Sosyal Medya

Makale

Ãœmmetin Selameti

Bugün kim ırk asabiyeti, mezhep veya ulus devlet asabiyeti üzerinden ümmeti parçalamaya dönük bir arayış içinde ise Müslümanlıkla bağı kalmamıştır ve ümmetin bir parçası değildir. Ümmet olmak demek ümmetin içindeki bütün farklı parçaların aynı güven ve hak ilişkisi içinde barış içinde yaşamalarını istemektir, savunmaktır ve irade beyanında bulunmaktır. Gerisi emperyalizmin oyuncağı haline dönüşmektir.

Ãœmmetin selameti parçalanmakta deÄŸil bütünleÅŸmektedir. O yüzden kim hangi saiklerle olursa olsun, ümmeti parçalamaya dönük bir tavır ve davranış üzere ise o emperyalistlerin oyuncağı durumuna düşmeyi de garanti altına almış demektir. Müslüman olmak, Müslüman kardeÅŸin için istediÄŸini kendin için istemekten önde tutmaktır. Yani kendin için istediÄŸin ÅŸeyi Müslüman kardeÅŸin için istemedikçe tam kâmil bir imana sahip deÄŸilsin… Yani Müslüman tamamlanmak için Müslüman kardeÅŸini öncelemek durumundadır. Bu temel ilkedir ve yaÅŸam bu ilkeye mebni olarak yaÅŸanmalıdır…

Taktik veya stratejik unsurlar ile veya ümmetin herhangi bir parçası ile kavgalı durumunuzdan dolayı emperyalistlerin size uzattığı eli tutarak kardeÅŸinizi, bütün etnik, inanç ve mezhebi unsurlara raÄŸmen düşman kılmanız sadece dünyayı deÄŸil ahireti de kaybettirecek bir durumdur. MeÅŸhur deyimle böl, parçala ve yut… Artık bölünmeyelim, parçalanmayalım ve yutulmayalım…

Ama bu zokayı yutmamak için de güçlü bir söyleme ihtiyacımız var. İşte bu söylem birlik ve bütünlük söylemidir. Ancak bu birlik ve bütünlük söylemini de hakça paylaşım ve kardeşçe tutum üzerine bina etmeliyiz. Tabii ki pozitif ayrımcılık yapılması gereken ümmetin parçaları varsa onu da yapmalıyız. Bu yüzden önce devlet olanlar, kurumları olanlar, gücü elinde bulunduranlar, güçsüz, devletsiz ve kurumsuz olanlara yönelik ilgiyi ve şefkati göstermek ve onları ezmeden, utandırmadan, yıldırmadan yardım elini uzatmalıdırlar.

Aramızdaki uhuvveti güçlendirmek için ahlaki olanı güçlendirmemiz ve bencilliklerimizi bir tarafa bırakmamız kaçınılmaz olmalıdır. Ahlaki olarak güçlü olmayı erk olarak güçlü olmaya tercih etmeliyiz. Ve hemen şimdi burada ahlaki olanı takva olanı, muhlis olanı öncelemeliyiz. Yoksa ateş hepimizi yakacaktır. Otuz yıl sürecek denilen çatışmanın daha beş senesini geride bıraktık veya bırakmadık, geriye daha yirmi beş sene var ve bu ümmetin yaşadığı bütün coğrafyaya sirayet ettirecek zamanı verecektir. Yani bugün ateş bana dokunmuyor diye veya emperyalistlerle yapılan anlaşma gereği bugün elim güçlenir ve toprak kazanırım diyen varsa, yanılıyor ve hem de ahmakça bir yanılgı içindedir. Çünkü bütün bu topraklar bir daha dirilmemek üzere dağıtılacaktır. Bu yüzden burada yaşayan her etnik unsur, ırk, devlet, mezhep vesaire, her kese sıra gelecektir. Bunu öngörmemek ahmaklıktır, siyasi basiretsizliktir veya gözün tamahkârlıktan dolayı körelmesidir.

Ãœmmetin arasında adaletle hükmedecek ve mazlum ve müstezaflarını koruyacak bir güce ihtiyacımız var. Ama bu güç de kendisini üstünlük taslayarak kendisine alan açmaya çalışmamalıdır. Yapıp ettiklerimizin Allah katında bir deÄŸeri olmasını öncelemeden olmaz bu iÅŸler…

Zayıfı koruyan bir adalet ve hukuk anlayışına ihtiyacımız kaçınılmaz olandır. Aramızda adalet ve ahlaka dayalı bir hukuku inÅŸa etmekle yükümlüyüz. Zenginin fakir karşısında güçlünün de güçsüz karşısında zayıf kabul edilecekleri bir sistem inÅŸa etmeliyiz ki ümmetin birliÄŸini saÄŸlama konusunda ahlaki bir yapı hazırlayalım. Bir duvarın kerpiçleri gibi birbirimize tutunmuÅŸ bir ümmete dönüştüğümüzde emperyalistlerin yapabilecekleri bir ÅŸey kalmaz. Hani Allah der ya ‘Siz onları yekpare görürsünüz, hâlbuki onların kalpleri paramparçadır.’ Yani dağınıklıklarını bizim dağınıklığımız üzerinden gizlemekle kendilerini korumuÅŸ oluyorlar. O yüzden ancak biz kendimize kötülük yapabiliriz, yoksa bir baÅŸkası bize kötülük yapamaz…

Aramızdaki güveni saÄŸlamak ve birbirimize sadakatle sarılmak için tez elden hemen ÅŸimdi burada birbirimize karşı içimizdeki bütün kin, nefret ve buÄŸzu atalım. Irklarımızı, inançlarımızı ve mezheplerimizi sadece bize ait birer zenginlik olarak ve ilahi ayetler olarak deÄŸerlendirelim ve dört elle birbirimize sarılalım ki düşmanlar çatlasın ve aramıza sızacak bir gedik bulamasın…

Emperyalizmin bu topraklardaki oyunu bozmak için onlardan yardım ummamak ve onların ümmetin diğer parçası için verecekleri yardımı kabullenmemekte direnmektir. Eğer emperyalist güçlerin bu topraklardaki tasallutuna karşı isek ümmetin bütünlüğünü eşitlik çerçevesinde kabul etmek ve bu bütünlük üzerinden emperyalistleri bu topraklardan kovmakla yükümlüyüz...

Emperyalizmin bu topraklardan çıkarılmasının yegâne yolu budur. O yüzden bunu iyi bilen emperyalistler hep içimizdeki fitne tohumunu kendi elimizle bize bulaştırmak için her türlü hile ve desiseyi uygulamaktan kaçınmıyor. Üzerimizde yaptırdığı araştırmalarla neyi ne kadar kaşırsa çatışma oluşturacağına dair ciddi bilimsel çalışmalar yürütüyor. Ama bizim için çok bedihi olarak bilinen ve ilahi fermanın emri olan kardeşler olun emrini ise bir türlü hatırlayamıyoruz.

Burada yeni bir anayasa ÅŸart bu topraklar için; sadece Türkiye deÄŸil bütün ümmet için, bu ümmetin parçası olan her renk ve desen için geçerli olacak bir anayasa… Ve bu anayasa çoÄŸulcu bir anayasa olmalıdır. Merkezi sistemi olmalı ama çok gevÅŸek ve erkin dağılımı üzerine kurulu olmakla yükümlü olmalıdır. Ãœmmet esas alınmalı ve kurumlar ancak ümmete fayda getirdiÄŸi ölçüde önemsenmelidir. Bu bakış aynı zamanda insanın yokluÄŸa tevdi edildiÄŸi bu zamanda bütün insanlık içinde önemsenmelidir. Adalet, hukuk ve eÅŸitlik üzerinden kurulmalı her ÅŸey, daha eÅŸitler olmamalıdır. Hiçbir ÅŸey için geç kalınmamıştır. Yeter ki hemen ÅŸimdi burada baÅŸlama iradesi bulalım…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.