Sosyal Medya

Makale

Düşünmedeki Karmaşa...

Ä°nsan, içinde yaÅŸadığı keÅŸmekeÅŸlik içinde genellikle kaybolur. Bu da kendi insanlığını azaltan bir ÅŸeydir. Bu yüzden içinde mevcut olduÄŸu durumu, içinde yer alması gerektiÄŸi durum ile deÄŸiÅŸtirme çabalarına aralıksız devam etmeli ve bu konudaki iradesini sürekli beslemelidir. Ä°nsan, istemediÄŸi bir ÅŸeyi yaÅŸamaya mecbur bırakıldığında veya olduÄŸunda güçlü bir yabancılaÅŸma hissi tarafından sarmalanır. Böylece anlamsızlık gelip boÄŸazına saplanır. Ä°liÅŸkilerini sorunlu hale getirir. Meselenin özü, yaÅŸadığın gibi deÄŸil, yaÅŸamayı düÅŸlediÄŸin gibi olmaya çalışmak insanı daha çok insan kılar...

İnsanlık kendi katline ferman verirken, insanlar nasıl bir oyun ve oynaşta olmaya devam ediyor?

Modern ve post modern göreceliliÄŸin hakikati indirgeyen ve öznelleÅŸtirerek, ÅŸartlara bağımlı kılıp parçalayarak ortaya koyması düÅŸünsel bir kaos ile birlikte eylemde de bir kaos oluÅŸturmaya baÅŸladı. Ä°ÅŸte bu kaos aynı zamanda sosyal mühendislik faaliyetleri içinde verimli bir zemin oluÅŸturmaktadır. Yani insanlar, birbirlerinden uzaklaÅŸtırılarak ve yabancılaÅŸtırılarak birbirine karşı ilgisiz varlıklara dönüÅŸtürülerek istenilen kıvamda dilenilen noktaya sürüklenen varlıklara dönüÅŸtürülüyorlar. Bunun yolu ise; her kiÅŸinin kendi kutsallığına inanması ve kendisine olan inancının tamlığı ile kiÅŸiye bulunduÄŸu zeminin doÄŸruluÄŸuna ikna kabiliyetidir. Böylece kendi doÄŸrusundan emin kiÅŸilerin farklı doÄŸruları kabul etmesi engellendiÄŸi gibi o doÄŸrulara düÅŸmanca tavır takınmasının temeli de atılmış oluyor.

Tarihsel sürekliliÄŸi içinde kavramlar kendi düzeneÄŸi içinde anlam kaymalarına uÄŸrar ve bu durum tarihçiler araÅŸtırmacılar tarafından tespit edilerek yeniden o kavramın tashihini saÄŸlayacak bir zeminin kurulmasına imkân tanınırdı. Tarihsel süreçte elbette ki ideal düÅŸünce reel durum ile karşılaÅŸtığında bir indirgeme oluÅŸur ve buna dayalı olarak yeni bir anlama kapı aralanırdı. Bu çok yadsınacak bir durum olmazdı. Bu kavramdaki anlam kaymaları üzerinden yeni bir düÅŸüncenin varlığı kesinlenir ve ona yönelik övgü veya eleÅŸtiri gerçekleÅŸtirilebilinirdi. Ama bugün böyle deÄŸil! Çünkü kavramların anlam kaymaları veya kavramın yeniden tasarımlanması kendi otantik doÄŸası ile uyumlu bir deÄŸiÅŸim deÄŸil, mühendislik faaliyeti sonucu toplumsal yapının yeniden reorganizasyonu ile iliÅŸkili olarak gerçekleÅŸtirilmektedir. Bu da durumu yapay bir olguya taşımakta ve yabancılaÅŸmayı beraberinde taşımaktadır.

Bu yeni süreç, süreklileÅŸen bir ÅŸekilde toplumsal mühendislik faaliyetlerini ilerletmek adına dinamik bir düÅŸünsel zemin ve bu zemine dayalı deÄŸiÅŸim kodunu eksene almaktadır. Kendi içinde, kendisi için bir deÄŸiÅŸim yerine dışarıdan baskı ile gerçekleÅŸen bir deÄŸiÅŸimden bahsediyoruz. Bu durum ise yabancılaÅŸmanın doruÄŸa ulaÅŸmasına imkân tanırken, kiÅŸilerin hem iliÅŸkilerindeki güveni ortadan kaldırırken kendi özgüvenlerini de zedelemektedir ve hem de travmatik sonuçlara neden olmaktadır. Bugün toplumun neredeyse ekseriyeti psikolojik yatıştırıcı ilaçlar aldığı gerçeÄŸi bu noktayı iÅŸaret etmektedir.

DeÄŸiÅŸimin hızını ölçmek için aÅŸağıdaki satırlar yeterince fikir verir sanırım… Nelerin olup bittiÄŸini anlamak için bu yeterli olacaktır.

Önce gerçeklik var olandır dediler. Åžimdi gerçeklik diye bir ÅŸey yok; gerçeklik ötesi diye bir kavram öneriyorlar, insanlar ise ÅŸaÅŸkınca bakınıyorlar. Ä°nsanlar yaÅŸamın merkezinde ve yaÅŸam insan için vardır dediler, ÅŸimdi piÅŸman oldular, insan yaÅŸam için vardır ve parçasıdır demeye baÅŸladılar, insanlarda bir kıpırtı yok... UyuÅŸmuÅŸ veya hipnoz olmuÅŸ gibi sadece kendilerine söylenene bakınıyorlar, anlayıp anlamadıklarına dair bir emare yok ortada...

Ä°nsan, akıllı ve iradeli bir varlıktı, böyle kabul görerek kendini diÄŸer varlıklardan farklı hissederdi. Bugün ise sahip olduÄŸu ÅŸeyi elinden alarak onu robotlaÅŸtırmak istiyorlar, ama insanın umurunda bile görünmüyor, ya da anladığı halde kendisine sunulan yalancı cennette yaÅŸamayı tercih ediyor.

Bir zamanlar Akıllı tek varlık insandı. Bugün akıllı cep telefonundan baÅŸlayarak akıllı evlere kadar akıllılığın girmediÄŸi bir alan kalmadı. Sonra bir adım öteye taşınarak bütün varlığın akıllı olduÄŸu görüÅŸü bilimsel bir görüÅŸ olarak ortaya atıldı. Ä°spatı da kendisinden mülhem olan bu durumun kabulü ise zorunluluk oldu. Nerede akıllı insan? Cevabı olmayan bir soruya dönüÅŸtü... Çünkü varlık akıllı olunca insan aklını yitirdi... DeÄŸil diyen varsa, etrafına bakınıversin...

Bilim insan içindi. Dünya hayatını mamur edecekti, medeniyet getirecekti. Her ÅŸey barış içinde, güllük gülistanlık bir dünya olacaktı. Ancak iki dünya savaşı, sonra bölgesel yıkımlar ve milyonlarca insanın ölümü ile neticelendi. Ama hepsi insanın geliÅŸmesi içindi. Ä°nsanı insan için yok etme, bu döneme mahsus bir ÅŸey oldu...

Felsefe insanın mutluluÄŸunu ortaya koyacaktı. Ä°nsanın ihtiyaçlarına anlamlı çözümler bulacaktı. Ama felsefe hiçliÄŸi mekân eyledi. Ä°nsanı açmazlara ve kaosa sürükledi. Ä°nsanın anlamını yok ederek onu yokluÄŸa tevdi eyledi. Ama hala felsefe kurtarıcı rolünü oynamaya devam ediyor. Ä°nsan ise felsefenin ne olduÄŸunu anlamadan onun sonuçlarına katlanmak ve yaÅŸamak zorunda bırakılıyor.

Din, insanın hayatını anlamlandıran bir olguydu. Onun davranış kodlarını belirlerdi. Bugün din, insanın isteklerinin gerçekleÅŸtirilmesine zemin oluÅŸturan bir bakışa dönüÅŸtürüldü. Din, din olmaktan çıkarıldı. Felsefe, felsefe olmaktan çıkarıldı, bilim ise bilim olmaktan çıkarıldı ve insan sadece seyrediyor, suskun bir ÅŸekilde teslimiyet ile beklemektedir.

Bu okuma biçimi, olan üzerinden yapılmıştır, olması gerekeni ise aklında tutmuÅŸtur...

Meseleyi olması gereken üzerinden de bir okumaya tabi kılmanın imkânları vardır. Mevcut durumun analizini ve eleÅŸtirisini de bu düzeyden yapabiliriz. Ama acıtıcı gerçeklerle yüzleÅŸme adına bu bakışı önceledim. Çünkü sürekli oluÅŸturulan sanal bir gerçeklik zemini üzerinden uyuÅŸturuluyoruz. Tıpkı hipnoz olmuÅŸ kiÅŸiler gibi…

Olayı, olguyu, durumu olduÄŸu gibi görerek ancak ona karşı bir tepki üretilebilir. Zaten sürekli insanların çoÄŸunluÄŸunu kendi görüÅŸlerine ikna edecek potansiyeli hep harekete geçirmekte pek mahirdirler. Bu yüzden bir uyanış, ancak onların oyunlarına çomak sokarak gerçekleÅŸtirilebilir. Bu biraz acıtıcı olmalı ki bir farkındalık oluÅŸtursun. Bu yüzden, sorunu fark eden kiÅŸi veya kiÅŸiler, sürekli güçlü bir ÅŸekilde acıtacak bir ÅŸekilde konuyu gündeme taşımalı ve olup bitenin içyüzünü kesin ve keskin ifadelerle gündeme taşımalıdır.

Ä°nsan hiçbir dönemde olmadığı kadar bugün kendisi olmaktan uzaklaşıyor. Etrafı sürekli duvarlarla örülüyor. Bu duvarları ise özgürlük sanısı içinde normalleÅŸtiriyor. Böylece gönüllü bir boyun eÄŸme ile karşı karşıya kalınıyor. O zaman bir ÅŸok tedavisi uygulamak tek imkân olarak önümüzde duruyor.

Bana kendi dünya görüÅŸünü dahi deÄŸerlendirirken karşı tarafa geçerek eksiÄŸini ve zaaflarını söyleyebilecek cesarette adamlar lazım... O zaman hakikat kapısını sonuna kadar aralayacaktır. Her düÅŸünce veya yöntem sınırlar çizerek kendi alanını daraltmaya rıza gösteriyor. Bu düÅŸünce ve yöntem sahipleri de aslında bu durumu bilerek o dünya görüÅŸünü, düÅŸünceyi ve yöntemi kabulleniyor. Ama ne yapılıyor? Sanki hakikat sadece orada temerküz ediyor gibi davranılıyor. Ä°ÅŸte bizzat bu durum hakikatin düÅŸmanı olmaya yeterdir.

Ed din ile din arasındaki fark önemli ve dikkate alınmalı...

Ä°nsanın yüzü kendisine döndürülmelidir. Bu gerçekleÅŸtirilmeden ona bir ÅŸeyler anlatmak ve onun kabulünü saÄŸlamak neredeyse imkânsızdır. Ä°lahi yardımı celbedecek olan ÅŸey, bizatihi kiÅŸinin kendi hatasını kabul etmesi sonucudur. Bu hem bireysel çapta ve hem de toplumsal çapta böyledir. Bu noktada hem bireysel bir arınmaya ve hem de toplumsal bir arınmaya ihtiyacımız fazlasıyla vardır.

Lehimize dönük söylenen her kavram ve cümle bizi bizden uzaklaÅŸtıran bir cinse sahiptir. Bu temel gerçeklik görülmeden ıslah olma bir hayal olur. O yüzden ‘kirlenmek güzeldir’, ‘insan kendisi için var olmalıdır’, ‘her ÅŸey insanın mutluluÄŸu için olmalıdır’, ‘sana yararı olmayan ÅŸeyin seninle iliÅŸkisi yoktur’ gibi motto cümleler ile insan zihni iÄŸdiÅŸ edilmekte ve onun hayatını diledikleri ÅŸekilde düzenleme imkanına kavuÅŸmaktadırlar. Kim bunlar? DediÄŸinizi duyar gibiyim…

Meselede tam bu ya! Kim bunlar sorusunun karşılığı hep muÄŸlâk olacaktır. Çünkü bir isim telaffuz edemezsiniz. Hukuk var. Kendileri kendi eliyle bir iÅŸ görmezler, maÅŸalar her zaman en kullanışlı olandır ve bolca kullanırlar, maÅŸaların iÅŸi bittiÄŸinde ise atılır giderler. Bu yüzden asli düÅŸmana ulaÅŸmak zorlaşır gibi görünüyor. Ama uyanış, idrakin açılması ve duyarlılık bize olup bitenin iç yüzünü göstererek asli olanın bizim kendimize düÅŸmanlık ettiÄŸimizi anlamamız olacaktır. Böylece kendimizle barışık olmayı öÄŸrendiÄŸimizde ve kendi özgüvenimizi sahih ve sahici kıldığımızda sorun kendiliÄŸinden çözülecektir. O yüzden çare dışarının deÄŸiÅŸiminden çok içerinin deÄŸiÅŸimine baÄŸlıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.