Sosyal Medya

Hayrettin Karaman / DaÄŸlar ne iÅŸe yarar?

Hayrettin Karaman / Yeni Åžafak



“Kur’ân-ı Kerim’de, daÄŸlar mı sarsılmaz yoksa sarsılmayan yer mi? Sizin de dâhil olduÄŸunuz Diyanet meal ve tefsir çalışmasında “O, sizi sarsmaması için yere saÄŸlam daÄŸlar yerleÅŸtirdi” (nahl-16/15) diye tercüme edilmiÅŸ. Hocam zelzeleler yeryüzünün sarsılması deÄŸil midir? Öyleyse “sarsılmamanız” ifadesi yanlış tercüme mi? Mevdudi, Taberi, Diyanet ve Elmalılı meal ve tefsirlerinde hep aynı kelime geçiyor. Bu konuda sizin 13/12/2018 tarihli yazınızı da okudum, bu “zelzele olmasın diye, ÅŸeklinde tercüme yanlıştır” demiÅŸsiniz, fakat hep “sarsılmamanız” ÅŸeklinde çevrilmiÅŸ. Ateistler yahut bazı bilimsel çevreler bu yanlış diyorlar... Bizi aydınlatırsanız memnun oluruz, Allah kaleminize kuvvet versin!”

Cevap

Önce çok kısa bir cevap vereyim:

Kur’ân-ı Kerîm “zelzele olmasın diye” demiyor, Arapça’da zelzeleyi ifade eden kelimeler var, daÄŸların iÅŸlevi için bu kelimeler kullanılmış deÄŸil.

Peki, “sizi sarsmaması için” ne demek?

Åžöyle bir özet yapılabilir:

1-Kur’ân’da daÄŸların önemli bir jeolojik iÅŸlevine dikkat çekilmektedir:

“Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit daÄŸlar yarattık…” (Enbiya Suresi, 31)

2-Dikkat edilirse âyette, daÄŸların yeryüzündeki sarsıntıları önleyici özelliÄŸinin olduÄŸu haber verilmektedir. (Zelzele deÄŸil, yerkürenin devamlı sarsıntı içinde olması kastediliyor. H.K.) Kur’ân’ın indirildiÄŸi dönemde hiçbir insan tarafından bilinmeyen bu gerçek, günümüzde modern jeolojinin bulguları sonucunda ortaya çıkarılmıştır.

3-Eskiden daÄŸların sadece yeryüzünün yüzeyinde kalan yükseltiler olduÄŸu düÅŸünülmekteydi. Ancak bilim adamları daÄŸların sadece yüzey yükseltileri olmadıklarını, daÄŸ kökü adı verilen kısımları ile kimi zaman kendi boylarının 10-15 katı kadar yerin altına doÄŸru uzandıklarını fark ettiler.

4-Bu özellikleriyle daÄŸlar, tıpkı bir çivinin ya da kazığın çadırı sıkıca yere baÄŸlamasına benzer bir role sahiptir. ÖrneÄŸin zirvesi yeryüzünden yaklaşık 9 km yukarıda olan Everest Dağı’nın 125 km’den fazla kökü vardır.

5-Bilimsel bir kaynakta daÄŸların bu yapısı ÅŸöyle tarif edilir:

Kıtaların daha kalın olduÄŸu daÄŸlık bölgelerde yer kabuÄŸu mantoya derinlemesine saplanır.

6-Dünyaca ünlü deniz altı jeologlarından Prof. Siaveda ise, daÄŸların yeryüzüne kökler ÅŸeklinde saplı olduklarından bahsederken, ÅŸöyle bir yorumda bulunmuÅŸtur:

Kıtalardaki daÄŸlar ile okyanuslardaki daÄŸlar arasındaki temel fark materyalindedir… Fakat her ikisinde de daÄŸları destekleyen kökler vardır. Kıtalardaki daÄŸlarda, hafif ve yoÄŸunluÄŸu az madde yerin içine doÄŸru kök olarak uzanır. Okyanuslardaki daÄŸlarda da, dağı kök gibi destekleyen hafif madde vardır… Köklerin fonksiyonu, ArÅŸimed kanununa göre daÄŸları desteklemek içindir.

7-Ayrıca Amerikan Bilim Akademisi eski BaÅŸkanı Frank Press’in, dünya çapında pek çok üniversitede ders kitabı olarak okutulan Earth (Dünya) adlı kitabında, daÄŸların kazık ÅŸeklinde oldukları ve yeryüzüne derinlemesine gömülü oldukları ifade edilmektedir.

8-BaÅŸka Kur’ân ayetlerinde ise, daÄŸların bu iÅŸlevine, “kazık” benzetmesi yapılarak ÅŸöyle iÅŸaret edilir:

“Biz, yeryüzünü bir döÅŸek kılmadık mı? DaÄŸları da birer kazık?” (Nebe Suresi, 6-7).

Yine bir baÅŸka âyette Allah, “DaÄŸlarını dikip-oturttu” (Naziat Suresi, 32) ÅŸeklinde bildirmektedir. Bu âyette geçen “ersâhâ” kelimesi “köklü kıldı, sabit yaptı, demirledi, yere çaktı” anlamlarına gelmektedir. Bu özellikleri sayesinde daÄŸlar, yeryüzü tabakalarının birleÅŸim noktalarında yer üstüne ve yer altına doÄŸru uzanarak bu tabakaları birbirine perçinler. Bu ÅŸekilde, yerkabuÄŸunu sabitleyerek magma tabakası üzerinde ya da kendi tabakaları arasında kaymasını engeller. Kısacası daÄŸları, tahtaları bir arada tutan çivilere benzetebiliriz.

9-DaÄŸların sabitlenme etkisi, bilimsel literatürde izostasi olarak adlandırılmaktadır. Ä°zostasi, manto tabakasının yukarı doÄŸru uyguladığı kuvvetle, yerkabuÄŸunun aÅŸağı doÄŸru uyguladığı kuvvet arasındaki dengedir. DaÄŸlar erozyon, toprak kayması veya buzulların erimesi gibi nedenlerle ağırlık kaybederken, buzulların oluÅŸumu, volkanik patlamalar veya toprak oluÅŸumu nedeniyle ağırlık kazanabilirler. Bu nedenle, daÄŸlar hafiflediklerinde sıvıların uyguladığı kaldırma kuvvetiyle aÅŸağıdan yukarı itilir; ya da ağırlaÅŸtıklarında yerçekimi nedeniyle manto içine gömülürler. YerkabuÄŸu üzerinde bu iki kuvvet arasındaki denge, izostasi sayesinde saÄŸlanır.

10-Bugün biliyoruz ki, yeryüzünün kaya olan dış katmanı, derin faylarla kırılmıştır ve erimiÅŸ magma üzerinde yüzen plakalar halinde parçalanmıştır. Dünya’nın kendi ekseni çevresindeki dönüÅŸ hızının çok yüksek olmasından ötürü, yüzen plakalar eÄŸer daÄŸların sabitleÅŸtirici etkisi olmasaydı, hareket halinde olacaklardı. Böyle bir durumda yeryüzü üzerinde toprak birikmeyebilir, toprakta hiç su depolanmayabilir, hiçbir bitki filizlenmeyebilir, hiçbir yol, ev inÅŸa edilemeyebilirdi; kısacası Dünya üzerinde hayat mümkün olmayabilirdi. Ancak Allah’ın rahmetiyle daÄŸlar tıpkı çiviler gibi görev yaparak, yeryüzündeki hareketliliÄŸi büyük ölçüde engellerler.

11-GörüldüÄŸü gibi, modern jeolojik ve sismik araÅŸtırmalar sonucunda keÅŸfedilen daÄŸların çok hayati bir iÅŸlevi, yüzyıllar önce indirilmiÅŸ olan Kur’ân-ı Kerim’de Allah’ın yaratmasındaki üstün hikmete bir örnek olarak verilmiÅŸtir. Bir âyette ÅŸöyle buyrulur:

“… Arzda da, sizi sarsıntıya uÄŸratır diye sarsılmaz daÄŸlar bıraktı…” (Lokman Suresi, 10).

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.