Sosyal Medya

Makale

Kur'an ölüler için değil, dirileri uyandırmak için indirilmiştir

Kur'an, yüce Allah'ın tüm insanlığa mesajıdır. Onları karanlıklardan aydınlığa , bataklıklardan erdemliliğe , duyarsızlıktan ve bilinçsizlikten gerçek insanlığa çıkarmak için gönderilmiş bir kitaptır. Kur'an tüm insanlık için bir hayat programıdır.Onlara bir yaşam tarzı, bir hayat düzeni belirler.

Kur’an , insanın endiÅŸelerini , korkularını, ÅŸaÅŸkınlığını, tereddütlerini bertaraf ederek ; kalbini, gönlünü ve vicdanını rahata, güvene ve huzura kavuÅŸturur. Manevi yönden onu bilinçli ,duyarlı, dikkatli ,alçakgönüllü, basiretli hale getirmeye özellikle özen gösterir. Ä°nsanı, içindeki ,fıtratındaki vicdanındaki , ruhundaki, düşüncesindeki, karanlıklardan kurtarmaya bu alanların hepsinde açık ve net bir aydınlığa çıkarmayı hedefler.

 

 

 

Kur’an , dirileri / yaÅŸayanları uyarmak, müjdelemek, korkutmak, gafletten uyandırmak için gelmiÅŸtir. Yani Kur’an ölüler için deÄŸil , diriler onunla hayat bulsun diye indirilmiÅŸtir.Adetlerin ve geleneklerin , atalar dininin kuÅŸatması altında bulunan toplumumuzda ölüler için okunan Yasin suresinin yetmiÅŸinci ayetinde Rabbimiz şöyle buyurur << Bu Kur’anı ancak sana dirileri uyarasın , inkarcılara da hak ettikleri cezayı haber veresin diye indirdik>> (Yasin 36/70) Ne yazık ki , yasini binlerce kez okuyan insanımız bir kez olsun bu ayetlerin manasını merak edip açıp okumuyorlar…Anlamlarını bilselerdi , Kur’anın indiriliÅŸ amacını vahyin dilinden öğrenmiÅŸ olacaklardı.

 

 

 

Merhum, Kur’an ÅŸairi ,Kur’anla konuÅŸan adam Mehmet Akif Ersoy’un sancısı, feryadı boÅŸuna deÄŸildi. Ne demiÅŸti o ,

 

 

 

<< DoÄŸrudan doÄŸruya Kur’andan alarak ilhamı

 

 

 

Çağın idrakine söyletmeliyiz Kur’anı>>

 

 

 

<<Ya açar bakarız Nazm-ı celilin yaprağına

 

 

 

Ya üfler geçeriz bir ölünün toprağına

 

 

 

Ä°nmemiÅŸtir hele bu Kur’an bunu hakkıyla bilin

 

 

 

Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için>>

 

 

 

Ä°nsanımızı Kur’anın anlamıyla buluÅŸturmamız lazım.Çünkü Allah , Kur’anı anlamamız için gönderdi. Okuyacağız, anlayacağız, yaÅŸayacağız. Sadece cenazelerde Kur’an sesi duymayacağız . Kitapla dirilenlerden olacağız. Bunun içinde bütün mesele akleden bir kalp ile okumak. Hidayet ancak Kur’anı anladığımızda gerçeklerÅŸir. O zaman akıl karanlıklardan ışığın kaynağına yönelmiÅŸ olur.<< Yoksa Onlar hiç Kur’anı tedebbür etmezler mi , yoksa kilit vurulmuÅŸ kalplere mi sahipler>>(Muhammed 47/24)

 

 

 

Tüm insanlık için bir hayat programı olan bu Kur’anın başına gelenler , hakiki, duyarlı müminleri dehÅŸete düşürmektedir. Cehaletin elinde bir nesne olan , teberrük edilen bir kitap oldu . Dostunun cehaleti , düşman hilesiyle yapraklarının açıldığı günden , anlamı terk edilip cildi revaçta bulunduÄŸundan beri adı- okumak- anlamına gelen bu kitap okunmaz oldu, anlaşılmaz oldu. En fazla okunan kitap , hiç anlaşılmayan kitap oldu… Kutsama , teberrük ve mal kazanma iÅŸleri gördü . Toplumsal , ruhsal, düşünsel mesele ve dertlerin cevabı bu kitapta aranmadığından beri onda soÄŸuk

 

 

 

algınlığı , romatizma türünden bedensel hastalıkların şifası aranır oldu. Uyanıkken terk edip yatarken başlarının üstüne asarak uyuduklarından beri görüyorsunuz ki ölülerin hizmetine sunulmakta , ölüp gitmişlerin ruhlarına ithaf edilmekte ve sesi yalnızca mezarlıklardan duyulmaktadır.

 

 

 

Bu ümmet Kur’anı mehcur bıraktı,dinini asıl kaynağından öğrenmek yerine , mitolojik ,efsanevi , romantizm desenli paralel din uyduranların yorumlarını ilke edinip , avuçlarındaki din parçasıyla övünüp duruyorlar. Daha da vahimi Kur’anı merkeze alan Ä°slam’a sapıklık diyorlar. Oysa sevgili peygamberimizin tek kaynağı Kur’an idi. Ä°slam’a kaynağı olmayan bir din muamelesi yapıyor. Ä°slama Hristiyanlık muamelesi yapılıyor. Hristiyanlığın kaynağı beÅŸeridir. Pavlus icat etmiÅŸtir. Hiç kimsenin Ä°slam’a Hristiyanlık , Kuran’a Ä°ncil muamelesi yapmaya hakkı , selahiyeti kesinlikle yoktur. Ä°slam nedir sorusunu sadece Kur’an a sormamız gerekir. Velhasıl asıl sapan ve saptıran Kur’anın dışında paralel bir din icat edenlerdir.

 

 

 

Çeyrek yüzyıldan daha az bir sürede çölün dağınık ve düşman kabilelerini birleÅŸtirerek dünyanın egemen güçlerini Bizans-Sasani çökerten insanlığın kaderini ele geçiren devrimci yapısıyla insanlık tarihinde yepyeni bir medeniyet ve kültür meydana getiren bir kitaptı Kur’an

 

 

 

Okumanın , düşünmenin, aydınlanmanın, kavramanın , bilinçlenmenin yol bulmanın ( hidayet) ayaÄŸa kalkmanın (kıyam) amel etmenin kitabı olan Kur’an izleyicilerinin yükümlülük seçebilirlik ( Furkan) ve insani sorumluluÄŸu adına önerdiÄŸi tek çözüm , istihare olan , teberrük edilen bir kitap biçimine dönüştürüldü. Ä°zleyicilerinin ona karşı görevi , kupkuru bir yüceltme , takdis, tazim, teberrük ve öpmek , Abdestsiz el sürmemek bir kılıfa geçirerek aynanın kenarına veya duvarın yüksek yerine asmak , kundağın yanına , yeni evin kapısına misafirin baÅŸucuna koymak. Bazı sureleri ayetleri de cadıca iÅŸlevsel özel törenler tılsım ve büyüler cin- romatizma için kovup göndermeler büyük büyülerin düğümlerini atmalar için kullanılır oldu .

 

 

 

Oysaki Kur’an ı anlamış olsaydık ahiretteki kurtuluÅŸun bu dünyadaki Kur’an ı anlayıp yaÅŸamaktan geçtiÄŸini Kur’an ı merkeze alıp hayatımıza uygulamak olduÄŸunu cennetin yolunun özgürlük, izzet, uyanıklık , bilgi, bilinçten geçtiÄŸini bu dünyada zillet üzere ölenlerin orda zillet üzere kalkacağını burada hakikate kör ve sağır olanların orda kör olacağını öğrenmiÅŸ olurduk…Çünkü Kur’an hayattır . Düşünce , özgürlük ve adaletin kitabıdır. Ey insan Kur’an konuÅŸuyor hitabı sanadır. Kulak ver ne dediÄŸini dinle ve kavra diye tüm insanlığa haykırmamız lazım. Fudayl b. Ä°yaz’ın güzel bir tesbiti var. <<Kur’an kendisiyle amel olunsun diye indirildi fakat insanlar okumayı amel edindi >> yani anlaşılmak için deÄŸil , sevap olsun diye okunuyor oldu. Anlamadan baÅŸtan sona okumanın adı da hatim oldu.

 

 

 

Kur’an okuyan insan , Allah’tan aldığı ders sayesinde sorumluluÄŸunu yüklenmiÅŸ olur. Yani Kur’an ı yaÅŸama ve yaÅŸatma sorumluluÄŸu . YaÅŸadığımız zaman diliminde Kur’an ın sorumluluÄŸunu taşıyan insanlar yerine , Kur’an ın lafızlarını taşıyan insanlar yetiÅŸtirilmekte bu gerçeklik bu ümmetin nasıl YahudileÅŸmeye evrildiÄŸinin bir göstergesidir. ( Bakınız: Cuma suresi 62/5)

 

 

 

Evet bu Kur’an , bir ümmet meydana getirip , bir devlet kurmak, bir toplum yönetip, ruh, ahlak ve akılları eÄŸitmek için dirilere indirilmiÅŸtir. Ä°slam ümmeti , hayat ve hareket tarzını tüm insanlara iliÅŸkin tavır ve bakışını Kur’an ın direktif ve emirlerine göre belirlemek zorundadır. Kur’an ı bu maksatla okumak zorundadır. Kur’an bu ümmetin mürÅŸidi , hareket kaynağı ve yön verenidir.

 

 

 

Allah’ın , insanlar için çıkardığı bu hayırlı ümmetin evlatları Kur’anla konuÅŸmaya devam edecektir. Bu ümmetin, Kur’anın terbiyesinden eÄŸitiminden geçmesi gerekir. Bu eÄŸitimin , Ä°slam ümmetini cahiliyeden kurtarması , kendisini düşük cahili ortamdan Ä°slamın göz kamaÅŸtırıcı yüce hayatına çıkarması ÅŸarttır. Ä°slami hayata geçtikten sonrada düşüncesini, geleneklerini ve tüm duygularını cahili tortulardan arındırması zorunludur.

 

 

 

Öyle ki Kur’an ruhumuzu alıp iman sahiline götürmesi gerekir. Bu imanlarımızda bizlere Kur’anın kapılarını açacaktır ki akıl ve kalplerimize Kur’andan baÅŸka hiçbir beÅŸeri kelam karışmasın.

 

 

 

Kur’an teoride kalan bir fıkıh veya güzel bir okuyuÅŸ ve zihinsel dinlenmeye yarayan soyutlanmış bir fikir olmak için deÄŸil, bölüm bölüm uygulanacak bir hayat metodu olmak için gelmiÅŸtir. Ä°lk Ä°slam kuÅŸağı bu anlamıyla Kur’andan yararlanmıştır. Günlük hayatlarına uygulamak için öğrenmiÅŸlerdir. Kur’an ı ÅŸiir veya sanat eserlerinde yapıldığı gibi akli veya nefsi bir yararlanma konusu yapmadılar. Yahut Kur’an ı efsane ve masal dinler gibi eÄŸlence ve teselli aracı olarak da öğrenmediler. Tam aksine onlar günlük hayatlarını Kur’ana göre biçimlendirdiler onu his ve ruhlarında faaliyet ve davranışlarında ev ve hayatlarında yaÅŸattılar. Kur’an onların biricik hayat rehberiydi. Kur’anla tanışmadan önce bildikleri tüm gelenek ve alışkanlıklarını bir kenara atan kimselerdi onlar. Ä°bn-i mesud diyor ki << Bizden biri öğrendiÄŸi on ayeti manalarını belleyip onlara amel etmediÄŸi sürece atlayıp baÅŸka ayetlere geçmezdi>>

 

 

 

YaÅŸadığımız modern zaman diliminde Kur’an a yaklaşım biçimine baktığımızda Müslümanların hali pür melal. En çok basılan, okunan, en çok ezberlenen, öpülen, saygı duyulan , hatimler indirilen, ölülerin arkasından okunan , mezarlıklarda taze Yasinlerin havada uçuÅŸtuÄŸu, belli gecelerde okunan bu kitap nesne durumunda , hayata müdahale etmeyen ettirilmeyen , din baronlarının , tüccarlarının siz bu kitabı anlayamazsınız deyip tamamen pasifize ettikleri bir kitap…

 

 

 

Ne yazık ki , dünya Müslümanları modern çaÄŸların inkar edilemeyecek ÅŸekilde en mutsuz insanları en büyük mirasa ve en tutarlı dünya görüşüne sahip tek ümmet olmasına raÄŸmen , Kur’an ı anlamayıp mehcur/ terk edilmiÅŸ bıraktıkları için onunla amel etmedikleri bir yarışma kitabı haline getirdikleri için güzel sesli hafızların okumalarına hayran kalıp mesajından mahrum oldukları için en periÅŸan en maÄŸdur, en zelil insan yığınları haline dönüştüler. 12 Eylül öncesi duvarlara ÅŸu sloganı yazardık :Huzur Ä°slamda. Acaba ÅŸimdi bunu şöyle mi yazmamız lazım ; huzur Ä°slam da ama Müslümanlar huzursuz..Vesselam..

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.