Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Sosyal Medya ve Mahremiyet

Şüphesiz ki gelişen teknolojinin ortaya çıkardığı bir kısım araçlar/ürünler nimet olduğu kadar külfet de oluyor bizim için. Ekseriyetle de bunların iyiye ve hayra kullanılmadığından hep şikayet edildiğini görür, duyarız.



Seksenli yıllarda hayatımıza tek kanallı ve siyah-beyaz giren, daha sonra artan kanallar, renkli ve kesintisiz yayınla bizleri bir ÅŸekilde esir alan televizyon en tipik örneklerden biri. Genellikle hayra kullanılmadığı için hep ÅŸikayet edilen televizyondan kimsenin kolay kolay vazgeçemediÄŸi görülür. Oysa her evin baÅŸköÅŸesinde duran bu büyüleyici ekran ilme, dine, eÄŸitime, kültüre, sanata, edebiyata, ahlak ve fazilete hizmetkâr olarak kullanılamaz mıydı? Elbette ki kullanılabilirdi. Nisbeten de kullanıldığını söylemezsek haksızlık etmiÅŸ oluruz. Ne var ki televizyon denen nimet süreç içerisinde ve yine kendi ellerimizde, zamanımızdan, saÄŸlığımızdan ve ahlâkımızdan çalan bir canavara dönüÅŸüverdi. Nitekim başıboÅŸ/sorumsuz ve denetimsiz televizyon kanalları ile meraklı fakat bilinçsiz kullanıcıların bir araya geliÅŸinden de ancak böyle bir neticenin çıkması beklenirdi.
 
Son yıllarda internetin yaygınlaÅŸması, bilgisayar ve akıllı telefonların her eve, her cebe girmesiyle adeta yeni bir evreye ulaşılmış oldu ve sosyal medya uygulamaları hayatımızın bir parçası haline geldi. Televizyondan kurtardığımızı sandığımız yakamızı bu sefer internet marifetiyle sosyal medyaya kaptırmış olduk. Özellikle facebook, twitter, instagram gibi yaygın uygulamaları (-en azından birini-) kullanmayan kimse neredeyse kalmadı gibi. Belli bir yaşın üzerindeki insanları hariç tutmak kaydıyla, ev hanımları dâhil toplumun her kesiminin bir ÅŸekilde bu uygulamaları kullandığını, kullanabildiÄŸini, en azından kullanmak istediÄŸini gözlemliyoruz. Tabiî ki hayırda kullanmayı baÅŸarabilirsek teknolojinin bize sunduÄŸu birer nimete dönüÅŸtürebileceÄŸimiz bu uygulamaların öyle pek de masum niyetlerle ortaya çıkmadıklarını idrâk etmek hiç zor deÄŸil.
 
Genel merkezleri Batılı ülkeler, özellikle de ABD olan ve eÄŸlence/arkadaÅŸlık-tanışma/tartışma gibi sosyal faaliyetler için üretildiÄŸi iddia edilen bu uygulamaların bir tür haber ve bilgi toplama iÅŸine hizmet ettikleri anlaşılıyor. ÖrneÄŸin facebook, kullanıcıların sevdiÄŸi futbol takımından, okuduÄŸu yazara; beÄŸendiÄŸi siyasetçiden, marketten aldığı bisküvi markasına kadar her ÅŸeyi bir ÅŸekilde soruÅŸturup öÄŸrenmeye çalışıyor. Kullanıcının doÄŸum yerini, tarihini, hangi kullanıcılarla akraba olduÄŸunu, evli mi bekar mı olduÄŸunu, nerede çalıştığını hatta hangi tarihte nerelerde görev yapıp hangi faaliyetler içinde bulunduÄŸunu ve buna benzer yığınla bilgiyi kaydediyor. Bunu yaparken de “sayfanı düzenle”, “bu sayfa sana ait” ambalajıyla tabiri yerindeyse “çaktırmadan” yapıyor. ArkadaÅŸ listesi itibariyle kiÅŸinin hangi eÄŸilimde olduÄŸunu tespit ediyor. Uygulama, açılır açılmaz “Ne düÅŸünüyorsun?” ÅŸeklindeki soruyla kullanıcıyı bir ÅŸeyler yazmaya teÅŸvik ediyor. Nihayet kullanıcıların “kendi ÅŸahsi sayfam” diyerek gönüllerince yazdıkları her ÅŸey de kayıt altına alınmış oluyor. Åžahsa özel zannettiÄŸimiz bilgiler, belgeler, fotoÄŸraflar ve dokümanların hatta önce yazılıp daha sonra silinen (daha doÄŸrusu silindiÄŸi sanılan) düÅŸüncelerin bile kayda geçirildiÄŸi anlaşılıyor. Neticede milyarlı rakamlarla ifade edilecek kadar çok insanın, hem kendileri hem de birbirleriyle olan iliÅŸki aÄŸları hakkında, fark etmeyerek vermiÅŸ oldukları muazzam bir bilgi yığını adeta bir istihbarat merkezi olan uygulama sunucusunda toplanıyor. Her geçen gün büyüyen bu bilgi kaynağını da hangi istihbarat örgütlerinin ve gizli servislerin kullandığını tahmin etmek zor deÄŸil.
 
Sözü uzatmadan asıl üzerinde durmak istediÄŸim meseleye geleyim. Sosyal medya uygulamalarının tehdidi altında olan birçok deÄŸerimiz var. Bunlardan biri de maalesef “mahremiyet” diye bildiÄŸimiz ÅŸey. Kısaca her ÅŸeyi herkesle paylaÅŸmamanın gerekli olduÄŸunu ifade eder bu kavram. ÖrneÄŸin karı-koca arasında kalması gereken, yakın akrabalara bile duyurulması uygun olmayan konular “aile mahremiyeti” alanına girer. Söz konusu uygulamalar ise sürekli bir ÅŸeyler paylaÅŸmaya -fotoÄŸraf ve video seçenekleri de dahil olmak üzere- teÅŸvik ediyor. Paylaşılan ÅŸeyler beÄŸeniliyor, yorumlar yapılıyor. Masa başında ve kapalı ortamda, esasen kafesteki kuÅŸ gibi olan ama “sosyalleÅŸtiÄŸini” zanneden kullanıcılar ise giderek artan bir “beÄŸenilme”, “iletiÅŸime geçme” dürtüsüyle paylaşımlara pür ÅŸevk devam ediyor. Zamanla belki farkına da pek varılamayarak; “evlilik yıldönümünde kociÅŸimin aldığı hediye”, “oÄŸluÅŸumun ilk yaÅŸ günü”, “üstümdeki elbiseyi bugün aldım, yakışmış mı?”, “merdivenden düÅŸtüm dizim kanadı”, “pazara gittim maydanozlar çok yeÅŸildi” hatta ve hatta “paylaÅŸacak bir ÅŸey bulamadım ben de bir resmimi paylaÅŸayım dedim” türünden tuhaflıklarla herkes her ÅŸeyini baÅŸkalarıyla paylaÅŸmaya baÅŸlıyor. Bir diÄŸerinden gören, bunun normal olduÄŸunu, sosyal medyanın gereÄŸinin bu olduÄŸunu sanıyor. Hep beraber giderek anormalleri normal görmeye baÅŸlıyoruz. Bu da her gün azar azar şırınga edilen zehir gibi farkına varmadığımız bir hasara ve yozlaÅŸmaya neden oluyor. 
 
Evet, sosyal medya böylece mahremiyetin katili oluyor… Fakat onu katil haline getiren de ÅŸüphesiz ki kullanıcıların bilinçsizliÄŸi ve aymazlığı oluyor. Bugünlerde rastladığım bir örnek üzerinden içine düÅŸtüÄŸümüz durumun vehâmetini ifade etmeye çalışayım: Henüz niÅŸanlı veya sözlü bir kızımız, “aÅŸkımın doÄŸum günü” temalı, kendisini ve “aÅŸkı”nı yakın plandan gözlere sokan fotoÄŸrafın altına, bin bir türlü tuhaf (kendince güzel) sözle, sözüm ona ilan-ı aÅŸk edip bunu da sosyal medya organlarıyla bütün âleme neÅŸrediyor... Peki acaba bunu neden yapıyor? Bu kızımız kendisini sosyal medyadan izleyen âleme ne demek istiyor? Gelin beraberce fikir yürütelim:
 
-Bakın niÅŸanlım ne kadar yakışıklı ve ben ne kadar güzelim!
 
-Bakın birbirimize ne kadar yakışıyoruz!
 
-“Bu sümüklüyü kimse almaz” diyen akrabalarım! Neredesiniz?
 
-Hey kızlar! Siz daha nişanlanmadınız mı?
 
-Gördünüz mü hepinizden önce ben niÅŸanlanırmışım!
 
-Ey âlem! Bakın ben ne kadar özgür ve cesurum!
 
-Görün iÅŸte, beni kimse kısıtlayamaz...
 
Bunlar mıdır acaba? Daha bunun gibi bir yığın baÅŸka ÅŸey midir? Nedir böyle bir paylaşımın verdiÄŸi mesaj? Nedir bunun faydası ve gerekçesi?! Åžayet arkadaÅŸlarla, dostlarla bir haberleÅŸme, ilan etme gayesi varsa ve çok isteniyorsa, niÅŸan zamanı usulünce bir resim paylaşılır -ki bence resim paylaÅŸmak çok gereksiz ve sakıncalıdır- kısaca “Biz niÅŸanlandık, büyüklerimizden, arkadaÅŸlarımızdan, dostlarımızdan hayır dualarını bekleriz.” türünden bir mesaj/haber verilebilir. Bunun ötesinde, “aÅŸkımla bugün de filan yerde filan münasebetle buluÅŸtuk” ÅŸeklindeki cıvık paylaşımların gayesi ve faydası nedir çok merak ediyorum!?
 
Örnekteki kızımıza ÅŸu sözlerle seslensek acaba haksızlık mı yapmış oluruz?:
 
Evet her kızımız fotoÄŸrafınızda arz-ı endâm ettiÄŸiniz üzre zât-ı âliyyeniz kadar “güzel” olmayabilir. Her kızımızın niÅŸanlısı da sizinki kadar “yakışıklı” da olmayabilir. Hatta arkadaÅŸlarınızın çoÄŸu niÅŸanlı da deÄŸildir muhtemelen. Belki kısmetleri çıkmamış, henüz isteyenleri olmamıştır. Åžimdilik sizin gibi fotoÄŸraf paylaÅŸacakları bir “aÅŸk”ları da yoktur fakirlerin!? Bunu sosyal medya marifeti ve görmemiÅŸliÄŸiyle bütün cihanın gözüne sokmanız mı lazım? Herkesi muhakkak kıskandırmanız, rencide etmeniz mi gerekiyor? Ayrıca nazar diye bir ÅŸey yok mu? Gıpta damarını tahrik etmek diye bir ÅŸey yok mu? Haset diye sakınılması gereken bir duygu yok mu? Üstelik henüz sözlü veya niÅŸanlı olduÄŸunuzu belirttiÄŸiniz “aÅŸkınızla” doÄŸal olarak evli olmadığınız anlaşılıyor. Peki bu samimiyete kim izin veriyor? Bu salahiyeti nereden aldınız? Hele ki baÅŸörtünüz ve ilahiyat diplomanız da varsa, hakikaten tadınızdan yenmez bir kıvamda olduÄŸunuzun bu çirkin ilânatı da nedir? Evet baÅŸa döndük galiba; “kendi amelimden ben sorumluyum” diyebilirsin, eyvallah ama ne diye her özelini ve mahremini bütün cihana aÄŸzını yayarak ilan etme gereÄŸi duyuyorsun? En önemlisi de ÅŸu: AÅŸk bu deÄŸil... Böyle boy boy fotoÄŸrafla, sosyal medya cıvıklığıyla dile gelmez aÅŸk. O dile gelen ve “aÅŸk” diye ifade ettiÄŸiniz ÅŸey baÅŸka bir ÅŸey hiç kusura bakılmasın. BaÅŸka nasıl ifade edilir bilemiyorum, sayfalar dolusu yazmak gerek belki, ama üç kelimeyle iktifa ediyorum: AÅŸk bu deÄŸil.
 
Evet sevgili dostlar maalesef sosyal medya penceresinden gördüÄŸüm vahim tablo bu. Giderek daha kötüye gideceÄŸe benziyor. Sesimiz çıktığınca, gücümüz yettiÄŸince evvela nefsimizi sonra bizi duyan herkesi uyarmak vazifesiyle mükellef olduÄŸumuzu düÅŸünüyorum. Ben ÅŸahsen sosyal medyadan çok istifade ediyorum. Bazen zaman israfına sebep olduÄŸunu inkar edemeyiz ama sayfalarını bir dergi, bir kitap gibi okuduÄŸum, ilm-u irfanlarından kendime bir ÅŸeyler katmaya çalıştığım çok deÄŸerli hocalarım, dostlarım var. Ä°nÅŸaallah faydalı kısmı zararlı kısmının keffareti olur diye düÅŸünüyorum. Ayrıca dostların acı ve tatlı günlerinden, önemli toplantılardan, yeni çıkan kitaplardan ve bunlar gibi birçok ÅŸeyden haberdar oluyoruz. ÖÄŸretim üyeleri ve öÄŸretmenler için öÄŸrencileriyle iletiÅŸim kurma/haberleÅŸme iÅŸi açısından da sosyal medyanın çok faydalı olduÄŸunu gözlemliyorum. Ne var ki gerek ölçüsüz bayan-erkek iliÅŸkilerine vasıta gerekse mahremiyetin dolaylı katili olduÄŸunu da görüyorum.  
 
“Ey Rabbim! Bize merhamet eyle. Ä°ffetimizi, hayamızı, aklımızı ve insanlığımızı ziyade eyle” diye yalvaralım... Åžayet bu tempoyla giderse, bu gidiÅŸ iyi bir menzile doÄŸru deÄŸil dostlar... 
 
 
Müellif: Doç. Dr. Yunus Emre Gördük
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.