Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Yeniçerilerin İkinci Mahmud’a karşı son isyanı ve FETÖ Darbesindeki benzerlikler

Yeniçerilerin İkinci Mahmud’a karşı son isyanı darbe ile sonuçlanmamış, kendilerinin sonu olmuştur. Bu ayaklanmanın (kalkışma) 15 Temmuz 2016’ya benzer tarafı, Sultan’ın halkı ve ilmiye sınıfını yardıma çağırması ve Peygamber’in sancağı altında toplanmaya davet etmesidir. 15 Temmuz 2016’da bazı çıtkırıldımların rahatsız oldukları salâ sesleri, Sancak-ı Şerif çıkarılmasına benzer bir etki yapmış, asilere karşı koyanlara da moral vermiştir. .



Tevfik Fikret yaÄŸmuru anlatırken "Küçük art arda gelen çekingen darbeler kafeslerde ve camlarda titreÅŸimler yapıyor" demiÅŸ. Neyse ki içtimai hayatımızda darbeler pek küçük ve çekingen olmadığı halde, art arda geliÅŸlerin çok kısa sürelerde olmaması sebebiyle teselli-i züÄŸürdane hisleriyle doluyorduk. Fakat 15 Temmuz 2016 darbe giriÅŸimi, acımasızlığı ile o kadar belirgin idi ki tek tesellimiz bu darbenin müteçavvil olması oldu. (Müteçavvil çuvallamış demektir. Ben uydurdum) Darbe ise vuruÅŸ demek. Yesari Asım'ın güzel ÅŸarkısı "Son darbe-i kalbim yine ismin olacaktır" diyor. Yani kalbimin son darbesi adını anmak olacaktır. YaÄŸmuru ve sevgiliyi anmakta bize Alfred de Musset gibi görünen darbe kelimesi, içtimai ve siyasi darbe ile aynı kelime olamaz. Sözlüklere inanmıyorum. Politik darbe kelimesi muhakkak kalp vuruÅŸundaki darbenin uzaktan akrabasıdır. Hem kötü huylu hem çirkindir. Musset'ye deÄŸil Kabakçı Mustafa'ya benzer. O Kabakçı ki, Üçüncü Selim'e gönülden baÄŸlı olmaktan baÅŸka bir hainliÄŸi olmayan Mahmud Raif Efendi'yi ÅŸehit etmiÅŸ, bu cinayet bir ayaklanma ÅŸeklinde büyümüÅŸ ve Üçüncü Selim de ÅŸehit edilmiÅŸti. Alemdar Mustafa PaÅŸa'ya bu olaydan birkaç yıl sonra yapılan darbe sırasında, Alemdar Mustafa PaÅŸa kaldığı bina kuÅŸatılınca mahzene inerek kapıları kilitlemiÅŸ, mahzendeki cephaneliÄŸi ateÅŸe vermiÅŸ, kendisiyle birlikte 800 kadar asi bu patlama ile ölmüÅŸtür. Bizans döneminde Ä°stanbul'da saÄŸa sola "Nika=zafer" ÅŸeklinde sloganlar yazıldığı olmuÅŸtur. Fakat Osmanlı döneminde duvarlara protesto ÅŸeklinde yazılar yazılması, herhalde Alemdar Mustafa PaÅŸa'ya karşı olan bu kalkışma sırasında ilk defa vuku bulmuÅŸtur. Asiler, Ramazan ayı içinde bazı yerlere "Rumeli'den geldi bir çıtak, bayram ertesi ya kılıç oynayacak ya bıçak" yazmışlardı. Yeniçerilerin Ä°kinci Mahmud'a karşı son isyanı darbe ile sonuçlanmamış, bu isyan kendilerinin sonu olmuÅŸtur. Bu ayaklanmanın (kalkışma) 15 Temmuz 2016'ya benzer tarafı, Sultan'ın halkı ve ilmiye sınıfını yardıma çağırması ve Peygamber'in sancağı altında toplanmaya davet etmesidir. 15 Temmuz 2016'da bazı çıtkırıldımların rahatsız oldukları salâ sesleri, Sancak-ı Åžerif çıkarılmasına benzer bir etki yapmış, asilere karşı koyanlara da moral vermiÅŸtir.
 
Tevfik Fikret, "Bazen felaketin de olurmuÅŸ hayırlısı" demiÅŸ. DoÄŸrusu ben hayırlı felaket nasıl olur bilmiyorum. Hele darbenin hayırlısı hiç olmaz. Darbelerin milli gelire, iç barışa, halkın beden saÄŸlığına ve ruh saÄŸlığına en ufak bir hayır getirdiÄŸi görülmemiÅŸ, aksine çok zarar vermiÅŸtir. Ä°kinci Mahmud, devlete ve orduya çeki düzen verdikten sonra iyi eÄŸitim almış ve dinine devletine saygılı asker yetiÅŸtirme ümitleri bir yandan boÅŸa çıkmazken diÄŸer yandan, darbecilerin yaptıklarıyla ümitler ayakaltında kalmıştır. Hem dürüst insan, hem iyi ÅŸair olan Tevfik Fikret bir yönden de bizim ilk züppelerimizdendir. Kendi padiÅŸahına karşı suikast giriÅŸimini yapana "Ey ÅŸanlı avcı!" hitabını esirgemeyen ÅŸaire ne denir? En hafifinden züppe diyebiliriz Tevfik Fikret'e. Hain deÄŸildir çünkü hainlikle dürüstlük bir araya gelmez. Ayrıca gerçekten iyi ÅŸairdir. Ä°kinci Abdülhamid'e asıl darbe iki zamanlı yapılmıştır. Birincisi o kadar kötü deÄŸil. Ä°kinci MeÅŸrutiyet'i baÅŸlatan ve Abdülhamid'in ÅŸahsına dokunmayan darbe. Ä°kincisi ise 31 Mart Ä°syanı'nda Abdülhamid'in rolü olmadığı bilindiÄŸi halde Abdülhamid'in tahttan indirilmesiyle sonlanan 'Hareket Ordusu' darbesi. Sultan Abdülaziz'e yapılan darbe ve Abdülhamid'e yapılan darbe, daha önceki Yeniçeri isyanlarından daha fazla vicdan ve ruh elemlerine sebep olmuÅŸtur. Çünkü Sultan Aziz'in babası ve Abdülhamid'in büyükbabası olan Sultan Mahmud, Yeniçeri Ocağı'nın laÄŸvından sonra kurulan orduya "Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye" yani "Hazret-i Muhammed'in muzaffer askerleri" adını vermiÅŸti. Kurulan bu yeni ordu padiÅŸahın muhafız alayı gibi bir kuvvet deÄŸildi. PadiÅŸah aynı zamanda halife olduÄŸundan, bu ordu hem dinin hem devletin ordusuydu fakat, Serasker Hüseyin Avni PaÅŸa, Ä°kinci Mahmud'un oÄŸluna karşı darbe planlayacaktı. Sultan Aziz tahttan indirilecek fakat din ve devlete baÄŸlılık göstermesi gereken Hüseyin Avni PaÅŸa, tahttan indirdiÄŸi Sultan Aziz'e, onurunu kıracak ve intihara sürükleyecek hareketler yapılmasını önlemeyecekti. Halk arasında hazin bir ağıt-türkü doÄŸdu: "Beni tahttan indirdiler/Üç çifteye bindirdiler/Uyan Sultan Aziz uyan/Kan aÄŸlıyor bütün cihan."
 
Sultan Abdülaziz'e karşı aÅŸağılayıcı hareketler yapıldı. Bu durum da sultanı intihara sürükledi. Abdülhamid'in darbecilere müteÅŸekkir olmayıp aksine darbecileri yargılatarak cezalandırması, milli vicdanda olumlu etki yaptı. Çünkü daha eski darbelerde, devrilen sultanın yerine geçen sultan, pek belli etmese de, kendisine padiÅŸahlık saÄŸlayan darbecileri azıcık severdi. Abdülhamid'in aÄŸabeyi BeÅŸinci Murad böyle bir padiÅŸah olarak darbecilere minnettar olma yolundayken, kendisinde baÅŸlayan psikolojik hastalık, saltanatının kısa sürmesine ve tahtı -darbecilerin iflahını kesecek olan- Abdülhamid'e devretmesine sebep olacaktı. 19'uncu yüzyılın bitmesine yirmi yıl kadar bir zaman kalmıştı. Fakat son 60 yılda neler neler olmuÅŸtu. Önce Yunan Ä°syanı ve Yunanistan'ın ayrılışı, arkadan Kavalalı Ä°syanı ve artık Mısır'ın da özerk bir krallık oluÅŸu ancak görünüÅŸü kurtarmak için Mısır'ın imparator sayılan padiÅŸaha baÄŸlı hıdivlik gibi gösterilmesi. (Hidiv kral demektir ancak bizde gururumuzu korumak için yıllarca 'vali' ÅŸeklinde çevrilmiÅŸtir. Kavalalı ailesine prens ve prenses gibi unvanlar verilmesi bu sebepledir.) Romanya'nın imparatorluktan ayrılışı, Sırp isyanları ve Belgrad'ın elden çıkışı, Suriye'de devlete karşı olmasa bile devleti çok zor duruma düÅŸüren isyanların çıkışı vs. Kahvehane tipi nutuklar atarken bir düÅŸünelim. 1956'dan bu yana 60 yıl geçti. Biz, son 60 yılda bu kadar sarsıcı olaylar geçirdik mi? Geçirseydik ne yapardık? "Anaları yabancı olan kansız sultanlar" tipinde nutuk atan kahvehane mareÅŸalleri bunları düÅŸünmek zorundadır. Abdülhamid devrinin daha başında 93 Harbi felaketle sonlanmış, YeÅŸilköy'e Rus ordusu gelmiÅŸ, Bulgaristan bizden ayrılmış, Ä°stanbul koleradan ve süngülenmekten canını kurtarabilen Rumelili Osmanlılar ile dolmuÅŸtur. Abdülhamid, otuz küsur yıl iç barışı ve dış barışı saÄŸlamakla uÄŸraÅŸmış, Hareket Ordusu darbesi ile tahttan indirilmesinden sonraki 13 yıl içinde Filibe mümtaz eyaleti, ÅŸimdiki sınırımıza kadar olan Yunanistan illeri (Selanik, Kavala, Serez, Ä°skeçe, Gümülcine vs.) bütün Arnavutluk, Makedonya, Kosova ve NiÅŸ, Trablusgarp, Suriye, Lübnan, Ürdün, Ä°srail, Suudi Arabistan elden çıkmıştır. Tabii ki bu kopuÅŸ ve ayrılışlar Ä°ttihatçıların hatası deÄŸil emperyalizmin marifetleridir. Kabul fakat aynı anlayışı Sultan Mecid, Aziz ve Hamid'e karşı niye göstermiyoruz ey kahvehane veya kafeterya veya meyhane kahramanı hatiplerimiz? Söyleyin bir kere. Cevap veremezsiniz çünkü ekseriniz mürai ve tutarsızsınız. Biraz olsun Ä°dris Küçükömer veya Hikmet Kıvılcımlı okusanız -ama anlayarak okusanız- kendinize gelir ve "Emperyalizm uÅŸaklığıymış esen serde/Ä°lericilik nerde ben nerde" derdiniz. Ama bilirim ki bu imkânsızdır. O halde Türkiye'yi seviyorsanız günümüzü saÄŸduyuyla izleyin
 
Hüsrev Hatemi - Lacivert Dergi
 
.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.