Sosyal Medya

Makale

Doğu Türkistan üzerinden tekrarlanan oyunlar

Son dönemde gündemimize bomba gibi düÅŸen Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı özelde oruç genelde de dinî ibâdetleri yasaklama pratikleri, zamanlama açısından önemliydi. Çünkü dinî hassasiyetlerin yüksek olduÄŸu Ramazan ikliminde ve CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın Çin’e yapacağı ziyaret öncesinde iki ülke iliÅŸkilerini zehirleyen nitelikte haberlerdi bunlar.. 

Ancak meseleyi her daim Müslümanların aleyhine yayın yapan CNN International, BBC gibi uluslararası kanalların ve ülke içerisinde Ümmet hassasiyeti olmayan medya gruplarının sahiplenmesi daha dikkatli davranmamızı gerektiriyordu. 

Meseleyi ülkesine dönemeyen Türkistanlı bir kardeÅŸime sordum. İsmini ve ne yaptığını özellikle vermiyorum zira ülkesine döndüÄŸünde sıkıntı yaÅŸamasını istemiyorum. Bana yeni bir yasak ve zulüm çeÅŸidinin olmadığını söyledi. Biz de Türkiye’deki son haberleri ve gösterilen hassasiyetleri görünce ÅŸaşırıyoruz. Ben defaatle ailemi ve arkadaÅŸ çevremi aradım, aynı zulümler devam ediyor, farklı bir ÅŸey yok dediler, dedi. AA’nın bölgede yaptığı araÅŸtırma da bu minvaldeydi.

Küresel sistemin Müslümanlara kurduÄŸu tuzaklar; zaman, bölge, kiÅŸi ve araçlar deÄŸiÅŸse de özü pek deÄŸiÅŸmiyor. Bugün böl-yönet stratejilerinin gereÄŸi olan etnik milliyetçilik ve mezhep taassubunun coÄŸrafyamızda siyasallaÅŸtırılması gibi. Bunlardan bir tanesi de inançlarımız, milli davalarımız ve hassasiyetlerimiz üzerinden bize tuzaklar kurmalarıdır.

Bu satırları yazarken aynı muhtevada bir yazıyı daha önceden yazdığımı hatırladım. ArÅŸivime baktığımda yanılmadığımı gördüm. Bu köÅŸede 15 Ekim 2010 yılında, hem de DoÄŸu Türkistan’da oynanan oyunlar üzerine“Bizim olanı, bize karşı kullanma operasyonu” baÅŸlığıyla yayınlamışım.

Daha dün kurdukları tuzakları bugün yeniden kuruyorlar. O yazının önemli bölümünü nazarlarınıza sunuyorum: 

Hassas olduÄŸumuz dâvalar vardır, kalbimizin rikkat kesildiÄŸi. İnsanlığımızın, inancımızın ve ahlâkî duruÅŸumuzun gereÄŸi sızısını yüreÄŸimizde hissettiÄŸimiz ve dualarımızda yâd ettiÄŸimiz.. Bizim dediÄŸimiz dâvalardır bunlar...

Vakadır, bölgesel ve küresel güç merkezleri zaman zaman bizim dâvalarımız üzerinden mesaj gönderirler bize. Kolumuzu bükerler, manevra alanımızı daraltırlar, yolumuzu bizim addettiÄŸimiz bu dâvalar üzerinden keserler. En acısı da hangi yaramız kaşındığında nasıl tepki vereceÄŸimizi iyi bildiklerinden güç devÅŸirmek için o tepkilere dayalı operasyon yaparlar. O zaman bir ikilem yaÅŸarız; yukarısı bıyık, aÅŸağısı sakal cinsinden.

...

Siyaset koridorlarının temiz olmadığı bir sır deÄŸildir. Çıkar iliÅŸkileri ahlâkî olanı öncelikler sıralamasında çoÄŸu zaman arkaya iter. Zira o koridorlara hâkim olan güç merkezleri, oraların iÅŸleyiÅŸ tarzına da hâkimdir. 

Bu tarz bir ikilemi en son Çin Halk Cumhuriyeti BaÅŸbakanı Ven Ciabao’nun Türkiye ziyareti sırasında, uluslararası medyada yer alan Türkistan haberleri dolayısıyla yaÅŸadım. 

Bu ziyaret sırasında Çin’le Türkiye arasında yakınlaÅŸmayı gösteren bazı ticaret anlaÅŸmaları yapıldı. Bundan sonra iki ülke arasında ticaratte Çin ve Türk para birimi Yuan-Lira’nın doların yerine kullanılması anlaÅŸması yapıldı. Bizi heyecanlandırdığı kadar ABD’yi de alarma geçiren baÅŸlı başına üzerinde durulması gereken önemli bir hâdisedir bu.

DoÄŸu Türkistan’ı sadece Çin aleyhinde propaganda yapmak üzere konu edinen uluslararası medya, bu sefer hem Türkiye’yi hem de Çin’i köÅŸeye sıkıştırmak üzere gündemine aldı. Meselâ Rabiye Kadir’in hayat hikayesini, mücadelesini ve onun ÅŸahsında Uygur sorununu ele alan programlar yayımladılar. 

Çin BaÅŸbakanı’nı protesto eden az sayıdaki Uygur, yine uluslararası medyada yer buldu. Bunların bizim meselelerimiz üzerinden operasyonel içerikli yayımlar olduÄŸunu bilelim. Aynısını CumhurbaÅŸkanı Abdullah Gül’ün Çin’e yaptığı resmi ziyarette de görmüÅŸtük. Uygur Türkleri haklı gerekçelerle ayaklandılar, çok kiÅŸi öldürüldü ve dünya medyası haftalarca olayları verdi. 

YaÅŸanan olaylar karşısında Türkiye’de Çin’e karşı büyük tepkiler oluÅŸtu, hükümetin Çin açılımı zor durumda kaldı. Ä°ki ülke arasında yaÅŸanan yakınlaÅŸmaya DoÄŸu Türkistan üzerinden bir darbe indirilmiÅŸti. Bunun başını ABD’nin çektiÄŸi bir sır deÄŸil elbette. ABD’nin Uygur Türkleri’ne dair insan hakları hassasiyeti acaba bazı özel zamanlarda mı harekete geçiyor?!(..)

Bu yazdıklarımız DoÄŸu Türkistan’da zulüm yapılmadığı anlamına asla gelmez. Uygur Müslümanlarını desteklemek inancımızın ve ahlâkî duruÅŸumuzun gereÄŸidir. Lâkin bizim olan bir dâvanın bizim aleyhimize ve Amerika lehine kullanılmasına dikkat etmek mü’min ferasetinin bir gereÄŸidir diye düÅŸünüyorum. 

Tepkilerimizin kıvamı ve zamanı iyi tutturulamadığında güç merkezleri arasındaki tepiÅŸmede eziliriz. Tepkisiz kalamayacağımız bir meselede, beklenilen tepkimiz üzerinden o meseleyi küresel çıkarları için tavzif edecek güç merkezlerinin planlarından uzak, bize hâs ve ümmetin geniÅŸ maslahatları  perspektifinden tepki geliÅŸtirmenin yolları olmalı.  

Bu satırları 5 yıl önce yazmışız. GörüldüÄŸü gibi oyun deÄŸiÅŸmemiÅŸ, devam ediyor..

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.