Şevket Hüner: Hesaplı Kitaplı Dindarlık

Resulullah (sav) hicret ederek, Hanif olan İbrahim’in(as) adını putperestliÄŸe alet eden müÅŸrikler ile mücadelesi baÅŸka bir boyuta evirilmiÅŸti. Medine’de Musa (as) getirdiÄŸi vahye inandığını söyleyen üç kabile birbirlerinin kanını döküyorlardı. Hatta öteki iki Arap kabileyi de partner olarak bu kargaÅŸaya dahil etmiÅŸlerdi. Din adamları, havraları ve kitapları vardı ama kardeÅŸlik, adalet, merhamet, karşılıksız paylaşım ve muhabbet yoktu. Üstelik kendi dinlerine yeni katılımları kabul etmiyorlardı. Kendi menfaatlerine uygun davranmayanları Yahudi bile olsalar deÄŸersiz görüyorlardı. Sadece onları haklı gösteren ve her yaptıklarını onaylayacak hale getirilmiÅŸ kitaplarına baÄŸlıydılar. Üstelik ne yaparlarsa yapsınlar cennet sadece onlara tahsis edilmiÅŸti. Yani dehÅŸetli hesap gününden ve cehennem azabından emin(!) kılınmışlardı. Onun için ne yaparlarsa yapsınlar veya nasıl yaparlarsa yapsınlar inandıklarını iddia ettikleri ilah, onları haklı ve doÄŸru görüyordu. Yani onların hesapları ve kitapları onları kötülükten ve zulümden men etmiyordu… Hesaplı ve kitaplıydılar ama…
Müslümanların kuvvetlenmesiyle birlikte yeni Müslüman olanların içinde yeni bir hesaplı(!) kitaplı(!) kitle neÅŸet ediyordu. Bunlar menfaatlerini ve geleceklerini emniyet altına almak adına bir hesabilik içindeydiler. Kitaba inandıklarını söylüyorlardı ama üÅŸenerek namaza kalkıyorlar, infaka yanaÅŸmıyor, canlarını ve mallarını tehlikeye atacak eylemlere katılmıyor, sonuçta bir kâr elde edildiyse paylarını istiyorlardı. Yani kitabı, onların yaptıkları düalist hayat tarzını gizleyecek tarzda bir kalkan gibi kullanıyorlardı. Sayıları artınca daha sonra “dirar mescidi” adıyla yakılacak bir ibadethane inÅŸa etmeye hatta Resulullah’ı bile bu fitneye alet etmeye kalkıştılar. Yani hesap gününden bigâne bir hesaplılık ve kitabın yol göstericiliÄŸinden uzak bir kitaplılıkları vardı. Üstelik diÄŸer hesaplı kitaplı Yahudi kabilelerle iliÅŸkiyi hiç kesmemiÅŸ hatta onları Müslümanlara karşı cesaretlendirmeyi de ihmal etmiyorlardı.
Resulullah(sav) ve ashabı bu iki sapmış zümreye göre hesapsız ve kitapsız iÅŸler yapıyorlardı. Zira onlar servetlerini yığmıyor aksine sonuna kadar paylaşıyorlardı. Ekonomik ve kabilevi sınıflaÅŸmayı reddediyor herkesi eÅŸit ve kardeÅŸçe yaÅŸamasını ve gerçek üstünlüÄŸün ancak takva ile olacağını yaÅŸatıyorlardı. Gizli emelleri olan düÅŸmanları ile bile yaptıkları anlaÅŸmalara sonuna kadar sadık kalıyorlardı. İçlerindeki nifak ehlini bilmelerine raÄŸmen onlara kardeÅŸçe davranıyorlardı. Zulme karşı durduklarında canlarından olmayı ÅŸeref sayıyorlardı. Cehenneme girmekten korkuyor ve hesap gününe uygun ÅŸeffaf bir hayat yaşıyorlardı. Peygamberlerini müjdeci ve uyarıcı sayıyorlardı. Yani Muhammed(sav) ve ashabı, hesap gününü yok sayan bir hesabilikten ve yalnız kendilerini üstün ve dokunulmaz kılan bir kitabilikten uzaktılar…
Bugün bir taraftan dinin emirlerini mezhepsel boyutta yaÅŸamaya çalışırlarken öte yandan seküler, modern, kapitalist bir düzenin içinde düalist yaÅŸama mahkûm kılınanların hesaplı kitaplı dindarlıkları nasıl bir tasavvur oluÅŸturabilir? Günümüz dindarları, herkesin kendi kozasında diÄŸerini sapmış ve hain gördüÄŸü cemaatçiklerin saÄŸladığı imkanlar ve fetvalarla hayat süren, düalist ve rekabetçi yaÅŸamı öncellemeleri nedeniyle iÅŸledikleri her günahı peygamberin ÅŸefaatiyle görünmez kılacak bir hesap gününün rahatlığıyla hareket eden, hesaplı ve kitaplı din anlayışlarıyla insanlığı nasıl bir ufka davet etmektedirler?
Buna karşı Gazze’de her türlü imkansızlığa raÄŸmen sadece düÅŸmanlık yapanlarla savaÅŸan, aldıkları esirlere bir ganimet deÄŸil emanet olarak bakıp sahip çıkan, her türlü zorluÄŸa raÄŸmen kadın ve erkeklerin beraber hareket ettiÄŸi, inandığı gibi yaÅŸayan ve bu yolda canından, malından ve evladından olmayı göze alanlar, bizim hesaplı kitaplı din anlayışımıza göre hesapsız kitapsızdırlar. Düalistler, bu hesapsız kitapsız hareketi desteklemekten çok onlara acıyarak yaklaşırlar. Onların kanlı fotoÄŸraflarını paylaÅŸmayı bir mücadele olarak görürler. Aslında gizliden gizliye ÅŸu anki konformist dindarlıklarını tehdit eden bu soykırımın bir an önce bitirilip, bugünün düalist hayat tarzına kendileri gibi teslim olmalarını beklerler.
Bir zamanlar üzerinize Tur (dağını)kaldırıp sizden kesin söz almıştık: "Size verdiÄŸimiz (Kitab)ı kuvvetle tutun ve dinleyin" (demiÅŸtik). "İşttik ve İsyan ettik" dediler. Kafirlikleri nedeniyle buzağı (sevgisi)kalplerine sindirildi. De ki: ' 'İnanıyorsanız, İmanınız size ne kötü bir ÅŸey emrediyor!' (Bakara/93)
Resulullah (sav) bu ve benzeri diÄŸer ayetlerle, üç Yahudi kavmin önderlerini ve din adamlarını, geÅŸmiÅŸteki azgın ve sapmış atalarının devamı olmaktan vazgeçirmeye çalıştı. Fakat onlar, ataları gibi “iÅŸittik ve isyan etik” tavrını sürdürdüler. Onların devamı olan siyonistler günümüzde yaptıkları soykırım ve katliamları, kitaplarından kaynaklanan bir inancın ürünü olduÄŸunu iddia ediyorlar. Onların imanları onlara kötü ve zalimce iÅŸler yaptırıyor. Ya bizim imanımız bize neleri yapmamızı emrediyor?
Åževket Hüner / 14 Safer 1447
Henüz yorum yapılmamış.