Sosyal Medya

Makale

Zurnada Peşrev Olmaz mı?

Malum, “Zurnada peÅŸrev olmaz.” diye bir atasözümüz var. Akabinde “Ne çıkarsa bahtına” diye devam eder; bilirsiniz. Yanlış anlaşılmasın, Farsça ile bir husumetim yok, lakin peÅŸrev sözünden mülhem bu sözün bir Egeli’den zuhur etmediÄŸi de aÅŸikâr olsa gerek. Bu saatten sonra memleket milliyetçiliÄŸi yapacak halim yok, kaldı ki Karadenizliler o bahiste hepimize nal toplatır, ben haddimi bilirim. Ama zurnanın itibarını yere düÅŸürmemek için müsaadenizle bu minvalde birkaç kelam etmek isterim.

PeÅŸrev kelimesinin sözlük anlamına baktım. “PeÅŸ” (ön, öncü, önden), “rev” (giden, yürüyen) kelimelerinin birleÅŸiminden oluÅŸan kelime, “önden giden, öncü” anlamına geliyor. “PeÅŸ” kelimesinden, taksitle yaÅŸayan orta gelir grubu ve sabit gelirliler olarak bizim pek hoÅŸlanma ihtimalimiz olmasa da nakit ödeme anlamında, peÅŸin tahsilattan dolayı tüccarlarımız memnun ve aÅŸinadır zannedirim. Revân kelimesi de yollarda geçen ÅŸoförlerimize tanıdık, ekmek parası için gurbette yaÅŸayan yurdum insanın ekseriyetine de ayan olsa gerek.

Mevzuyu dağıtmadan tekrar peÅŸrev bahsine dönecek olursak, malumunuz Klasik Türk Musikisi’nde asıl esere girmeden önce hazırlık babında icra edilen fasıla, peÅŸrev deniyor. Yani peÅŸrev, bir nevi ön hazırlık anlamına geliyor.

Zannımcı, zurnanın Klasik Türk Musikisi’nde bir itibarı olmadığından, peÅŸrev faslında dikkate alınmamış olması ihtimal dâhilindedir. Bir diÄŸer rivayete göre, bu üflemeli çalgılarda kiÅŸinin sesinin ve ciÄŸerinin kifayetine, o anlık boÄŸaz kimyasına, ayrıca ortamın tozuna, toprağına göre enstrümandan si bemol yerine do diyez çıkma ihtimali de ne çıkarsa bahtına durumudur. Dolayısıyla hiç peÅŸreve gerek yok, doÄŸrudan mevzuya girelim artık.

Atasözünün iÅŸaret ettiÄŸi asıl manaya gelirsek, plansız (ön hazırlıksız) yapılan iÅŸlerden sonuç olarak ne çıkacağı belli olmaz, iÅŸi akışına bırakırsan sonucu kestirmek imkânsız olabilir.

Peki bu mevzuya neden dikkati çektim, neden icap etti? Bendeniz her ne kadar mühendis kökenli bir kardeÅŸiniz olsam da her atılacak adımı projelendirip, bütçelendirerek dosyalamaktan, olmadı bir sunum pdf’i yapmaktan fena halde bezmiÅŸ durumdayım. Her iÅŸte bir plan proje aramak, her iÅŸe mühendislik bir yaklaşımla bakmak, sanırım bu çağın hastalığı. Toplum mühendisliÄŸi diye bir kavram da bu bakışın icadı olsa gerek. Bir düÅŸünsenize, kendimizi ergenlik çağından itibaren bir hesap kitap içinde bulmuyor muyuz? Çocuklarımızın hedefi iyi bir lise, gençlerimizin hedefi iyi bir üniversite, mezunlarımızın hedefi ise iyi bir iÅŸ. İyi bir iÅŸe ulaÅŸanların hedefi, iyi bir koltuk, makam mevki. Sonra kışlık ev, yazlık ev, araba… derken liste uzayıp gidiyor. Sonra bir de bakıyorsunuz ki sermaye tükenmiÅŸ, mevsim sonbahar olmuÅŸ, yokuÅŸ-düz derken ömür yolu bitmiÅŸ.

Ölüm, soÄŸuk bir kelime farkındayım. EÄŸer mevzu ne ara buraya geldi derseniz, her ÅŸeyin bir finali var sevgili okuyucu. Plan, proje diyoruz lakin Hz. Azrail’in bir planı yok, neylersin. Varsa da bize ayan deÄŸil. O sebepten bize meçhul. Benim Azrail ile iÅŸim olmaz diyenlerdenseniz, sosyal medya tabiriyle “boÅŸ yapma birader” demek iktiza eder. Zira bu durum, yani sizin onu yok saymanız onun sizinle vakti saati gelince bir iÅŸi olacağı gerçeÄŸini, velhasıl sizin de her fani gibi öleceÄŸiniz gerçeÄŸini deÄŸiÅŸtirmiyor. DüÅŸünün bakalım, bununla ilgili bir planınız var mı? Aslına bakarsanız bununla ilgili bir planınız varsa, ki olmalı, bütün planlarınızı bu plana göre revize etmeniz gerekiyor sanırım.

Bana kalırsa zurnanın devreye girdiÄŸi yer, tam da burası iÅŸte. Hani bununla ilgili bir sözümüz daha var ya “Zurnanın zırt dediÄŸi yer” diye. Yani meselenin en can alıcı noktasını iÅŸaret etmek için kullanılan bu deyim, peÅŸrevi olmayan zurnaya atıfta bulunmak da enteresan bir tetevvüç olsa gerek. Bir tür iade-i itibar sanki.

Zurnanın hakkını teslim edip bir köÅŸeye koyarak peÅŸrev bahsine dönersek eÄŸer; aslında her konu, her baÅŸlangıç, kısa ya da uzun bir peÅŸrevi hak eder. Bizim en doÄŸrudan baÅŸladığımız, “balıklama dalmak” diye tabir ettiÄŸimiz iÅŸlerin bile bizim zihin dünyamızda bir karşılığı, farkında olmadığımız duygusal-düÅŸünsel arka planı ve ön hazırlığı vardır. Misal, neden bir anne evladı için kendini düÅŸünmeden tehlikeye atar? Neden aynı kareye bakan bir göz güler de diÄŸeri aÄŸlar? Bilmem katılır mısınız ama bana göre her üfleyenin zurnadan aynı sesi çıkarması mümkün olmadığı gibi her peÅŸrev çekenden de pehlivan olmaz. Önce niyet sahibi olmak lazım. Malum ameller niyetlere göre kıymet kazanır.

Mehmet Bulayır

Not: Bu makale, “Muhal ile Mümkün arasında” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.