTC hükümetinin MaraÅŸ’ın açılması konusunda ne kadar haklı olduÄŸunu ve kararın hukuka uygun olduÄŸunu ayan beyan ortaya koymaktadır. Ayrıca bu tepkilerin zaten halihazırda uluslararası toplum tarafından yok sayılan KKTC devleti ve onun meÅŸru hükümeti üzerinde bir baÄŸlayıcılığı olmadığını da vurgulamak gerekiyor.

Son olarak, MaraÅŸ ile ilgili bundan sonra ne olacağına dair bir yorum yapmak gerekirse, öncelikle bölgenin sahile bakan bir kısmının artık resmen açıldığını ve önümüzdeki süreçte kalan kısımların da kademeli ÅŸekilde açılması yönünde somut bir siyasi iradenin bulunduÄŸunu ifade etmek gerekiyor. Bu çerçevede, önümüzdeki süreçte KKTC Vakıflar Ä°daresi ile bölgenin eski sakinlerinin hakları korunarak bölgenin tamamen açılması bekleniyor. Bu süre zarfında GKRY yönetiminden tahrik edici bir hamlenin gelmesi durumunda ise bölgenin tamamen açılmasına giden sürecin daha da kısalacağını söyleyebiliriz. Daha de önemlisi, Ekim ayı içinde tamamlanacak KKTC cumhurbaÅŸkanlığı seçim sonuçları ve daha sonrasında kurulacak yeni hükümetin tutumu, sürecin hızlanması ya da yavaÅŸlaması hususunda belirleyici olacaktır.

Analiz: Hacı Mehmet Boyraz, Burak Özdemir / Kaynak: Anadolu Ajansı

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.