Sosyal Medya

Makale

Tabiat Allah'a teslim olmuş Müslümandır

Ä°nsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı konusundaki sözleri senin hoÅŸuna gider, o düÅŸmanların en azılısı olduÄŸu halde kalbinde olana Allah’ı ÅŸahit tutar. O hakimiyeti ele aldığında ise yeryüzünde fe-sad çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah ise fesadı sevmez^^ (Bakara 2/204-205)

      Fesad,’’Fe Se De’’ fiil kökünden gelir. Bu fiil yiyecek ve içecekler için, bozulma, kokma, ameller için, geçersiz olma hükmü olmama, bunların dışındaysa gerek nefs, gerekse bedende meydana gelen mad-di manevi bozulma, toplumda ortaya çıkan kokuÅŸma ve dengeden sapma durumlarını ifade eder. Ra-gıbın, el- müfredatındaki tanımına göre ^^az veya çok olsun herhangi bir ÅŸeyin itidalden çıkmasıdır. Kur’an’da çeÅŸitli ayetlerden genellikle, yeryüzünde fitne uyandırıp, insanların durumunu ve yaÅŸama yıllarını doÄŸruluktan saptırıp dini ve dünyevi çıkarları zedelemek^^ anlamında kullanılır.

      Yeryüzünde fesadın, fitnenin, ekolojik dengenin bozulmasının, iklim deÄŸiÅŸikliklerinin, çevreyi tahrip etmenin aÄŸaç katliamlarının tek etkeninin insanlar olduÄŸunu Kur’an açık, net ve çarpıcı bir biçimde or-taya koyuyor.

      ^^Ä°nsanların elleriyle yapıp ettikleri sonucunda karada ve denizlerde fesad (çürüme ve bozulma) ortaya çıktı^^ (Rum 30/41)

      Kur’an, insanı, kendisi ve yaÅŸadığı hayat-kainat üzerinde düÅŸünmeye çağırır. Böylece yaratılış a-macını kavramasını ve üzerinde hayat sürdüÄŸü tabiatla diÄŸer insanlarla ve Allah ile iliÅŸkilerini hangi esaslar çerçevesinde yürütmesi gerektiÄŸini hatırlatır. Yeryüzünü bir denge içinde yarattığına ve bu dengenin devamı içinde, vahyi esaslara göndermelerde bulunur. Kendisi ve eÅŸya hakkında doÄŸru bilgi-ler edinmesinin yolu olarak vahyin kılavuzluÄŸuna muhtaç olduÄŸunu belirtir.

      Tabiata olan sevgimizi, canlı cansız tüm yaratılmışların Allah’ı tesbih eden varlıklar olarak görme-miz gerekir. Nitekim ÅŸu ayet-i kerimde, tabiat üzerinde düÅŸünmemizi gerektirecek bir anlayışı saÄŸla-maktadır.

      ^^Yedi kat gök ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tesbih ederler. Her ÅŸey O’nu hamd ile tesbih eder. Ancak siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O halimidir ve çok bağışlayandır^^ (Ä°sra 17/44)

      Åžunu unutmayalım ki, ahlaki kokuÅŸma toplumu ve çevreyi çürütmeye, yok etmeye sürükler. Ä°nsan, vahyi deÄŸerlerden uzaklaÅŸtıkça fıtratını örterek, müstaÄŸnileÅŸerek yeryüzünü fesada uÄŸratmaktadır. Kur’an’da da belirtildiÄŸi gibi kendi eliyle karada, denizlerde fesad çıkarmaktadır. Kimyasal, biyolojik, nükleer silahların insanlara ve tabiata verdiÄŸi zararları bugün tüm boyutlarıyla yaşıyoruz…

      Oysa ki, Ä°slam’da tabiat Allah’ın ayetlerinden bir ayettir. Kur’an bizlere yakın derecesinde insanlar için yeryüzünde Allah’ın ayetleri vardır hükmünü bildirir.

      Teknoloji insanı kale almadan hızla ilerliyor. Her yıl binlerce canlı türünün yok edildiÄŸi hassas den-gelerin sanayi atıklarıyla bozulduÄŸu, kimyasal gazların atmosferi tahrip ettiÄŸi, yer altı ve yerüstü kay-naklarının tüketildiÄŸi ekolojik dengenin bozulduÄŸu, ozon tabakasının delindiÄŸi, dünyanın büyük bir kısmının çölleÅŸtiÄŸi ÅŸehirlerde insanların oksijen yerine karbonmonoksid soluduÄŸu, erozyonun, heye-lanların, düzensiz yağışların, sel felaketlerinin, kıtlıklarının, kuraklıkların yaÅŸandığı düÅŸünüldüÄŸünde ne kadar vahim bir halde olduÄŸumuzu söyleyebiliriz. Tüm bu yaÅŸananlar insanların nasıl tabiata ihanet ettiklerinin açık göstergesidir. Ä°nsanın emrine verilen tabiat, insan tarafından yok ediliyor.

      DünyevileÅŸen, tüm kutsallardan arındırılmış modern birey ve modern Batı uygarlığının geldiÄŸi nok-ta, Allah’a, hakikate ve tabiata saldırıya ve düÅŸmanlığa dönüÅŸmesidir. Özellikle, Batılılar modern tarih boyunca bütün kıtaları ve denizleri sömürgeleÅŸtirdiler, bütün medeniyetlerin ya kökünü kazıdılar ya da fosilleÅŸtirdiler. Allah’ın emaneti olan tabiatı tahrip ettiler. Ozon tabakasının delinmesi sera gazının atmosferdeki yoÄŸunluÄŸu, iklim deÄŸiÅŸikleri, buzullardaki erime, deniz seviyesinin yükselmesi, okyanus-lardaki ısınma ve asitlenmenin yanı sıra ekstrem hava koÅŸullarının yaÅŸanabileceÄŸi uluslar arası kuru-luÅŸların raporlarına girmiÅŸtir. Bu ne demek, artık ey insanlar aşırı doÄŸa olaylarına hazır olun, tehlike çanları çalmaktadır…

      VahÅŸi batının ve geliÅŸen teknolojisin yol açtığı geliÅŸmeler aslında pek çok alanda doÄŸaya ve insan-lığa karşı hızlıca yol almaktadır. Tabiatı yok oluÅŸa götüren bu kontrolsüz geliÅŸme, üretme ve çılgınca tüketmenin önüne geçmek için duyarlı insanların topyekün mücadele etmesi gerekir. Bu mücadeleyi uluslarası platformlarda dillendirmek ve insanları topyekün örgütlemek gerekiyor. Çünkü bu vahim gidiÅŸat küresel bir kriz boyutundadır. Ä°nsanlığın küresel ölçekteki ortak problemidir.

      Ä°nsanları mümkün olduÄŸu kadar bilinçlendirmemiz gerekiyor. Tabiata zarar vermenin, doÄŸayı tah-rip etmenin Allah’ın varlığının kudretinin ve rahmetinin iÅŸaretlerine zarar vermek ve O’nu bütün in-sanlığın istifadesine sunduÄŸu nimetlere karşı nankörlük etmek anlamına geldiÄŸini hiçbir zaman akıl-dan çıkarmamak Müslüman olmamızın bir gereÄŸi olduÄŸunun kavratılması gerekir.

      Ä°nsanlık ne yazık ki, insan aÅŸamasına gelemediÄŸi için tabiatı katletmeye ilahi dengeyi bozmaya, hırsıyla, doymak bilmez iÅŸtahıyla devam etmektedir. Tüm kutsal deÄŸerlerden soyutlanmış bir dünya ile karşı karşıyayız. Gelecekte tabiata karşı iÅŸlenmiÅŸ suçun-vahÅŸetin boyutları daha da artacak… Ne teknoloji ne uzay bilimleri vesaire bu saldırıları durdurabilecek. Bunun önüne geçecek tek ÅŸey önce insan olma liyakatını kazanmak ve sonra muhteÅŸem bir inanç…

      Velhasıl, bu insanların yapıp ettiklerinden, fesadlarından dolayı tabiat bizi taşıyamaz hale geldi. Sadece gönül dünyamızı kerbelaya dönüÅŸtürmedik. Biz içinde yaÅŸadığımız tabiatı da kerbelaya dönüÅŸ-türdük. Biz tabiatı o kadar hoyratça kullandık ki sadece Allah’ın bize verdiÄŸi nimetleri yok etmekle kalmadık, bizden yüzyıllarca sonra dünyaya gelecek nesillerin nimetlerinide tüketmeye baÅŸladık. Onun için insanoÄŸlu tabiatla  iliÅŸkisini tekrar gözden geçirmek durumundadır…

      Ä°nsanoÄŸlu kainatı ve tabiatı o kadar hoyratça kullandı ki tabiatın dengesi bozuldu. Tabiatın müslü-manlığıda alt üst oldu. Yüce peygamber Müslümanları bal arısına benzetti, bal arısı hep güzel ÅŸeyleri yer ama biz onun Müslümanlığına da müdahale ettik. Arının önüne ÅŸeker koyduk ve onun sahte bal üretmesini saÄŸladık. Süte müdahale ettik, sahte süt üretmeye baÅŸladık. Ä°nsanlar zücaciye dükkanına giren fil gibi tabiata girdi ve tabiata müdahale etti.

      Allah ile iliÅŸkilerimiz bozulunca tabiatla da iliÅŸkilerimiz bozuldu. Ä°nsan büyük bir tüketim hırsına gir-di. Büyük bir güç tutkusuna kapıldı ve yeryüzünün mutlak sahibi gibi hareket etti. Tabiatı Allah’ın ona verdiÄŸi bir emanet olarak görmeyip tabiatın sahibi gibi hareket etmeye baÅŸladı. Tabiat Allah’a teslim olmuÅŸ müslümandır. Tabiat, aÄŸaçlarıyla, ormanlarıyla, nehirleriyle, daÄŸlarıyla, taÅŸlarıyla Allah’ı tesbih ve secde eder. Bu konuda hassas olmalıyız… Bütün kainatta can taşıyan bütün varlıklara karşı ÅŸefkat ve merhametle dolu olmamız, öylece yaklaÅŸmamız gerekir…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.