Sosyal Medya

Makale

Ak Parti Sosyolojisi Çözülüyor Mu?

Ak Parti iktidara yönelirken Ana Vatan partisinden itibaren baÅŸlayan yeni bir sosyolojiyi hayata geçirdi. Bu, Liberal, demokrat, muhafazakâr ve Ä°slamcı tabanı birleÅŸtirmekti. Aslında Ak Parti memnuniyetsizleri bir araya getirerek büyük bir taban oluÅŸturdu. Ve sürekli yeni katılımlarla birlikte de bu tabanı geniÅŸleterek sürdürdü. Tabii ki bu arada birleÅŸen kavramlar birbirine girdirilerek yeni bir bakış ve yaklaşım olarak temellendirilmek istendiÄŸi de gözden kaçırılmamalı…

Ülkenin daha liberal ve demokratik bir çerçeveye sahip olması gerektiğini dile getiren aydınlar, gazeteciler ve akademisyenler, Ak Partiye destek vermekten kaçınmadılar. Dindarlar, sağ partilere bugüne kadar destek vermiş insanlar, din ile devletin barışması adına gönüllü olarak Ak Partiye destek verdiler. Cemaatler ve vakıfları bu çerçevede düşünebiliriz. Kürtler, hatta ılımlı Aleviler dahi bu yeni partiye destek vermekten imtina etmediler. Yeni bir rüzgâr oluşturuldu ve bu demokratikleşme rüzgârı bir şekilde ilgili ve ilgili olması gerekenleri bir çatı altında toparladı. Bu yeni sosyolojinin mottosu Eski Türkiye geride kalmalı Yeni Türkiye öne çıkarılmalı idi. Bu yeni Türkiye, daha demokratik, daha insan haklarına saygılı, daha açık ve şeffaf ve daha çok halkı önceleyecekti. Demokratik adımların atılması için başlatılan Anayasa çalışmaları ve tartışmaları yerli yerine oturmasa da kamuoyunda bir olumsallık oluşturdu. Sıkışıldığı yerde de kısmi de olsa anayasa değişikliği yapıldı.

Bu bir ittifak idi… eski Türkiye yerine yeni Türkiye’nin kurulması…

Bu ittifak üzerine Alevi açılımı, Kürt açılımı vesaire ile ilgili adımlar atıldı. Bu açılımlar medya üzerinde tartışıldı ve buna yönelik anayasa hazırlığı vesaire yapıldı. Bir kısmı durduruldu bazı maddeler anayasa maddesi olarak yürürlüğe girdi vs. ama cumhurbaÅŸkanlığı seçim sürecinde ErdoÄŸan’ın adaylığında ısrarcı olması dengeleri deÄŸiÅŸtirmeye baÅŸladı. Fetö ile sürdürülen mutlu beraberlik, dershanelere dokunmaya baÅŸlanması veya diÄŸer adıyla ittifakı bozacak olan Kürtlerle barış ve siyasal birliktelik adımları gerilimi artırdı. Ardından Kürt açılımı sürecini baltalayacak adımların Fetö tarafından atılması ile Mit görüşmelerini deÅŸifre, KCK içindeki elemanların deÅŸifresi vesaire üzerine önce örtülü sonra açık bir savaÅŸa dönüştü.

Bu çatışma yeni oluÅŸan sosyolojinin iki ayağını topallattı… Muhafazakâr/ dindar bir örgütlenme olan Fetö ve liberal desteÄŸin önemli bir ayağını da yanına alarak koptu. Bu ilk kopuÅŸ sert oldu. Karşılıklı suçlamalar vesaire…  Daha sonra ErdoÄŸan cumhurbaÅŸkanı seçildi ve cumhurbaÅŸkanlığı sistemi de referandum ile yürürlüğe girdi. Siyasal sistem deÄŸiÅŸime uÄŸradı. Zaten cumhurbaÅŸkanını halkın seçmesini saÄŸlayan anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ile baÅŸlayan süreç tam olmasa da bir noktaya taşındı. Ama bu arada Gezi olayları ve benzeri olaylarla birlikte Ak Parti de buluÅŸan unsurların dağılımını saÄŸlama isteÄŸi harekete geçirildi. ErdoÄŸan ise sürekli yeni müttefikler ile bu açığı kapatmaya çalıştı. Önce liberallerin kalan kanadı, sonra demokratların desteÄŸi çekilirken, ilk kitlesel kopuÅŸ Aleviler üzerinden gerçekleÅŸti.

Aslında bu kopuşları şöyle tanımlayabiliriz: uluslararası güçlere dayalı ve küresel sistem ile entegrasyonu isteyen kesimler koparken Ak Partiden ulusalcı ve milliyetçi unsurlar ise Ak Parti ile yoldaşlığa başladı. Tabii ki bu arada Açılım politikaları sonuçlandırılamadı ve uzlaşı veya anlaşma bitti. PKK şiddeti tırmandırmaya başladı. Bu süreç Ak Partiyi daha milliyetçi bir kulvara doğru sürükledi. Ak Partiyi savunan İslamcıların önemli bir kısmı da bu arada milliyetçilik üzerinden devletle bütünleşme sürecine girdiler.

Ve en büyük hamle karşıdan geldi. 15 Temmuz darbe giriÅŸimi, halk sokaÄŸa çıkarak bu darbeyi geriletti… Bu Ak Partiyi bir anda kahramanların partisi haline getirecekken ve psikolojik üstünlüğü muhafazakâr ve Ä°slamcı kanada kazandırmışken sanki bir el devreye girdi ve yeni bir tartışma alanı oluÅŸturuldu. Fetö’nün dindar kimliÄŸi üzerinden cemaatler tartışılmaya baÅŸlandı. Önce bu anlaşılamadı, ne oluyor dendi. Sonra bu tartışma devam ettirildi. Ardından Fetö avı baÅŸlatıldı. Ve Fetö ile baÄŸlantılı kim varsa devletten ihraç edildi. Zengin ise mal ve mülküne el kondu vesaire… Haklılığı haksızlığı bir tarafa, bu arada Fetö ile alakası olmayan muhalif kimlikli kiÅŸiler de tasfiyeye uÄŸradı. Dindarlığı ile maruf kiÅŸiler suçlama veya ÅŸikâyet üzerine görevlerinden el çektirildi. Böylece ciddi bir maÄŸduriyet yekûnu oluÅŸturuldu. Zaten bu durum bizzat cumhurbaÅŸkanı tarafından da dillendirildi. Sanki gizli bir el Ak Partiye raÄŸmen bu süreci yönetiyor ve aslında o oluÅŸmuÅŸ sosyolojiyi parçalamaya baÅŸlıyordu. Sonra Kuzey Irak bağımsızlık referandumu üzerine kullanılan dil ile dindar Kürtlere yönelik olumsuz bir zemin oluÅŸturuldu. Ve dindar Kürtler ile Ak Parti arasındaki duygusal bağın zedelenmesine zemin oluÅŸtu.

Yukarıdan itibaren maddeleştirirsek bu toplumsal mutabakatı çözen şeyleri:

  1. Ak Partinin temel taşı olan dindarların kısmi de olsa Ak Partiden uzaklaÅŸtırılması ve Ä°slamcılığın son dönem tartışmaları dikkate aldığımızda uzaklaÅŸmasına neden olundu…

  2. Kürtlerin açılım süreci ile Ak Partinin ana omurgasından birini oluÅŸturduÄŸu tartışılmazdı. Ama dindarları da dâhil bu son referandum ile birlikte duygusal olarak uzaklaÅŸtırıldığını ve bu ittifakın ciddi bir ÅŸekilde yaralandığını söylemek mümkün…

  3. Ak Partinin kuruluşundan itibarın doğal destekçisi olan fakir fukara, garip guraba, işçi, memur gibi düşük düzeyli geçinme koşullarına sahip kişilerin bu son süreci dikkate aldığımızda ciddi bir mağduriyet yaşadığı ve duygusal kopuşa sürüklendiği söylenebilir. Bugün az olan kopuş süreçle daha büyük kopuşlara neden olabilir. Bu politikalar devam ettiği sürece tabii.

  4. Demokrat olan, özgürlüğüne düşkün, hak ve hukukun iÅŸlevsel oluÅŸunu arzulayan önemli bir kesim var bu ülkede… Bunlar ideolojik olarak meseleye bakmıyorlar, gözlemlerine dayalı olarak desteklerini sunanlar. Ä°ÅŸte bu kesim otoriterlik, tek adamlık vurgusu ve buna yönelik adımların aÅŸikâr olarak betimlenmesi ile kopuÅŸ yaÅŸanıyor. Bunu sosyal medyada veya tartışma platformlarında ya da toplu taşıma araçlarında seslendirildiÄŸini söyleyebiliriz.

Bu dört gurubun uzaklaşmasının ilk örneğini ve etkisini 7 Haziran seçimlerinde gözlemledik. 2019 seçimlerine doğru giderken bu uzaklaşmanın niteliği yapılacak her üç seçimin sonuçlarını ciddi bir şekilde belirleyebilir.

Bu arada yeni ittifakların varlığını gözardı etmeyelim… Uluslararası güçlerin ülkeye yönelik saldırıları üzerine daha ulusalcı ve bağımsızlığı savunan bir kesim ile milliyetçi ve bağımsızlığı öne çıkaran kesimlerin desteÄŸini de alabileceÄŸi gözlemlenebiliyor.

Fakat mesele bu çerçevede kaldığında artık Ak Parti ile kurucu misyonu arasındaki iliÅŸkinin seyri gittikçe ayrışmaya doÄŸru yürüyor. Bu da Ak Partinin meÅŸruiyetine yönelik ciddi bir şüphenin varlığını ortaya çıkarabilir.  Åžunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki bu durumu ErdoÄŸan ve Ak Partinin yöneticileri arzulamıyorlardır. Bu yüzdende önlerindeki bu bir yıl gibi bir süreci çok daha doÄŸru bir ÅŸekilde kullanarak bu ayrışmayı bir ÅŸekilde durduracak adımları atacaktır. Hislerim ve bu hislerimi destekleyen olup bitenlerin ÅŸeceresi sanki bir Akıl, ErdoÄŸan’ın tabanını dağıtarak onu güçsüzleÅŸtirme eÄŸilimini taşıyor. Her türlü yol denendi ve iktidardan alaÅŸağı edemediler. Ayrıca yüzde kırk gibi bir tabana sahip bir lideri de öyle kolay gözden çıkaramazlar. Ama zayıflatıldığı andan itibaren bazı ÅŸeyleri dikte etmek daha kolay olacaktır. Umarım bu hislerimde yanılırım. Ama eÄŸer yanılmazsam bunu ErdoÄŸan’ın da görmesi elzem olacaktır. Ki bu kadar usta bir lider siyasetçi bunu fark etmiÅŸtir. Etrafı sürekli boÅŸaltılarak yalnızlaÅŸtırılmaya çalışılan kiÅŸi ErdoÄŸan’dır. Bunlar zaten ErdoÄŸan için doÄŸal müttefiklerdi. ErdoÄŸan bu müttefiklerini gözden çıkarmamalıdır. Çünkü gücü bu müttefiklerinden gelmektedir.

Ayrıca bu yazıda belirli bir düzeyi dikkate aldığımız için baÅŸka süreçleri ve bu süreçlerin aktörleri ile iliÅŸkilere deÄŸinmedik…  

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.