Sosyal Medya

Makale

Tebliğ Etme(!) Ötekileştir

Yanağına saplanmış ok parçası yüzünü kanatmıştı. Kırılan diÅŸlerinin sızısını artık hissetmiyordu. Öldüğü ÅŸayiası ordusunu paramparça etmiÅŸti… Birileri yurduna kaçıyor… DiÄŸerleri ‘madem o öldü yaÅŸamak bizim neyimize’ diye ölümüne çarpışıyordu… Onun yanından hiç ayrılmayanlar ise gövdelerini siper etmiÅŸlerdi… Bir gün hepsi kardeÅŸ olacak diye düşlediÄŸi kavmi, birbirlerinin kanını dökmekten kaçınmaz olmuÅŸtu… Hadi Müslüman olanların bir gayeleri vardı… Ama ya diÄŸerleri, “Onlar bilmiyorlar ya Rabbi” yalvarıyordu…

Her ÅŸey bittikten sonra cephedeki görüntüler daha da yaralayıcıydı… Ona benzeyen güzeller güzeli Musab paramparçaydı ve sadece parmaklarından seçiliyordu. Allah’ın aslanı Hamza’nın ise kalbi sökülmüş ciÄŸeri diÅŸlenmiÅŸti… ÅžeytanlaÅŸmışların öldürmekle yetinmeyen hınçları, ÅŸehitleri tanınmaz hâle getirmiÅŸti… Ãœzerine titrediklerini cennete yolculadıktan sonra okçular tepesinden ayrılıp dünya malına meyledenlere af ilan etti… EÄŸer bir hata varsa bu birilerine deÄŸil hepimize aittir diye herkesi tövbeye davet etti… Ama asıl onu endiÅŸeye sevk eden ÅŸey, hasretini çektiÄŸi Mekkeli hemÅŸerileriyle sahabesinin arasına kandan da öte kinlerin yerleÅŸmesiydi…

Bedir’in öcünü alıp atalarının kanını yerde koymayan ordunun Mekke’de karşılanışı muhteÅŸem olmuÅŸtu… Yenilgiyi büyük bir zafere çeviren Halid bin Velid ise baÅŸ tacı edilmiÅŸti... Åžeytanlarıyla eÄŸlenirken ötekileÅŸtirdiklerinin kanlarını akıtmanın zevkinden sarhoÅŸ olmuÅŸlardı… Hind’in aÄŸzındaki kan kurumasına raÄŸmen günlerce silmeye yanaÅŸmamıştı...

Biraz durup düşündüğümüzde Uhud’taki katliamın sorumlularından Halid bin Velid ötekilerin en ötekisi, düşmanların en ÅŸerlisiydi. Başına ödül koyulup (wanted ilanıyla) aransaydı… PeÅŸine adam takılıp katledilseydi… Hatta vücudu paramparça edilseydi… Veya sabıkalı bir katil olarak cehennemlik ilan edilseydi… Tarihe kanlı bir katil olarak geçecekti…         

Ama Resulullah’ın(sav) sabrı, affediciliÄŸi, davetten vazgeçmemesi sonucunda o ve diÄŸerleri katledilmemiÅŸ ve adeta yeniden dirilmiÅŸlerdi… Halid, Uhud’tan yıllar sonra kendi rızasıyla Müslüman oldu… Peygamberin yanında ve sonrasında diÄŸer halifelerin idaresinde Ä°slam ordularına komuta etti. 642 yılında Humus’ta hastalandığında, yanındaki silah arkadaÅŸlarından kılıcını ister ve kabzasını tutup kılıcını ÅŸefkatle okÅŸarken şöyle dediÄŸi nakledilir: “Nice kılıçlar elimde parçalandı. Ä°ÅŸte bu, benim ölümümü görecek son kılıcımdır. Beni en çok üzen, hayatı hep cihat meydanlarında geçip yatak yüzü görmemiÅŸ olan bu Halid’in kocakarılar gibi yatakta ölmesidir. Rasulullah’ın (sav) hiçbir ashabı, rahat yatağında ölmedi. Ya cihat meydanlarında ya da din-i Ä°slam’ı yayarken garipler olarak ÅŸehit oldular. Ömrü din-i Ä°slam’ı yaymak için, cihat meydanlarında at koÅŸturan Halid’in sonu böyle kocakarılar gibi yatak üzerinde olmamalıydı. Ölümün beni bulmasını her zaman, harp meydanında, atımın üzerinde, düşmana Allah için kılıç sallarken ÅŸehitlik olarak bekledim…”

BaÅŸlangıçta ötekilerin ötekisi, katliamın baÅŸ sorumlusu Halid bin Velid (ra) üzüldüğü ÅŸeye bakar mısınız? Zamanında tereddüde etmeden öldürdüğü insanların ulaÅŸtığı ÅŸehadet mertebesinin ona nasip olamamasına gamlanıyor… Ölümlerden ölüm olarak beÄŸendiÄŸine ulaÅŸamamanın onu kahrettiÄŸi ortaya çıkıyor. KardeÅŸleri gibi deÄŸil kocakarılar gibi ölmek…

…Hani vaktiyle siz birbirinizle kanlı bıçaklı idiniz, ama Allah kalplerinizi birbirinize ısındırdı ve onun iman nimeti sayesinde kardeÅŸ oldunuz. Yine siz bir zamanlar bir ateÅŸ çukurunun tam kenarında idiniz; Allah sizi oraya düşmekten kurtardı…(Ali Ä°mran/ 103)                     

Ayeti Halid’in deÄŸiÅŸiminin Allah’ın kalpleri ısındırması olduÄŸunu anlatıyor. Ama gözden kaçan husus, sahabenin hidayete erenleri kardeÅŸ olarak kabul etmeye hazır beklemeleriydi. Yani ötekileÅŸtirmeyen, sabıka kaydı tutmayan, kalabalıklar yerine örnek kardeÅŸliklere talip oluÅŸlarıydı.

Bu ayet bugün de geçerli deÄŸil mi dostlar? Allah’ın, cehennemin kenarından çevirip kardeÅŸ kılacağı insanlar ÅŸu anda karşı taraftalar. Onların hidayetine vesile olacağımıza rakip görüp cehenneme gitmelerini izliyoruz. Kayıtsızlığımızdan dolayı Kuran’ın bu ayeti bugüne ait bir müjde vermek yerine bazı tarihi olayların arka planını göstermekten öteye gidemiyor.

Allaha ve Resulüne itaat edin. Aranızda çekiÅŸip birbirinize düşmeyin. Sonra korku ile zaafa düşersiniz, rüzgârınız (kesilip) gider… (Enfal / 46) EÄŸer ötekileÅŸtirmeye ve oluÅŸturulan kalabalıklara güvenerek zafer naraları atmaya devam edersek yakında bizim de rüzgârımız kesilecek. Zira önce laikleri ötekileÅŸtirenler, sonra itikadı mezhebine göre, daha sonra ameli mezhebine göre, cemaatine göre, ÅŸeyhine göre, ırkına göre, partisine göre, ötekileÅŸtirmeye devam edecek. Sonunda bir de bakacak ki kendinden baÅŸka herkes öteki…

Ãœlkemiz üniversitelerinde okuyan Balkanlı öğrencilere yaptığım bir sohbette verdiÄŸim Halid bin Velid (ra) örneÄŸi, üzerinde çift baÅŸlı kartal dövmeli bir Arnavut genci çok heyecanlandırmıştı. Gözlerindeki yaÅŸlarla “Ben de ÅŸu sıralar Halid bin Velid’in hayatını okuyorum” dedi. Sonra onunla, Arnavutluk’ta seçimi kazanmış sosyalist iktidara hizmet eden kim bilir ne Halid’ler, ne Ali’ler, ne Hamza’ların gözleri yolda bizi bekliyordur diye düşünmeye ve düşlemeye baÅŸladık… Sonra bana sarıldı…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.