Makale
Yetim Üniversitesi
Zaman zaman ziyaretimize câmianın farklı STK temsilcileri fikir teatisinde bulunmak üzere gelirler. Birçok başlığın yanında uzun yıllar yurt dışında yaşadığımızdan oralara yönelik neler yapılmalı merkezinde istişareler de yapıyoruz. Çok şey konuşuluyor elbette. Her fırsat bulduğumda bir düşüncemi açıyorum dostlara.
Türkiye’de bir yetim üniversitesi kurulsun..
Öncelikle bu teklif enine boyuna tartışılsın istiyorum. Konuyla ilgilenen akademisyenler ve STK yöneticileri bir araya gelip meseleyi her boyutuyla masaya yatırsın. Kolektif akla ve vicdana danışılsın.
Ülkemizde mevzuat buna musait. Bendeniz bir vakıf çatısı altında bir yetim üniversitesi kurulması gerektiÄŸine inanıyorum. Bu da nereden çıktı diyenler olacaktır. Mesele Hz. Peygamber’in (sas) teÅŸvik ettiÄŸi ÅŸekliyle öldükten sonra da, amel defterimize sevap yazdıran sadaka olan sadaka-i cariye baÄŸlamında ele alınmalıdır. İnsanların gitmesiyle bitmeyecek kalıcı kurumsal bir çalışma olmalı bu.
Dünyanın farklı coÄŸrafyalarında yaÅŸanan deprem, sel, tsunami ve diÄŸer sebeplerden yetim ve öksüz kalmış çocuklar olmaktadır. Bunları yetimhaneler açarak korumaya, yetiÅŸtirmeye, topluma kazandırmaya çalışan STK’lar vardır. Bu asla küçümsenmemesi gereken bir iÅŸtir. Bunların varlığı kısmen vicdanımızı rahatlatır. Ancak belli bir yaÅŸa geldikten sonra bu yetimler hayata atılıp kayboluyorlar.
Kalıcı çalışmalara öncelik vermek gerekmektedir. Bu yetimler arasında seçilecek başarılı çocuklar ileride kendi ülkelerinde yetim çalışmalarında, STK hizmetlerinde öncülük edecek kadrolar olarak yetiştirilebilir meselâ. Yetim psikolojisini, ihtiyaçlarını bilen, bunu da varlık sebebi olarak gören; vizyon ve misyonu kök değerlere bağlı ve bu işi ibâdet şuuruyla yerine getiren kadrolar olarak.
Şunun farkındayım. Birileri böylesi bir çalışmayı suiistimal edebilir, itirazları yükselecek. Bu her iş için geçerlidir. Ancak suiistimal edilebilir diye hayırdan uzak kalmak yerine suiistimal edilmemesi için sağlam tedbirler almak gerekmektedir.
Genelde yetimler meselesi aç ve gözü yaşlı çocuk fotoğrafları eşliğinde insanın içini burkan bir kıvamda gündeme getiriliyor. Hâlbuki yetimler hüzün kaynağı olmamalı. Bir yük olarak telakki edilmemeli. Yetimler, aynı zamanda önemli bir insan kaynağı, büyük bir imkân olarak da görülmeli. Yeter ki yerinde ve zamanında gerekli fırsatlar sunulsun.
Yetimlerle ilgili çalışmaların olduÄŸunu biz de biliyoruz. Ama yetersiz olduÄŸu da, kimisine el uzatılsa da çoÄŸuna el uzatılamadığı da bir vakadır. Yetimlere yönelik çalışmalar birbirinin alternatifi deÄŸil birbirini tamamlayan olmalıdır. Bu meyanda bir boÅŸluÄŸu doldurmak üzere bir tane de Yetim Üniversitesi kurulsun. Dünyada bir ilk olsun. Buna öncülük yapma ÅŸerefi bu dünyada yeter. Umulur ki; bu yolda sarfedilecek gayretler Allah’ın rızasını kazanmaya da vesile olur.
Çünkü yetimler Allah’ın (c.c) insanlara emanetidir. Rahmet ve bereketinin kaynağıdır. Kimilerinin cennet kapısının anahtarıdır.
Bizde yanlış bir algı vardır. Sanılır ki iyi bir üniversitenin mutlaka büyük ve çok sayıda öğrencisinin olması gerekir. Oysa hakikat hiç de öyle değildir. Dünyanın birçok başarılı üniversitesi öğrencisi sayı itibarıyla az olanlardır. Üniversitenin büyük olmasına, onbinlerce öğrencisinin olmasına gerek yoktur.
Allah Resûlü (sas) de bir yetimdi. İnsanlığa rahmet olarak seçildi. Biz, yetim bir peygambere iman eden Ümmet’in çocuklarıyız. Dünya ve âhiretteki kurtuluÅŸumuz bir yetimin kılavuzluÄŸunda mümkün olmaktadır.
Velhâsıl bu mesele üzerinde bütün boyutlarıyla çalışılmalıdır.
Henüz yorum yapılmamış.