Sosyal Medya

Makale

Özgürlüğe Dair...

ÖzgürlüÄŸün tanımını yaparken hangi teoriye yaslandığınız önem kazanıyor. Yani herhangi bir kavramı tanımlarken bu ölçü geçerli iken özgürlük kavramının tanımı bunu çok daha fazla hak ediyor. Aynı zamanda bu temel bir gerçekliÄŸi de iÅŸaret etmiÅŸ oluyor.

ÖzgürlüÄŸü tartışırken mevcut insani durumları dikkate aldığımız andan itibaren özgürlüÄŸün ne kadar mümkün olduÄŸunu düÅŸünmek bir vecibe olarak öne çıkıyor. Çünkü tarihsel koÅŸulların esiri olarak tanımlanan insan kimliÄŸinin kültürel baskı karşısında var olmanın zorluÄŸunu hesaba kattığımız zaman bir tanımın yapılmasının zorluÄŸu da açığa çıkıyor. Ayrıca, insanın taklit ederek öÄŸrenmesi ve her edimini aslında gözlemleri sonucu öÄŸrenilerek ortaya koyduÄŸu için özgür olduÄŸunu söylemenin anlamsızlığı da açığa çıkıyor. ÖzgürlüÄŸün çok sınırlı bir zeminde var olduÄŸunu bize gösteren ise modern dünyanın haklar mevzuunu hukuki bir zemine yaslamasıdır. Aslında insan hakları, eÅŸitlik ve özgürlük söylemleri bir kurgu olmaktan öteye geçemiyor. Bu temel gerçeÄŸi de vurguladıktan sonra asıl meseleye geçelim…

ÖzgürlüÄŸü metafizik bir ilke olarak ele almadığımız sürece onu reel hayatta tam olarak tanımlamak ve onun ÅŸartlarını oluÅŸturmak neredeyse imkânsızdır. Bu yüzden özgürlük derken hangi kategori üzerinden özgürlüÄŸü tartıştığımızı da belirlemek önemlidir. Biyolojik zeminde özgür olmadığımız gün gibi aÅŸikâr. Birçok zeminde özgürlüÄŸümüz elimizden alınır. SaÄŸlık meselesi önemli… Hatta biyolojik yapımızın sınırları da bu anlamda bir çerçeve çizer. Sosyal zeminde özgür olduÄŸumuzu söylemek de o kadar kolay olmasa gerek! ÖzgürlüÄŸümüzü ancak sosyal zeminde çok önemli bir bedel karşılığında ele alacağımızı ve çoÄŸu zaman da bunu baÅŸaramayacağımızı belirleyebiliriz. Üretme ve tüketme meselesi de aynı ÅŸekilde. Kendi isteÄŸimiz sandığımız her ÅŸeyin bize gösterildiÄŸi ve bizim ikna edildiÄŸimiz reklamlar aracılığı ile bize dayatıldığını biliyoruz. AÅŸk meselesi bile bu çerçevede anlamlandırılır. Film, roman ve dizilerde dahi hep birini severken bir baÅŸkasının sevgisinin bizim sevgiyi tetiklediÄŸini söylemek durumundayız. Yani en önemli ÅŸey olan aÅŸkta bile özgür deÄŸiliz. Ki kara sevda tam olarak bizi bulan bir ÅŸey olduÄŸu için o da özgür olarak seçtiÄŸimiz bir ÅŸey deÄŸil… 

Ä°nsan içine doÄŸduÄŸu kültür ve ÅŸartların esiri olmaktan kolayca kurtulamaz… Çünkü bu kültür ve ÅŸartlar onun kimliÄŸini ve karakterini belirginleÅŸtirir. Bu alışkanlıklardan kurtulmak için gerçek anlamda bir irade ve bu iradeyi harekete geçirecek bir isyan ahlakını harekete geçirmek lazım ki bu insanların geneli için mümkün deÄŸil… O zaman elimizde bir avuç insanın özgürlüÄŸü kalıyor ki o da sınırlı alanlarda…

Modern dünyanın bu kadar özgürlüÄŸü savunmasındaki temel etken nedir o zaman? Meselenin çözümü de bu soruya verilecek cevaptadır aslında…

Modern dünya tarihsel geçmiÅŸi baÄŸlamında da kendi varlığının anlamını deruhte etmek ve karşı karşıya kaldığı düÅŸman güçlere karşı kendi varlığını savunma adına bu kavramı kullanıma dâhil etmiÅŸtir. Dün Tanrılara karşı bir özerklik savaşı verirken bu kavrama sığındılar. Bugün ise kilise ve aristokrasiye karşı kendi varlıklarının kalıcı ÅŸekilde var olmasının bir zemini olarak özgürlüÄŸü savundular. Sizi özgürleÅŸtiriyoruz diyerek halkın gücünü mevcut iktidar karşısında yanına almanın sihirli bir kelimesi olduÄŸu için kullanıldı… Hala bu politika devam ediyor; batı dışı toplumlarda o toplumun bazı kesimlerini yanına almak için bu sefer onlara yönelik aynı sloganı devreye koyarak oradaki iktidara kendi politik emellerine uygun tavırlar sergilemesinin zemini oluÅŸturuluyor. Örnek vermeye gerek yok… Çünkü o kadar çok ki…

ÖzgürlüÄŸü bireysel zeminde kullanarak kabile, aÅŸiret ve ailenin varlığını tehdit olarak algılatmayı saÄŸlayarak kendi politik güçlerini artırmanın bir aracı olarak kullanılmaya da devam etmektedir. ModernleÅŸme güzellemeleri sadece aydınlanmaları için deÄŸil, batı dışı toplumların yer altı ve yer üstü zenginliklerine el koymanın bir aracı olarak tedavülde tutulmaya devam ediyor. 

Ä°ÅŸin bam teli ÅŸu; dünyanın en pahalı meselesi özgürlüktür. Kan, gözyaşı ve bir sürü ÅŸeyi kaybetmeyi göze alarak ulaÅŸabileceÄŸin bir ‘nirvana’ olara tanımlanabilir. Ama ulaÅŸtığında ise özgür olduÄŸunun bir serap olduÄŸu gerçeÄŸi ile aklını yitirme pahasına bu yalanı sürdürme çabalarını uzatırsın. Ä°llegal yapıların büyük çoÄŸunluÄŸu bu psikolojiyi yaÅŸamaya devam etmektedir. Dün kesin karşı olduÄŸun ÅŸeye bu gün büyük bir umutla sarılmayı baÅŸka türlü izah edemeyiz. Ä°zaha yeltendiÄŸimizde öne çıkaracağımız her delil aslında esaretimizi çoÄŸaltacak bir zemine sahip olmaya devam edecektir. 

Özgür olamaz mıyız? Yukarıda söylediÄŸimiz gibi çok az insan özgürlüÄŸü sahici anlamı ile tadabiliyor ve bunun ağır bedellerini ödeme pahasınadır bu… Ama insan özgürleÅŸmediÄŸi sürece esaretin üzerinde oluÅŸturduÄŸu baskı ile sürekli yabancılaÅŸmayı derununda hissetmeye devam edecektir. Ä°ÅŸte bu noktada özgürlüÄŸü baÄŸlayabileceÄŸimiz bir zemini kurma imkânı elde ederiz. Özgürlük her ÅŸeyi yapabilme zemini deÄŸil, bilakis yapabilecek bir gücü ve iradeyi elinde tutarken yapmama iradesine sahip olmaktır. Bu ancak seni ÅŸartlara karşı bağımsızlaÅŸtıracak bir zemini kurma imkânı sunar.

Ä°nsan arzusunun esiridir. Bu esaretten kurtulmanın yolu arzuyu dizginlemek ve onu sınırlar içine alabilme gücüne dayalıdır. Ä°nsan, arzusuna kavuÅŸma isteÄŸi ile baÅŸka ÅŸartların esiri olur ve farkında da olamaz. Mesele insanın bizzat kendisi üzerine bir tanım yaparak özgürlüÄŸün doÄŸası üzerine bir tanım ile eÅŸleÅŸtirerek iki olguyu aynı zeminde betimleyebilecek bir zihni donanımı ortaya çıkarmaktır. Åžunu açıklıkla ifade etmekte yarar var. Tanrı dışında ancak insan özgür olabilir. Çünkü özgürlük yapabilme istidadı ile birebir iliÅŸkilidir. Bu yüzden irade sahibi varlık Tanrı ve Tanrının ÅŸah eseri olar insandır. O zaman özgürlük bir ontoloji sorunudur ve metafizik bir zemine dayanır. Yoksa epistemik zeminde olup bitenleri dikkate aldığımız zaman özgürlüÄŸün birden çok tanımını yapmak mümkün olur iken her tanımın da eleÅŸtirisi yapılabilir olacaktır.

Özgürlük bir metafizik ilke ise bunu betimlememiz gerekir. Tanrı insanı yarattığı zaman O’na özgürlüÄŸü sunmuÅŸtur. Çünkü insanın imtihan oluÅŸunun bütün kültürlerde bir karşılığı vardır. Her imtihan ise kiÅŸinin serbest hareket etme liyakatine dayalı olur. Bu yüzden insan özgür olma istidadı ile birlikte yaratılmıştır. Ama bu özgürlüÄŸünü çok çabuk kaybetme ihtimali de beraberinde saklı olarak… Ä°mtihan, insanın yapıp ettiklerinin karşılığını alacağı bir zemin doÄŸurur. Bu da bize özgürlüÄŸün asıl baÄŸlamının sorumluluk ilkesi olduÄŸunu gösterir. Yani özgürlük metafizik bir ilke olarak sorumluluÄŸu üstlenen varlığa tevdi edilen bir haslettir. Onu taşıyan da bu özelliÄŸi gösterebilecek olandır. 

Meselenin üçüncü zemini ise yaÅŸamın insana musahhar kılınışı ile iliÅŸkili oluÅŸudur. Ä°nsan kendi sorumluluÄŸunu üstlenmesi için yaptıkları ÅŸeyi kendi iradesi ile yapabilme becerisine ve istidadına haiz olması lazımdır. Bu da onu sorumlu kılmanın bir zeminidir. KiÅŸi, yaptığı her ÅŸeyi özgürlüÄŸü içinde yapabildiÄŸinde sorumlu tutulur ve karşılığını alırken bu özgür insanın vicdanı o karşılığı onaylar. 

O zaman özgürlük, yapılan her eylemin karşılığını ödeme konusunda insana verilen bir haslettir. Yani özü itibarı ile insan özgür deÄŸil, teklife muhatap oluÅŸu ile özgürlüÄŸünü elde etmiÅŸtir. Daha açık bir ifade ile insanın özgürlüÄŸü verilidir. Kendisine bahÅŸedilmiÅŸtir. Ama bir sorumluluk karşılığında… Bu temel gerçeÄŸi dikkate almayan her özgürlük tanımı insanı özgürlüÄŸünden uzaklaÅŸtıran bir zemine dönüÅŸür. 

ÖzgürlüÄŸün bir karşılığının olduÄŸu gerçeÄŸini gördük ve bu karşılığın çok pahalı bir durumu içerdiÄŸini de söylemek lazım. Hatta sonsuzluÄŸun bir karşılığı olduÄŸunu rahatlıkla dillendirebiliriz. Özgürlük metafizik ise karşılığı da metafizik olacaktır. O zaman sonsuz bir zaman diliminde özgürlüÄŸünün bedelini ödeyenler o hakkı kazanarak sonsuzlaÅŸacaklardır. Buna deÄŸecek bir özgürlüÄŸü konuÅŸmak ve yaÅŸamak insan olmanın haysiyeti ve anlamı ile de birebir ilgili bir durumu içerir…

Bu özgürlük zemini üzerinden insan kendi davranışlarının sahibi olur. Yani kendisine tevdi edilen sorumluluk gereÄŸi sınırlara riayet ettiÄŸinde her davranışı onu biraz daha özgürleÅŸtirir. ÖzgürleÅŸtikçe de insan kendi sınırlarını daraltır. Kendisinden vazgeçerek baÅŸkaları için yaÅŸamayı öncelemeye baÅŸlar. Kendinden vazgeçtikçe insan özgürleÅŸmesini güçlendirir. Böylece kendi benliÄŸini güçlendirecek paylaşım imkânlarını çoÄŸaltarak varlık sahasına yönelik ilgisini derinleÅŸtirecektir. Kendi dışında yaptığı her paylaşım iyilik olarak kayıtlara geçerken onun kiÅŸiliÄŸini arındırarak güçlü hale getirir ve özgürlük potansiyelinin sınırlarını geniÅŸletir.

Ä°nsan kendisini kışkırtıcı her eylem ve düÅŸünceye karşı sınırlara riayet ile baÅŸkası için yaptığı eylemlerden beslenerek onu alt etmeyi ve esaret içine düÅŸmeyi engellemiÅŸ olur. Yani özgürlük dünyevi kaygılar yerine varoluÅŸsal kaygılara yönelmeyi zorunlu kılar. Dünyanın sınırlı ve sonlu ihtiraslarına sahip olma yerine bekayı önceleyen bir bakışı öne çıkartarak özgürlüÄŸünün tadını çıkarır. Kendisini çevreleyen ÅŸartlara raÄŸmen özgürleÅŸmeyi bu zeminde saÄŸlama alarak var kılınabilir. O zaman gelenek, alışkanlıklar, arzular, istekler, beklentiler onu durdurma istidadını kaybeder. Yani özgürlüÄŸü yaÅŸadıkça insan, özgürlüÄŸünü çoÄŸaltan bir evrende var olmaya baÅŸlar. Her varlık, var oluÅŸ ve var olan onun özgürlüÄŸünün teminatı haline gelir. Bu yüzden özgürlük bir rüÅŸt/ olgun olma halidir.

Özgür insanlar, özgürlüÄŸü savunurlar ve özgürlüÄŸün yeÅŸermesi için harekete geçerler. Bu yüzden onlar özgürlüÄŸün kahramanları olma liyakatine sahip olurlar. Özgür olmak, kahraman olmak ve vazgeçmeyi baÅŸarabilmektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.