Sosyal Medya

Kürsü

M. Ali Akbulut: Düşman ve Düşmanlaştırma (10): Trol



Hayat, deÄŸiÅŸen, dönüÅŸen ve geliÅŸen bir serüven yaşıyor. Ve bu serüvende, hayatın her alanına müdahale eden bir teknolojik çağın içindeyiz. Söz konusu çaÄŸa dijital dünya da deniyor. Özellikle iletiÅŸim teknolojisi, akıl almaz bir hızla deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸümü beraberinde getiriyor. Kültürel alanda yaÅŸanan bu deÄŸiÅŸim, geleneksel deÄŸerleri de yok ediyor.

İletiÅŸim teknolojisi, insanın ayrılmaz bir parçası haline gelerek dünyayı etkisi altına alıyor, kültürleri dönüÅŸtürüyor. Geleneksel insan davranışlarına pek çok ÅŸey katarken, bir o kadarını da yok ediyor.

Bu iletiÅŸim teknolojisinin kültürel deÄŸiÅŸimdeki araçları deÄŸiÅŸmiÅŸ olsa da, davranışlar üzerindeki fonksiyonları aynı; hatta daha sert, daha acımasız ve daha etkili olabiliyor. Çevrimiçi diye tabir edilen sanal/siber ortamlar, bilinmezlikleri ve görünmezlikleriyle çok daha acımasız ve etkili olabiliyor. Okul, aile, iÅŸ çevresi ve sosyal grup iliÅŸkilerinde kendini daha net gösteriyor.

DeÄŸiÅŸen kültür, insani davranışları da meta haline getirmeye baÅŸladı. Davranışlar bir tür ürüne dönüÅŸtü. İçerik üreticisi diye tabir edilen bu kiÅŸiler, olumlu veya olumsuz her durumda kendilerine bir alıcı buluyor. Bu yönüyle üretilen her davranış tüketiliyor, tüketilen her davranış da deÄŸerlerimizi aşındırıyor. Bu döngü birbirini takip ederek o kadar hızlanıyor ki, nerede baÅŸlayıp nerede bittiÄŸini bilemez hale geliyoruz.

DoÄŸrudur, bilgi kaynaklarına ulaşım çok hızlı ve kolay. Her alanda sınırsız imkânlar ve oldukça iÅŸlevsel programlar kullanıcıları adeta büyülüyor. Oldukça güzel ve faydalı içerikler üretiliyor. Tüketirken faydalanıyorsunuz, geliÅŸime katkı saÄŸlıyorsunuz.

Fakat çevrimiçi platformlar aynı zamanda çok tehlikeli, toplumsal kaosa yol açacak tehditler oluÅŸturan bir alan. Hukuk yok, fıkıh yok, sınırlama yok, düzen yok, disiplin yok, denetim yok ve tabii ki cezai yaptırım yok. Bu durum kullanıcılara yeni bir büyülü dünya sunuyor. Bu büyülü dünyanın ortaya çıkardığı "Trol" denilen bir fenomen var. Bazen bilerek, bazen bilmeyerek ürettikleri içerikle öldürücü bir virüs yayıyorlar. Bu öldürücü virüsün adına "TROL" deniyor.

İletiÅŸim teknolojisinin literatürümüze kazandırdığı iki kelime: Trol ve Fenomen. Åžimdilik bizim konumuz Trol...

Bu büyülü dünya, muhataplarına yeni bir fitne, yeni bir düÅŸmanlaÅŸtırıcı virüsle tanıştırıyor: Trol, Troller ordusu...

Çevrimiçi platformların yeni virüsü trol, aslında bir tür üreticidir. DüÅŸmanlaÅŸtırıcı, iliÅŸkileri bozucu, gerilim çıkarıcı, çatışma yaratıcı, olumsuz düÅŸünceler oluÅŸturucu, hamaset ve taassup duygularını tahrik edici; kısaca çatışma ortamını hazırlayan ne kadar olumsuzluk varsa, o olumsuzlukların virüsünü üretiyor.

Bu virüs, çevrimiçi sosyal aÄŸların içine sızarak grup ortamlarında kendini gösteriyor. Yalan yanlış, alaycı, yanıltıcı, provoke edici, galeyana getirici, üzücü, manipüle edici; kısaca muhataplarını kendi alanına çekmeye çalışarak, onları kızdırarak eÄŸleniyor. Bot denilen aÄŸlar üzerinden yüzlerce, binlerce asılsız hesap ve oluÅŸturulan profillerle istenilen algı ya da istenilen yönlendirmeler yapılabiliyor.

Trol virüsü iki türlüdür. Biri çevrimiçi platformlarda tartışma baÅŸlatır. DiÄŸeri de yaÅŸanan tartışma konularını mecrasından saptırır. Ortak noktaları provoke etmek, manipüle etmek, bu yolla gerilim oluÅŸturmak ve iliÅŸkilerde çatışma çıkarmaktır.

Trollerin strateji ve taktikleri de birbirine benzer. Konuyu dağıtmak istediklerinde; kutsallar, milli ve dini deÄŸerler, mezhep taassubu, hatta cinsellik gibi konuları gündeme getirerek tartışılan konuyu bu yöne çekerler. Ya da gereksiz tartışma alanları açmaya çalışırlar. En basiti, yazım hataları üzerinden, kimlik ve kiÅŸilik üzerinden gitmeye çalışırlar. Provoke amaçlı, hassas konuları kaşıyacak, düÅŸmanlaÅŸtırıcı paylaşımlar yaparlar. Dini, mezhebi kavramlarla, kutsallarla, insan hakları gibi konuları gündeme getirerek duyguları ve deÄŸerleri tahrik ederler. KiÅŸilikleri aÅŸağılama, küçük düÅŸürme, hakaret etme, yer yer tehdit etme yoluna giderler.

Trolük, günümüz dünyasının psikolojik savaÅŸ yöntemlerinden biri haline geldi. Muhatapları kışkırtmak, tahrik etmek amaçlı, daha çok "yem atma" diye tabir edilen paylaşımlarla kiÅŸilerin duygularını, davranışlarını ve tepkilerini ortaya çıkarırlar. Yalan bilgiler ve alaycı cümlelerle duyguları hedef alırlar. Muhatapların tepkileriyle beslenirler. Kendi kimliklerini ve kiÅŸiliklerini saklarlar. Alaycı ve bencil paylaşımları ile hak ve hakikatin üstünün örtülmesini saÄŸlarlar.

DeÄŸiÅŸimden söz ettik. Gerçekten de asırlar geçiyor, zaman hızla ilerliyor. Teknolojiyle beraber iletiÅŸim yöntemleri de deÄŸiÅŸiyor. Ancak deÄŸiÅŸmeyen bir ÅŸey var: Hak ve hakikatin üstünün örtülmesi yönündeki çabalar.

İblis'in ete kemiÄŸe bürünerek insan görünümlü ÅŸeytanın, hak ve hakikatin üstünü örtme çabası, günümüzde çevrimiçi platformlarda klavye üzerinden yapılıyor. DüÅŸmanlaÅŸtırıcı eylemin araçları deÄŸiÅŸse de amaç deÄŸiÅŸmiyor. Trol virüsü, doÄŸruluÄŸunun veya güvenilirliÄŸinin bilinmediÄŸi konularda, çevrimiçi platformlarda insanların hassasiyetlerini daha da tahrik ediyor.

Psikolojik savaÅŸ yöntemlerinden biri haline gelen trollük, bazen ülkelerin istihbarat birimleri tarafından oluÅŸturulan Bot aÄŸlarıyla, bazen de bilinçsiz ve bilgisiz kitleler üzerinden yürütülüyor. Özellikle Siyonist rejimin Gazze saldırılarında, kamuoyunu yanıltmak adına çok sayıda sosyal medya hesabıyla kitleleri yönlendirdiÄŸi biliniyor. Bu bilgilendirmeler üzerinden kitlelerin hassasiyetleri kaşınarak, istenilen ayrıştırma, düÅŸmanlaÅŸtırma ve ötekileÅŸtirme yapılabiliyor.

Milli, mezhebi ve etnik kimliklerin en hassas olduÄŸu günümüzde, bu hassasiyetlere dair hakaret içerikli cümleler trollerin iÅŸine daha fazla yarıyor.

Zihnimizi ve tarih bilgimizi ÅŸöyle bir yoklayalım. İlgi çekici bir tablo var karşımızda: Araçlar deÄŸiÅŸmiÅŸ olsa da amaç aynı olan bir tablo. Gerçeklerle alay etme, hakikatin üstünü örtme, hak sözlerin duyulmasını önlemek amaçlı gürültü çıkarma, alay etme, iftira atma, kötüleyip çirkin sözlerle olumsuz hava oluÅŸturma eylemleriyle bütün peygamberler muhatap olmuÅŸtur.

Hümeze ve Lümeze olmaktan Allah’a sığınarak, hak ve hakikate ulaÅŸmanın huzuruna kavuÅŸmak dileÄŸiyle...

Küçük bir not: Trol kelimesi, iletiÅŸim teknolojisiyle birlikte batıdan bize geldi. İskandinav mitolojisinde köprü altında, maÄŸarada ortaya çıkan korkunç yaratık olarak farklı hikayelerle anlatılır. Bu hikayenin kökeni bizim konumuzun dışında. İlgilenenler konuyla ilgili okumalar yapabilir. Trolün asıl tehlikesi, bizi birbirimize düÅŸman etmesi ve hakikatin üstünü örtme çabasıdır. Fiziki yapısı deÄŸil...

M. Ali Akbulut

1 Yorum

  1. Hüdaverdi demirdelen

    Ekim 08, 2025 Çarşamba 12:13

    İlim eskisi kadar zor değil ulaşımı bu yüzden değerini bilmek şöyle dursun bahsi geçen zevatlara alet olmuş durumda hâl böyle iken ilme saygı ayaklara düşmüş yüreğine sağlık üstad..

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.