Makale
Terörün makbul olanı
DAEÅž Paris’te sivillere yönelik katliam yaptığında bütün dünya ayaÄŸa kalktı. Sosyal medyada kampanyalar baÅŸlatıldı, onbinlerce insan dünyanın dört bir tarafında sosyal medya profiline Fransa bayrağını çekti. Siyasiler destek gösterisinde bulunmak üzere birbiri ardına Paris’e koÅŸtular..
Türkiye aynı DAEÅž’in terör eylemine Ankara’da, İstanbul’da maruz kalınca teröre karşı o hassas kesimler aynı tepkileri ve destek beyanlarını vermediler. Bilakis uluslararası medyada Türkiye’nin güvenilir olmadığını anlatan haberler yaptılar, hükümetin OrtadoÄŸu politikalarını eleÅŸtirdiler. Daha da manidar olanı, DAEÅž’le arasında iliÅŸki kuranların olmasıydı..
Manzara şu: Batı ve içimizdeki batılılar DAEŞ terörüne lanet okuyorlar. El Kaide, Boko Haram terörüne de lanet okuyorlar. Ama aynı kesimler söz konusu terörü yapan laik yapılar olunca hemen akıllarına meselenin soyolojik ve siyasi boyutları, tarihi arkaplanı vs. geliyor. Ton değişiyor, terör tolera edilebilir tarzda yumuşatılıyor.
Meselâ PPK terörü. Meselâ DHKP-C terörü. Meselâ PKK’nın PYD uzantısı. Eli silahlı PKK’lı kızların fotoÄŸrafları gazetelerde kapak olur, onlara dair sempatik görüntüler haberlerde verilir. GeleneÄŸin en katı olduÄŸu bir coÄŸrafyada geleneÄŸe ve dine raÄŸmen özgürlüğüne sahip çıkan ideal kadınlar olarak sunulurlar.
Haber dilindeki ve teröre karşı yaklaşımdaki bu çifte standartı yadırgıyor muyuz? Hayır, alıştık çünkü. İnsan sık sık anormale şahit olursa ona da alışır. Biliyoruz ki, üzerinde ittifak edilen bir terör tanımı yoktur. Biz biliyoruz ki şiddeti yöntem olarak kullanan her örgüte aynı ölçüde tatbik edilecek objektif terör kriterlerini istemiyorlar. Biz biliyoruz ki, ne kadar inkâr ederlerse etsinler; benim teröristim, senin teröristin bir vakadır.
Henüz yorum yapılmamış.