Sosyal Medya

Makale

Gösteriyi Araçsallaştıran Siyasal Şiddet

Mevcut siyasal gidişatın varlığını doğru anlamak ve oluşan sosyolojiyi doğru okumanın yolu, bu gidişatın üzerine kurulu olduğu düşüncenin kimliğini doğru öğrenmekle ilişkilidir. Mevcut okumaları hala modern siyasal dil üzerinden okumalar, sadece yeni oluşturulan sosyolojiye meze olmaktan başka seçenek bırakmayacaktır.

Değişimin hızı ve yönelimini mevcut duruşun ontolojisini doğru okuyarak ortaya koyabiliriz. Bir kaos zemininde oluşturulan fırtına ve bu fırtına üzerine bina edilen savaş tiyatrosunu gerçeklik zemininde algıladığımızda tam da beklentiye uygun bir sosyolojinin figüranları olmayı da hak etmiş oluruz.

Salim bir kafa ile bir kez daha düşünelim: ortada cephe yok…  Yani kimin nerede durduÄŸu veya kiminle iÅŸ tuttuÄŸu konusu tam bir görelilik oluÅŸturuyor. Bir olayda yan yana duran güçler, baÅŸka bir olayda karşı karşıya kalabiliyorlar. Bunun örneklerini vermeye gerek yok! GöreliliÄŸin hâkim olduÄŸu bir güçler çatışmasına maruz bırakılıyoruz. Bir birine ahkâm kesenlerin el altından ticaretlerini en üst düzeyde sürdürmeye devam ettiklerini gözlemliyoruz. 
 

Dünya bir yere doÄŸru sürüklendirilmeye çalışılıyor. Bu kesin! Ama nereye doÄŸru sürüklendiÄŸi meselesi hala muamma! Hakkında komplo teorileri üretiliyor veya yenileri de üretilebilir. Bu komplo teorilerin ayrıca çok iyi bir açıklama modeli oluÅŸturduÄŸunu da düşünenlerdenim. Ancak, fiili olarak herhangi bir gücün kendi başına nizam oluÅŸturmaya gücü ve takati yoktur. Buna uygun bir sistem ve dünya görüşü de kalmadı. Bu ‘dünya görüşü yoktur’ sözümü ciddiye alarak düşünün!

Çünkü yeni bir dünya görüşü var. Görelilik üzerine bina edilmiş ve adına post modernlik denilen yeni bir dünya görüşü vardır. Hakikat özneldir ve kişisel bir karaktere haizdir. Bu yüzden hakikatin parçalandığı bir düşünce zemininde siyaset ve dünya görüşü de parçalı hale gelmektedir. Kırılganlığın ortaya çıktığı vasat ise tam olarak buradan neşet etmektedir. Bu yüzden benim isteğimin belirleyici olduğu bir dünyada yaşamanın doğal bedeli olarak; senin ne istediğini sana öğretecek yeni bir sistem ve dünya görüşü oluşturuluyor. Reklam üzerinden her insan tekinin moda ve yeni eğilimler adı altında sürekli senin ne istediğini sana öğretecek ve ticareti çok renkli hale getirecek yeni bir sürece hazırlanıyoruz. Bu aynı zamanda siyasal alanda da kendi rengini ortaya koymaya çalışıyor.
 

Åžimdi biraz daha durup düşünelim: Arap baharı olarak tesmiye edilen hareketin çıkış noktasındaki duruÅŸu ile bugün arasındaki duruÅŸu arasındaki farka dikkat kesilmek yeterlidir. Ä°hvan, Arap baharındaki en önemli güç olarak temayüz etmiÅŸti. Mısır’da iktidara geldiÄŸi gibi Tunus ve diÄŸer ülkelerde de iktidarın en güçlü adayı idi. Süreç içinde ise Ä°hvan ilk darbeyi Mısır da aldı. Mursi cumhurbaÅŸkanlığından edildi. Ä°hvan tutuklanmalara ve katliamlara maruz kalındığında yeterli bir dış destek ve hak diye yeri göğü inletenlerden bir ilgi göremedi. Sonra süreçle sürekli kan kaybına uÄŸradı. Bugün Ä°hvan diye bir mesele kalmadı. Gündemde yok. En önemli müttefiki ile de çok yakın bir iliÅŸkisi olmadığı zehabı uyandırıyor. Yani yokluÄŸa tevdi edildi. 

 

Aynı durum Ak Parti için geçerli oldu. Daha Arap baharı baÅŸlamadan bir Türk baharı araÅŸtırmaları yapıldı. Yollar ayrıldı. Müttefikler dağıldı, yeni müttefiklikler kuruldu. Sonrasını süreklileÅŸen seçim atmosferleri aracılığı ile ve bir kalkışma ile gözlemlemeye devam ediyoruz. Çok kararlı ifadeler, yargılar ve çatışma alanları, ama her ÅŸey yerli yerinde çatışmanın izini görebilecek bir zemin hep dışarıda kalarak siyaset yeni yolunu sürdürmektedir. Dünya ölçeÄŸinde de çok sert rüzgârların estiÄŸi racon kesildiÄŸi durumlar oluyor. SavaÅŸ çıktı, çıkacak diye beklerken, sanki hiçbir ÅŸey olmamış gibi hayat kendi rutininde iki küçük açıklama ile mesele suhulete ulaşıyor.

Meseleyi, daha derin bir gözlem ile anlamaya ve algılamaya çalıştığımızda ‘Bir gösteri toplumu’ kavramsallaÅŸtırmasını yapan Fransız yazar Baudrillard’ın haklılığı ortaya çıkmaktadır. Meselenin özü tam olarak bu! Gösteri toplumu… Bu gösteriyi siyaset, sosyoloji ve düşünce zeminine de uyarlayabiliriz. Ancak en önemlisi, toplumsal mühendisliÄŸi uygulamadaki iÅŸlevselliÄŸidir. Gösteri üzerinden toplumlar, istenilen politik ve sosyolojik durumlara yöneltilebiliniyor. 

Gerçekten etrafımıza gösteriden uzak bir şekilde baktığımızda her şeyin nasıl bir gösterinin parçası haline dönüştürüldüğünü gözlemlemek mümkündür. Trump gibi birisinin ABD başkanı seçilmesi de bu gösteri toplumunun tam bir delilidir. İstanbul belediye seçimlerinden Ekrem İmamoğlu gibi bir figürün başkan adayı olması ve seçim sürecindeki gösterisi de buna delil olarak gösterilebilir. Toplumsallığın yönünün göründüğü her yerde bir gösterinin işaretini görmek zor değil!

Meselenin özü, gösterinin bir parçası olmadan gösteriyi bir gösteri olarak tanımlamak ve bizi çağırdığı yönü doÄŸru tespit ederek bu illüzyonun tesirini azaltacak iÅŸlere yönelmek kaçınılmaz olmalıdır. Ancak bu ÅŸekilde Firavunların bu yeni sihirbazlarının oyunlarını bozma imkânı kazanabiliriz. HiyerarÅŸinin ve deÄŸerin yok edildiÄŸi bu yeni dünyada ahlaktan dem vurmanın bir anlamı kalmamaktadır. Hatta bugün en çok ahlak savunusunu ahlaksızlıkları ile malul olanların yaptığını görmek durumu daha içler acısı duruma taşımaktadır.

Bütün dinlerin eşitlendiği, bütün sosyolojilerin eşitlendiği, bütün düşüncelerin eşitlendiği, bütün bilme çeşitlerinin eşitlendiği bir dünyaya doğru giderken, değer, anlam ve farkın ortadan kalktığı yeni bir dünyaya yol alıyoruz. Bu yeni dünyada cinsiyet eşitliği yanında her türlü sapkınlığın bir hak olarak karşımıza çıkacağı yeni bir dünyada yaşamaya başlayacağız. Eğer aklı başında insanlar, yeniden olup bitenin farkındalığını elde edemezlerse, gösterinin çağırdığı dünya bu...

Her ÅŸeyin içinin boÅŸaltıldığı bu yeni dünyada insan olarak yaÅŸamanın imkânı kalmayacağı için yeni teknoloji de buna uygun bir geliÅŸme göstererek insanı dünyadan silecektir. Ama bu arada bizi oyalayacak nispi gerçeklikler üreterek kendimizi tatmin edecek bir ÅŸeylerin sahibi gibi görünmemizi saÄŸlıyorlar. Hiçbir ÅŸeyin kendisi olamadığı bir dünyada insan olarak yaÅŸamanın da bir anlamı kalmıyor zaten!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.