Kürsü
M. Ali Akbulut: İnsanın Yaratılışı ve Düşman Arayışı

Varlıklar içinde insan, oldukça karmaşık, güzel ve aynı zamanda nankör bir varlıktır. Mükemmel olduÄŸu kadar basit, basit olduÄŸu kadar üstün, üstün olduÄŸu kadar da aÅŸağıların aÅŸağısına sürüklenebilen bir varlık.
Yaratan, "insanı en güzel ÅŸekilde yarattık" ifadesiyle bunu bize hatırlatıyor. Varlıklar içinde insana önemli bir konum veriyor ve "hâlâ secde edin" emriyle ona deÄŸer biçiyor. İnsanın bu deÄŸerine raÄŸmen Yaratıcı'ya karşı nankörlüÄŸüne deÄŸineceÄŸim, ancak önce insana verilen bu deÄŸer karşısında duyulan kıskançlık üzerinde durmak gerekiyor.
Yaratan, meleklere insana secde etmelerini emrettiÄŸinde hepsi teslimiyet gösterirken, İblis bundan kaçınıyor. İnsanoÄŸluna rol model olacak bir düÅŸmanlaÅŸtırmanın temelini atıyor: "O topraktan, ben ise ateÅŸten yaratıldım" diyerek üstünlük taslıyor. Bu kıyaslama, üstünlük iddiasıyla düÅŸmanlaÅŸtırma düÅŸüncesini ÅŸekillendiriyor.
Yaratan, "Sizin bilmediÄŸinizi ben bilirim" diyerek insanın sadece topraktan yaratılmadığını, ona kendi ruhundan üflediÄŸini ve bilmediÄŸini öÄŸrettiÄŸini hatırlatıyor. Böylece insanoÄŸlunun deÄŸerine vurgu yapıyor. Bununla da kalmıyor; bir imtihan sürecinde olduÄŸumuzu, kalp, akıl, göz, kulak, dil gibi nimetler verdiÄŸini, "dileyenin hidayete, dileyenin sapkınlığa" gidebileceÄŸini belirtiyor.
Biz insanlar, Yaratan'ın iyi gördüÄŸü "maruf"ları yaparak takvaya ulaÅŸabileceÄŸimiz gibi, yasakladığı "münker"leri iÅŸleyerek de aÅŸağıların aÅŸağısına sürüklenebileceÄŸimiz bir hayat yaşıyoruz.
Aslına bakılırsa, insanın yaratılış gayesi kulluktur. KulluÄŸun sorumluluÄŸu ise akılla baÅŸlar. İnsanı diÄŸer varlıklardan ayıran en önemli özellik, iradesiyle ya ÅŸükreden ya da nankörlük eden bir imtihan sürecine girmesidir.
İmtihan süreci, sorumluluÄŸu üstlenmekle baÅŸlar. Akıl ve iradeyle yükümlü kılınan emaneti yer, gök ve daÄŸlar kabul etmezken, insan kabul ediyor. Belli bir süre hayat sürmek ve bu süreçte birbirine düÅŸman olmak gibi bir ÅŸartla yeryüzüne gönderiliyor.
Bir damla su, bir balçık, bir nutfeden baÅŸlayan yolculuk, iÅŸiten, gören, akleden ve amele dönüÅŸtürecek iradeyle donatılmış bir varlığa dönüÅŸüyor. Karmaşık bir yapıda yaratılsa da, sade bir süreç içinde "iÅŸte sana imtihan dünyası" denilerek ya ÅŸükredenlerden ya da nankörlerden olma yolunun levhaları gösteriliyor.
Bu yol levhalarının uyarılarını dikkate alarak kemale ermek de var, görmezden gelerek deÄŸersizleÅŸip aÅŸağılara sürüklenmek de var. Bu yol, yeryüzüne indirilirken "birbirinize düÅŸman olun" uyarısıyla baÅŸlıyor. Ancak "birbirinizle kardeÅŸ olun" çaÄŸrısı da mevcut. İnsan, bu iki çaÄŸrı arasında bir seçim yapmak zorunda.
İzlenen yolda, "düÅŸmanlaÅŸtırıcı sözler" ve "düÅŸmanlaÅŸtırıcı davranışlar" kadar, "kardeÅŸleÅŸtirici sözler" ve "kardeÅŸleÅŸtirici davranışlar" da önemlidir. Günümüzde, özellikle sosyal medyada "düÅŸmanlaÅŸtırıcı sözlerin" bir kültür haline geldiÄŸini görüyoruz. SıradanlaÅŸan bu söylemler, insan fıtratından uzaklaÅŸtıran bir enerjiye dönüÅŸüyor.
Bu noktada terbiye önemli bir rol oynuyor. İnsanın terbiyesi, fıtratıyla uyumlu olduÄŸunda "düÅŸmanlaÅŸtırıcı sözlerden" uzaklaşır. Davranışları da "kardeÅŸleÅŸtirici" bir nitelik kazanır.
M. Ali Akbulut
Henüz yorum yapılmamış.